23. Hukuk Dairesi 2012/6594 E. , 2013/662 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki birleştirilen tenfiz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili, .... Bölge Mahkemesi nezdinde görülen dava neticesinde verilen ZZ ...-... O 61/02 sayılı kararı ile ...’nın müvekkili şirkete ....413,60 Euro tutarındaki yargılama giderinin 02/02/2009 tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte ödenmesine karar verildiğini, verilen kararın 06/03/2009 tarihinde kesinleştiğini, birleşen davada da aynı mahkemenin vermiş olduğu .../05/2009 gün ve AZ ...-... O 61/02 sayılı kararı ile 51.004,- Euro tutarındaki yargılama giderinin davalıdan tahsiline karar verildiğini ve bu kararın .../02/2009 tarihinde kesinleştiğini, hükmedilen alacaklarını davalıdan tahsil etmek için .... Mahkemesince verilen bu kararların mahkemece tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen dosyalarda davalı vekili, davacının yabancı olduğunu, davacının teminat göstermesinin gerektiğini, 5718 sayılı Kanun’un 54-c maddesine göre “hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması” gerektiğini, asıl ve birleşen davada tenfizi istenen hükmün ..... Mahkemesinin yaptığı yargılamadan doğan ve verilen red kararının itirazını inceleyen .... Yüksek Asliye Hukuk Mahkemesinin yaptığı yargılamadan doğan yargılama giderlerinin tespiti için açılan Yargılamanın Giderlerini Tespit Kararı olduğunu, HMK 106 maddesine göre tespit davası açanın, kanunlarda belirlenen istisnai durumlar dışında bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunması gerektiğini, maddi vakıaların tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturmadığını, tenfizi istenen kararın yargılama giderlerinin tespit kararının açılması düşünülen bir davaya delil olması için düzenlendiğinin açık olduğunu, Türk Hukukunda gerçekleştirilen bir yargılamadan doğan masrafların hesaplanıp yargılama sonucu verilen kararın gerekçesinde hüküm altına alındığını, yargılama masrafları için ayrı bir tespit talebinin kabul görmeyeceğini, tenfizi istenen kararın davalının gıyabında verilmiş ve davalıya tebliğ edilmemiş bir karar olduğunu, 5718 sayılı Kanun’un 54-ç maddesine göre “o yer kanunları uyarınca kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağırılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş, yahut bu Karunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk Mahkemesine itiraz etmemiş olması” dendiğini, tenfizi istenen kararın davalıya gönderilmediği göz önüne alındığında tenfiz talebinin kabulünün mümkün olmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, Türkiye ile Almanya arasında karşılıklılık esasına dayanan anlaşma bulunması nedeniyle davacı-birleşen davacıdan teminat alınmamış, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği ve davalının da yargılamaya usulüne uygun biçimde çağrıldığı, Türk Mahkemelerinde yapılan yargılamalar sonucunda da yargılama giderlerinin kısa kararda yer almayıp gerekçeli karara eklenen bir tespit hükmü niteliğinde olduğu gerekçesiyle yabancı mahkeme kararlarında kamu düzenine ve Türk Kanunlarına ve hukukuna aykırılık görülmeyerek, davaların kabulü ile hükümlerin tenfizine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harçlarının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 08.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.