8. Hukuk Dairesi 2018/2697 E. , 2019/996 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Asıl ve birleşen dosyada davacı vekili, vekil edeninin 37126 ada 2 parsel sayılı taşınmazın maliklerinden olduğunu, davalılar tarafından dava konusu taşınmaza 4 ayrı inşaat yapıldığını ve bu dairelerden kira geliri elde edildiğini, hukuki bir nedene dayalı olmaksızın inşaat yapılması ve buraların kiraya verilmesinin fuzuli işgal niteliğinde olduğunu belirterek, davalıların taşınmazdan tahliyelerine ve müdahalelerinin men"ine, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 1.000,00 TL"nin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ... ve Halil Calp, dava konusu yeri 1994-1995 yıllarında dava dışı kişilerden binalar üzerinde iken satın aldıklarını, davacının taşınmazına ev yapmadıklarını, durumun imar planı ile bu hale geldiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Davalılardan Hamza Gökşin Mirasçıları, dava konusu yerin imar uygulamasından önce murisi tarafından satın alındığını, evlerin 1987 yılında yapıldığını, imar sonrası evlerin davacının parseline taştığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davalılardan ..., dava konusu hisseyi, diğer davalı kardeşi olan ..."ten satış suretiyle edindiğini, kardeşine ait hissenin ise yapıların bulunduğu 2178 ada 8 parsel sayılı taşınmazdan oluştuğunu ve söz konusu parsele kardeşinin imar öncesi malik bulunduğunu, 3194 sayılı Yasa"nın 18.maddesinde belirtildiği üzere şüyulandırmanın sadece zemine ait olup şüyun giderilmesinde bina bedelinin ayrıca dikkate alınacağını, bu giderilmedikçe yapıların eski sahipleri tarafından kullanılmasına devam olunabileceği belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılardan ... duruşmada alınan beyanında, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bozmadan önce, davanın reddine karar verilmiş, hüküm, 1. Hukuk Dairesi"nin 02/04/2014 tarihli ve 2013/19624 Esas 2014/6917 Karar sayılı ilamı ile, ""... asıl ve birleştirilen davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan ya da saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir."" gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece anılan eksiklik yerine getirildikten sonra, yeniden yapılan yargılama neticesinde, dava konusu binaların imar uygulamasından önce yapıldığı, davalıların kullanımının iyi niyetli olduğu, İmar Kanunu"nun 18.maddesi ve Türk Medeni Kanunu"nun 994.maddeleri gereğince davalıların haksız işgalci olmadıkları ve binaları kullanmakta hakları bulunduğu, kendilerinden bina bedeli ödenmedikçe yerin tahliyesi ve ecrimisil istenemeyeceği gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava ve birleştirilen dava; imar parseline elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin ecrimisil istemine yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin, el atma talebinin reddine ilişkin temyiz isteminin incelenmesinde, Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 2 parsel sayılı taşınmazın 623/736 payının davacı adına tapuda kayıtlı olduğu, asıl ve birleşen davaların davalılarının ise 3,10 ve 9 parsel sayılı taşınmazlarda hisseli olarak malik oldukları, bahsi geçen taşınmazların imar öncesi 2172 ada 8 parsel sayılı taşınmaz olduğu ve bu taşınmazın 25/05/1992 tarihinde imar görerek, davacı ve davalıya ait taşınmazların oluştuğu, mahkemece yapılan keşif sonrası alınan fen bilirkişi raporuna göre, davalılara ait yapıların 1987 yılında inşa edildiği, bu tarih itibariyle yapıların 2172 ada 8 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunduğu ve imar sonucu davacının parseline tecavüzlü duruma düştüğünün belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M...."nin 684. maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı Yasa"nın l605 sayılı Yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı İmar Yasası"nın l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki bazı durumlarda kesilmiş yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
298l sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Somut olayda; Mahkemece, taşkınlığın imar uygulaması sonucu meydana geldiği saptanmasına rağmen yukarıda değinilen hususlar gözardı edilerek sonuca gidilmiştir.
O halde, Mahkemece yapılacak iş; çekişme konusu 2 parsel sayılı taşınmazın imar öncesi parseli olan 8 parselde davalıların, mülkiyet ya da sınırlı bir ayni hakkının veya tahsisten kaynaklanan kişisel bir hakkının bulunup bulunmadığının saptanması, davalıların korunmaya değer bir hakkının tespiti halinde yapıların kaim bedelleri mahkeme veznesine depo edildikten sonra elatmanın önlenmesine karar verilmesi, davalıların imar öncesi korunmaya değer bir hakkı bulunmadığı takdirde bedel depo edilmeksizin elatmanın önlenmesine karar verilmesi olmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin elatmanın önlenmesi istemine yönelik temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin ecrimisil istemine yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 05.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.