14. Hukuk Dairesi 2014/11770 E. , 2015/2265 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı-karşı davalı ... vekili tarafından, davalı-karşı davacı ... aleyhine 28.09.2012 gününde verilen dilekçe ile el atmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil, davalı-karşı davacı ... tarafından, davacı-karşı davalı ... aleyhine 11.02.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne dair verilen 15.05.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dava mülkiyet hakkında dayalı elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil isteğine, birleştirilen dava Türk Medeni Kanununun 725. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı-karşı davalı ..., ... ilçesi, ... köyü, 117 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, komşu 118 parsel sayılı taşınmazın maliki davalı-karşı davacı ..."ın 1984 yılından sonra kendi parseli üzerine yapmış olduğu ahırın 45 m2"sinin 117 parsel sayılı taşınmaza taşmış olması nedeniyle elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı ..., davacı-karşı davalı ... 1984 yılında 117 parsel sayılı taşınmazı satın aldıktan sonra sınıra perde betondan duvar çektiğini, sınıra duvar çekildikten sonra iyiniyetli olarak kendisine ait 118 parsel sayılı taşınmaza inşa ettiği ahırın davacıya ait 117 parsel sayılı taşınmaza taştığını, ahırın komşu parsele taşan kısmının bedeli karşılığı tapu iptali ve temliken tescil talep etmiştir.
Mahkemece, asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı-karşı davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Yasal ayrıcalıklar dışında, TMK’nın 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar TMK’nın 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır.
Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır.
Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur.
Bu tür davalarda taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.
TMK’nın 725. maddesine dayanılarak tescil talebinde bulunulabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır.
TMK’nın 725. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur.
Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir.
İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır.
(Sübjektif koşul)
b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır. (Objektif koşul)
c) Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir.
d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; dava konusu 117 ve 118 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin 15.11.1983 tarihinde kesinleştiği, fen bilirkişinin 11.12.2013 tarihli raporuna göre, 118 parsel sayılı taşınmazın üzerine yapılan ahırın kullanım alanı ile birlikte toplam 8,46 m2"lik kısmının 117 parsel sayılı taşınmaza taşkın oluşturduğu, taşkın yapı olan ahırın ise 1984 yılında yapıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Çaplı taşınmazlarda kural olarak iyiniyet iddiası dinlenemez. Temliken tescil isteyen davalı-karşı davacı ... tarafından, davacı-karşı davalı ..."in 117 parsel sayılı taşınmazına tecavüzlü şekilde ahır inşaatı yapılmıştır. Daha önce davacının müşterek sınıra farklı yerden duvar inşa etmesi davalı ..."ın iyiniyetli olduğunu göstermez. Bu nedenle mahkemece temliken tescil talebinin davalı-karşı davacının iyiniyetinin kanıtlanamaması nedeniyle reddine, davacı-karşı davalının elatmanın önlenmesi ve kal talebinin de kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı ..."in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.