20. Hukuk Dairesi 2015/2434 E. , 2016/5074 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili mahkemeye sunduğu 25/09/2012 havale tarihli dava dilekçesinde; ... ili, ... beldesi 502 parsel sayılı taşınmazın davacı müvekkili malikiyken bölgede yapılan kıyı kenar uygulaması neticesinde tapusu iptal edilerek mülküne Devlet tarafından el konularak üzerindeki restaurant niteliğindeki işyerinin yıkıldığını, konu ile ilgili kararın ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/431 E. - 682 K. sayılı karar olduğunu, bu kararın 30/12/2004 tarihinde kesinleştiğini, davacının bu işlemler neticesinde 140.000,00.-TL değerinde arsa ve 70.000,00.-TL ahşap bina olarak 210.000,00.-TL toplam işyeri değerine sahip binanın mülkiyetinden yoksun kaldığını, davacının köy döneminde yapılmış taşınmaz üzerindeki binayı geliştirip onararak ahşap güzel bir bina durumuna getirdiğini, fakat kıyı kenar uygulaması nedeniyle açılan dava neticesinde işyerini değerlendiremediğini, bu nedenle ekonomik yönden büyük zarar gördüğünü, bu nedenlerle taşınmazın bugünkü değerlerle tespit edilecek değerinin bir kısmı olan 60.000,00.--TL"nin fazlaya ilişkin haklar şimdilik saklı tutularak önceki yargılama sebebi ile idareye haksız ödenen yargılama masraf miktarlarının ve vekâlet ücretlerinin taşınmaza el konulma kararının kesinleşme tarihlerinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizle hesaplanarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili 08/11/2011 havale tarihli cevap dilekçesinde; davanın 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmadığını, özel mülkiyete konu olamayacağı açık olan yerlerin tapu siciline herhangi bir şekilde kaydedilmemesi ve tespitlerde de bu vasfın belirtilmesinin gerektiğini, tapu iptali davası sonucunda kıyıda kaldığı tespit edilen yerin ... adına tescil edilmediğini, kıyıya terkin edildiğini, kıyıların zamanaşımı yolu ile kazanılmasının tapu sicil hükümlerine bağlı tutulması ve haczedilmesinin mümkün olmadığını, ayrıca davacının talep ettiği tazminat miktarının da çok yüksek ve zarar miktarının çok üzerinde olduğunu, davacının taşınmazı satın aldığında kullanmaya başladığını, kullanırken edindiği kazançların da tazminat miktarından düşülmesi gerektiğini, davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmasının yeni HMK hükümlerine göre mümkün olmadığını, ayrıca davacının mevduata uygulanan en yüksek faizi kabul edemeyeceğini, yasal faiz talep edebileceğini, bu nedenlerle öncelikle zamanaşımı nedeni ile olmak üzere davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 60.000,00.-TL tazminatın taşınmaza kamulaştırılmaksızın hukuken el konulmanın kesinleştiği 30.12.2004 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla isteğin reddine, ..., merkez ... köyünde bulunan tapu sicilinin 502 parsel numarasında davacı adına kayıtlı 85 m² yüzölçümlü taşınmazın tapu kaydının iptaline ve bu taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kalıp kıyı vasfını taşıdığından tapudan terkinine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının hükmen iptali nedeniyle 4721 sayılı Tük Medenî Kanununun 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.
Dosyaya getirtilen tapu kayıtları ile belgelerin ve kesinleşmiş ilâm örneklerinin incelenmesinde; dava konusu ... ili, ... beldesi 502 parsel sayılı taşınmazın arsa vasfında 85.00 m² yüzölçümüyle alım - satım suretiyle 23.12.1994 tarihinde 459 yevmiye ile ... adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Ancak; Kadastro Müdürlüğünce taşınmazın tamamının kıyı kenarda kalması nedeniyle kıyıya terk edilmiş kadastro parseli olduğu görülmüştür.
... Asliye Hukuk Mahkemesinin getirtilip incelenen 2003/431 E. - 682 K. sayılı dava dosyasında ise davacı adına tapuda kayıtlı ... köyü 502 parsel sayılı 85 m² yüzölçümlü taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı tesbit edildiğinden, kıyı vasfıyla tesbit dışı bırakılmasına ve davacı adına mevcut tapu kaydının iptaline karar verildiği, bu kararın Yargıtayca onanarak 30.12.2004 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Eldeki dava 25/09/2012 tarihinde açılmıştır. Tapu iptali tescil kararı 30.12.2004 tarihinde kesinleştiğine göre davanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146. maddesinde belirtilen 10 yıllık dava, zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesinde "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücû eder." hükmü yer almakta olup, bu düzenlemeye göre devletin sorumluluğu resmî sicile güvenden doğan kusursuz sorumluluktur. Sicile güvenden doğan kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve aynî hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır.
4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesinde düzenlenen objektif (kusursuz) sorumluluk halinin varlığının kabulünde; tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararların karşılanması amacını güden Devletin tazmini sorumluğu ise; mülkiyetin el değiştirdiği veya mülkiyetin elden çıktığı ve benzeri biçimlerde mülkiyet hakkına müdahalenin gerçekleştiği, diğer bir anlatımla, bir yerin kamu malı niteliğinde orman veya mera, yaylak, kışlak olması, kıyı kenar çizgisi içerisinde kumluk alanda kalması nedeniyle tapu kaydını iptal eden mahkeme kararının kesinleştiği tarihte başlar. Bu durumda, taşınmazın makul ve gerçek değerinin saptanmasında dava tarihi değil, mülkiyet hakkına müdahalenin gerçekleştiği ve zararın doğduğu tarih esas alınmalıdır.
Dava konusu taşınmaz tapu kaydında içinde kargir ev bulunan tarla niteliğindedir. Taşınmaz Şehir imar planı kapsamında arsa niteliğinde/Şehir imar planı dışında mücavir alanda veya dışında olmakla birlikte 11/03/1983 tarih ve 17984 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 17/7/1972 tarihli ve 1610 sayılı Kanunla değişik 12. maddesinin üçüncü fıkrasına göre 8/02/1983 tarihinde kararlaştırılan ve 01/01/1983 tarihi itibariyle geriye doğru sene başı esas alınarak yürürlüğe giren 83/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde ve 17/04/1998 gün ve 1996/3 E. - 1998/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun Kararındaki ölçütlere göre; yol, su, elektrik, kanalizasyon, doğal gaz, temizlik/çöp gibi belediyenin altyapı hizmetlerinden yararlandığı gözetilerek arsa niteliğini kazanmış ve arsa niteliğinde olduğu kabul edilen taşınmazın, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde belirtilen yönteme göre; Taşınmazın, “a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü. c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsurlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmî makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde; taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini. g) Arsalarda; kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda; (…) (2) resmî birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, Esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit ederler.” denildiğinden çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin kararın kesinleşme tarihindeki en yakın emsal satışlar baz alınarak emsal karşılaştırması yöntemine göre değer biçilmesi gerekirken dava tarihine göre değer biçilmesi ve buna göre de yasal faiz yürütülerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
Bu nedenle, dava konusu taşınmaz tapu kaydında arsa niteliğinde olup, mülkiyetin el değiştirdiği tarih itibariyle 11/03/1983 tarih, 1983/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 17/04/1998 tarih ve 1996/3 E. - 1998/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararındaki ölçütlere göre arsa niteliğinde ise ya da arsa niteliğini kazanmışsa, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre mülkiyetin el değiştirdiği tarihteki değeri hesaplanması zorunludur.
Somut olayda, tapu kaydında içinde kargir ev bulunan tarla niteliğinde olan taşınmazın kısmen orman sınırları içerisinde kalması nedeniyle mahkemece hükmen tapu kaydı iptal edildiğine göre; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde ve kanunun ilgili yönetmeliğinde belirtilen yönteme göre ve ayrıca, 11/03/1983 tarih, 1983/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 17/04/1998 tarih ve 1996/3 E. - 1998/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararındaki ölçütler çerçevesinde; orman sınırları içerisinde kalması olgusunun taşınmaz değerine olan olumlu ya da olumsuz etkileri, taşınmazın tapudaki niteliği dışında, bu hukukî niteliği yönünden de ayrıca tartışılmalıdır.
Bu itibarla, taşınmazın arsa olarak kabulü halinde, emsal satışların değerlendirme tarihi olan mülkiyetin el değiştirdiği ve hükmün kesinleştiği tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekirken, bilirkişi raporunda bu yönteme uyulmadan değerlendirme tarihinde de yanılgıya düşülerek değer biçilmiştir.
Bu nedenle, taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgeden, benzer yüzölçümlü ve yakın tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re"sen emsallerin araştırılması ve bunların kayıtlarının celbi yoluna gidilmesi ve fen elemanı ile inşaat, ziraat ve mülk bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile taşınmaz başında yeniden keşif ve inceleme yapılarak rapor alınması ve değerlendirme tarihi itibariyle dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, satışına ilişkin belgeler ilgili ... Müdürlüğünden, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak
vergisine esas olan m2 değerleri de ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazlara göre eksik veya üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, taşınmaza genel deyimlerle ve piyasa rayicinden sözederek tapu iptali tescil kararının kesinleştiği ve mülkiyetin el değiştirdiği tarih yerine dava tarihine göre değer biçen bilirkişinin yetersiz raporu esas alınarak karar verilmesi, doğru bulunmamıştır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 04/05/2016 günü oy birliği ile karar verildi.