10. Hukuk Dairesi 2015/20835 E. , 2017/3135 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ödeme emirlerinin zamanaşımı nedeniyle iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Ödeme emrine konu prim borçları yönünden davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 7. maddesi uyarınca 506 sayılı Kanunun 80. maddesi olup, anılan madde hükmüne göre; “işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar Kuruma ödemeye mecburdur.”. Ancak,506 sayılı Kanunun 80.maddesinde 3917 sayılı Kanunla yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gereği öngörülmüş; 3917 sayılı Kanunla yapılan bu değişiklik aynı Kanunun 8.maddesi hükmüne göre, 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe girmiş; daha sonra, 24.06.2004 tarih, 5198 sayılı Yasayla aynı maddede yapılan değişiklik sonucunda, Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasanın 102. maddesinin de uygulanma olanağı bulunmadığı düzenlemesi getirilmiş ve düzenleme 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu durumda, zamanaşımı süresi bakımından 3917 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden önceki dönemle, 5198 sayılı Yasanın yürürlüğü sonrasına ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden, Sosyal Sigortalar Kurumu’nun alacak hakkı, Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Giderek, zamanaşımının başlangıç tarihi ise, yine, Borçlar Kanunu’nun 128. maddesi gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir. Zamanaşımının kesilmesi ve durdurulmasına ilişkin Borçlar Kanunu’nun 132. ve ardından gelen maddeleri de burada aynen geçerlidir. 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren, 3917 sayılı Kanunun getirdiği düzenlemenin geçerli olduğu tarihler arasındaki döneme ilişkin prim ve gecikme zammı alacakları yönünden ise, 6183 sayılı Kanunun zamanaşımına ilişkin 102. ve ardından gelen maddeleri geçerlidir. Bu yönde 102. madde hükmüne göre zamanaşımı süresi 5 yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı ise, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yıl başıdır.
Bu açıklamalar çerçevesinde, 2005/11220 Sayılı ödeme emrinin konusu olan ve 2004/7-8. Aylara ait prim borçlarının yasal değişiklik kapsamında 10 yıllık zamanaşımına tabi olup ödeme emrinin tebliğ tarihi itibariyle anılan borçlar yönünden zamanaşımı süresinin gerçekleştiğinin gözetilmemesi,
3-İdari para cezası yönünden davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 140. Maddesi olup gerek anılan maddede, gerekse 5510 sayılı Kanun"un 102. maddesinde, işverenin kanunla düzenlenen yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde idari para cezası ile sorumlu olacağı düzenlenmiştir.
06.05.1993 tarih ve 3910 sayılı Yasa ile değişik 140. maddenin son fıkrasına göre idari para cezalarının tahakkuk ve tahsilatında 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı düzenlenmiş, anılan fıkra 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 51’inci maddesiyle, “fiilin işlendiği günden itibaren beş yıl içinde tebliğ edilemeyen idarî para cezaları zamanaşımına uğrar.” şeklinde değiştirilmiş, sonrasında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun aynı başlıklı 102’nci maddesinde, idari para cezalarının on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımı süresinin, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlayacağı öngörülmüştür.
Eldeki davada da, 2012/22180 sayılı Ödeme emri bakımından 2002 yılına ilişkin idari para cezasının fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu gözetilerek, ödeme emrinin tebliğ tarihi itibariyle ödeme emrine konu tüm idari para cezaları yönünden de zamanaşımı süresinin gerçekleştiğinin gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu aykırılığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6217 sayılı Kanunun 30’uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen geçici 3’üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438’inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm gerekçesinin son paragrafının silinerek yerine “Hal böyle olunca dava konusu ödeme emirlerinden 2012/22180 sayılı ödeme emrinin 2002 yılına ait idari para cezalarını konu edinmesi ve yasal değişiklik öncesi olmakla 10 yıllık, 2005/11220 sayılı Ödeme emrine konu edilen 2004 yılı 7. Ve 8. Aya ait prim borçlarının ise aynı şekilde 06.07.2004 tarihinden sonra tahakkuk etmiş olmaları nedeniyle 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olmaları, prim ve işsizlik borçlarının konu edinen diğer ödeme emirleri bakımından ise 2002 yılı 6. Ayı ile 2004 yılı 5. Aylar hakkında ve 06.07.2004 öncesi döneme ait olduklarından 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu, tüm ödeme emirlerinin de zamanaşımı süresi geçtikten sonra davacıya tebliğ edildiği anlaşılmakla, davanın kabulü ile takibe konu ödeme emirlerinin iptaline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” Paragrafının yazılmasıne ve kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 11.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.