Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/516
Karar No: 2017/284

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/516 Esas 2017/284 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/516 E.  ,  2017/284 K.

    "İçtihat Metni"

    Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi

    Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığının ihl... ve mala zarar verme suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanıklar ..., ..., ... ve ..."un işyeri dokunulmazlığının ihl... ve mala zarar verme suçlarından beraatlerine, sanıklara atılı hırsızlık eylemlerinin suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunu oluşturduğu kabul edilerek, TCK"nun 165, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis ve 1.600 Lira adli para cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin, Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 03.06.2008 gün ve 351-563 sayılı hükmün, sanıklar ..., ... ve ... müdafileri ile Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 12.02.2014 gün ve 14766-1857 sayı ile;
    "18.08.2005 günü akşam saat 20:00 sıralarında kapatılıp, ertesi gün sabah saat 08:30 sıralarında çalışanın açmaya geldiği katılan ..."a ait Ankara, Tandoğan Mebusevleri Ayten Sokak No:23/1 adresindeki dört katlı binanın girişteki 1 nolu dairesinde bulunan Serba Limited Şirketi adı altında ofis araçları teknik servis ve satışı yapan işyerinin salon pencere demiri kırılmak suretiyle içeri girildiği, bu işyerinde katılana ait kamera, dijital fotoğraf makinesi, cep telefonları, bilgisayar ve parçaları ile tutanakla tespit edilen birtakım ziynet eşyalarının çalındığı, suç faillerinin ilk etapta tespit edilemediği, ancak 19.08.2005 günü saat 09:30 sıralarında, Ulus Anafartalar Caddesi üzerindeki Talas Kuyumculuk Çarşısı içerisinde Yavuz Kuyumcusu adlı işyerinin sahibi Ahmet Yavuz polise yaptığı ihbarda; "aralarında daha önceden tanıdığı sanık ..."ın da bulunduğu üç şahsın altın bozdurmak istediğini, ancak Nazım"ı daha önceden tanıdığı için kendi dükkanında yakalatmak istemediğini, altını da bozmadığını, çırağı ile onları takip ettirdiğini" beyan etmiş, polisler geldiğinde geri dükkana gelen çırağın, "sanıkları Anafartalar Caddesi Sobacılar Çarşısı içerisinde kaybettiğini" ifade etmesi üzerine çırağı da alıp polislerin bu çarşıya gittikleri, burada sanıkları bulamayınca aynı cadde üzerindeki Ankara Kuyumcular Pasajına girip yaptıkları kontrolde, ... Kuyumcusu isimli işyeri içindeki sanık ..."ı gösteren çırağın, "kendilerine altın satmak isteyen kişilerden birisi budur" demesi ile sanık ... iki bileklik ve kolyeyi satmak isterken yakalanmış, kendisine altınları nereden temin ettiği sorulduğunda; o sırada kendilerine doğru gelmekte olan sanıklardan ..."nin yanındaki ..."i göstererek, "..."den aldığını" söylemesi üzerine ... ve Şaban yakalanmış, ..."nin üst aramasında poşet içinde katılana ait 2.098,78 Lira değerindeki bir kısım ziynet eşyası ile 50,00 Lira değerindeki Nokia 7110 marka cep telefonu bulunmuş, bilahare suçta kullanıldığı tespit edilen...plakalı 1992 model mavi renkli Şahin marka araca ait birisi kırık, diğeri sağlam iki anahtarın sanıklardan ..."nin üzerinde ele geçirildiği, sanıkların suçta kullandıkları...plakalı aracın tescil m...kinin ... olduğu, ..."in bu aracı emaneten ..."a verdiği, ..."ın ise "olay tarihinde acil bir işi olduğunu söyleyen ve arkadaşı olan sanık ..."ye verdiğini" beyan etmekle; bu aracın, 19.08.2005 günü saat 09:30 sıralarında, Ulus İtfaiye meydanında bulunan Başkent otoparkına bırakıldığı esnada araç içerisinde diğer sanık ..."un da bulunduğunun otopark görevlisi tanık ... tarafından teşhis edildiği, sanık ..."in de savcılıkta; bu durumu kabul edip, "bir gün önce yani hırsızlık günü akşamleyin de arkadaşları ... ve..."nin, aynı araçla işten alıp, eve bıraktıklarını" söylediği, bu h...yle sanık ...’nin, "tanımadığı kişilerin şüpheli vaziyette bir kenara poşet sakladıklarını görünce, onların gitmelerini bekleyip, ikinci kez buraya geldiğinde, poşetin saklanan yerde olduğunu görüp, bulunduğu yerden almak suretiyle altınları temin ettiğine" ve diğer sanıkların da aynı doğrultudaki inkara yönelik savunmalarına itibar edilemeyeceğinden oluş ve dosya içeriğine göre yüklenen suçlar sübut bulduğu halde sanıkların hırsızlık, işyeri dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçlarından mahkûmiyetleri yerine delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek anılan şekilde karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel mahkeme ise 14.05.2014 gün ve 259-304 sayı ile;
    "Bir kimsenin kendisine yüklenen bir suçtan cezalandırılabilmesi için hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde kesin ve inandırıcı delilin varlığı, yasa ve uygulama gereğidir.
    A- Sanıklar suçu işlerken yakalanmamışlar,
    B- Üzerlerinden hırsızlık malı olduğu iddia edilen eşyalar çıkmış olsa da hayatın olağan akışında bu eşyaların malum yerlerde ikinci el olarak satın alınmalarının her zaman mümkün olması gözetildiğinde bu tip eşyaların sanıklar üzerinde çıkmasının hırsızlık ve bağlı suçları işledikleri yolunda kesin kanıt olamayacağı,
    C- Sanıkların bu suçları işlediklerine yönelik görgü tanığının bulunmadığı,
    D- Hırsızlık ve bağlı suçları işlediklerine dair ikrarları da olmadığına göre sanıklara yüklenen suçun ancak TCK"nun 165/1. maddesinde gösterilen hırsızlık malını bilerek satın almak suçunu oluşturacağı kabul edildiği gibi ceza adaletinin sağlanması için önceki kararda alt sınırdan uzaklaşılarak teşditli hüküm tesis edilmiş, buna rağmen Yargıtay 6. Ceza Dairesi hırsızlık ve bağlı suçlardan ceza verilmemesinin yanlış olduğunu belirterek kararı bozmuş, önceki kararda ısrar edilmiştir.
    Aksi düşünüldüğünde bu tip ve diğer suçlarda somut delil olmadan her sanığın cezalandırılmasının gerekeceği sonucuna varılır ki, bu sonuç hiçbir zaman Ceza Hukuku mantığı ile bağdaşamaz, ısrarla belirtildiği gibi ve maddeler h...nde yukarıda gösterildiği şekilde bir sanığın kendisine yüklenen suçtan mahkûm edilebilmesi için hiçbir kuşkuya yer vermeyecek kesin ve inandırıcı delilin varlığı gerekir" gerekçesiyle direnerek, önceki hükümler gibi karar vermiştir.
    Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin sanık ... ile sanıklar ..., ... ve ... müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.06.2015 gün ve 238620 sayılı "onama" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 gün ve 1204-1506 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 06.04.2017 gün ve 649-830 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıkların eyleminin hukuki niteliğinin belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle aleyhe olan bozma kararına karşı bir kısım sanıkların beyanı alınmadan direnme hükmü verilip verilemeyeceği ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi üzerinden alınan nüfus kayıt örneğinde sanık ..."ın direnme hükmünden sonra öldüğünün belirtilmesi hususlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Yerel mahkemece, aleyhe bozmadan sonra yapılan yargılamada sanıklardan ... ve ..."den bozmaya karşı diyeceklerinin sorulduğu ancak bozma kararı ve duruşma günü davetiyesinin tebliğine rağmen duruşmaya gelmeyen sanıklar ... ve ..."un duruşmada hazır bulundurulmaları sağlanarak aleyhlerine olan bozma kararına karşı diyecekleri sorulmadan sanık ... müdafiinin dinlenilmesi ile yetinilip önceki hükümde direnilmesine karar verildiği, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi üzerinden alınan nüfus kayıt örneğinde sanık ..."ın direnme kararından sonra 09.07.2016 tarihinde vefat ettiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
    1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması h...nde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafiin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK"nun 307/2. maddesinde de yer verilmiştir. Anılan kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
    Öte yandan Ceza Genel Kurulunun istikrarlı kararlarında açıklandığı üzere, temyiz aşamasında sanığın öldüğüne ilişkin bir iddianın ortaya çıkması ya da Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi vasıtasıyla alınan nüfus kaydında öldüğü bilgisinin yer alması veya sanık adına tebliğnamenin tebliğ edilmesi için çıkarılan evrakın öldüğünden bahisle iade edilmesi gibi durumlarda, ölümün kamu davasının düşmesini gerektiren bir neden olduğu göz önüne alınarak, ölüm nedeniyle düşme kararının temyiz merciince dosya üzerinde yapılan inceleme sırasında verilmesi yerine, ölüm bilgisi nedeniyle diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulmasına karar verilerek, yerel mahkemelerce mahallinde yapılan araştırma sonucunda sanığın öldüğünün kesin olarak saptanmasından sonra düşme kararı verilmesinin sağlanması gerekmektedir.
    Bu açıklamalar ışığında ön sorunlara ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
    Yerel mahkeme hükmünün Özel Daire tarafından aleyhine bozulması nedeniyle bozmaya karşı tüm sanıkların beyanının alınması gerektiği gözetilmeden, sanıklar ... ve ..."un duruşmada hazır bulunmaları sağlanarak bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan yokluklarında yargılamaya devam olunarak direnme kararı verilmesi, 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine aykırıdır.
    Diğer taraftan Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi kullanılarak alınan güncel nüfus kayıt örneğinde sanık ..."ın direnme hükmünden sonra 09.07.2016 tarihinde öldüğü belirtildiğinden, 5237 sayılı TCK’nun 64. maddesi uyarınca ölümle ilgili mahallinde araştırma yapılarak karar verilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
    Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, saptanan bu usuli nedenlerden dolayı direnmeye konu tüm sanıklar yönünden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.05.2014 gün ve 259-304 sayılı suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçuna ilişkin direnme hükmünün, tüm sanıklar yönünden aleyhe olan bozmaya karşı bir kısım sanıkların beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden, sanık ... hakkında ayrıca UYAP sistemi vasıtasıyla alınan nüfus kaydında direnme hükmünden sonra 09.07.2016 tarihinde öldüğü bilgisinin yer alması nedeniyle bu konuda mahallinde gerekli araştırmanın yapılarak karar verilmesinde zorunluluk bulunmasından dolayı sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.05.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi