Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2012/16903
Karar No: 2014/1061
Karar Tarihi: 17.02.2014

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2012/16903 Esas 2014/1061 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2012/16903 E.  ,  2014/1061 K.

    "İçtihat Metni"

    Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkında ... Sulh Ceza Mahkemesi"nce 13.05.2010 tarihinde 2009/1331 esas ve 2010/378 karar sayı ile verilen mahkûmiyet hükmünün kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 23.05.2012 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    Mahkemece sanığın TCK"nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine hükmolunmuştur.
    Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında,
    «19/12/2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun"un 7. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesi değiştirilmiş ve bu madde uyarınca, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak suçundan dolayı yapılacak yargılama sonucunda mahkemelere iki seçenek sunulmuş olup, anılan maddenin 2. fıkrası gereğince hüküm vermeden önce uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine; kullanmamakla birlikte, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği, aynı maddenin 5. fıkrasına göre de, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine karar verilmesi gerektiği, aksi takdirde, davaya devam olunarak hüküm verilmesi gerekeceği, diğer bir durumda ise, mahkemece 6. fıkra uyarınca uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişinin, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı cezaya hükmedildikten sonra da iki ilâ dördüncü fıkralar hükümlerine göre tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulabileceği ve bu durumda hükmolunan cezanın infazının erteleneceği, 7. fıkra gereğince kişinin mahkûm olduğu cezanın, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması halinde infaz edilmiş sayılacağı, aksi takdirde derhal infaz edilmesi gerekeceği cihetle, mahkemenin bu hususları tartışarak sanığın hukuki durumunu tayin ve takdir etmesi gerektiği ve yine yargılamaya konu suç ile ilgili hakkında önceden verilmiş bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin bulunmadığı gözetilmeksizin, sanık hakkında işlediği başka bir suça ilişkin daha önce tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmiş bulunduğu ve bu sebeple hakkında yeniden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilemeyeceğinden bahisle yazılı şekilde karar verilmesinde,
    Dosya kapsamında bulunan sabıka kaydına göre tekerrüre esas mahkûmiyeti bulunmadığı anlaşılan sanık hakkında verilen cezanın mükerirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesinde,
    İsabet görülmemiştir. » denilerek, belirtilen hükmün bozulması istenmiştir.
    A) Sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 191. maddesindeki seçenek uygulamanın tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği ve sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamasının kanuna aykırı olduğuna ilişkin kanun yararına bozma isteğinin incelenmesi:
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.05.2013 tarih ve 2013/280-250 sayılı, aynı tarih 2012/1536 esas, 2013/251 karar sayılı ve 01.10.2013 tarih ve 2013/444-402 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, hükümden önce 19.12.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"la değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesinde, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmış olan sanık hakkında, birinci fıkraya göre doğrudan hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra gereğince sadece tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği ya da altıncı fıkranın yollaması uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilebileceği öngörülmüştür.
    5560 sayılı Kanun"la değişik TCK"nın 191. maddesinin 2. fıkrasındaki ""karar verebilir"" ve 6. fıkrasının 1. cümlesindeki ""tâbi tutulabilir"" ibareleri dikkate alındığında, sanık hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verme, zorunlu olmaktan çıkarılarak hakimin takdirine bırakılmıştır.
    Uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında; belirtilen üç seçenekten biri uygulanırken, yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi, gerekçenin somut olgulara ve sanığın davranışlarına dayanması gerekmektedir.
    Mahkemece belirtilen üç seçenekten biri uygulanırken gerekçe gösterilmiş ise gösterilen gerekçenin yerinde olup olmadığı olağan yasa yolu incelemesinde denetlenebilir ise de, olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma isteği üzerine denetlenemez. Ancak Mahkemece seçeneklerden biri tercih edilirken hiç gerekçe gösterilmemiş ise bu durum kanun yararına bozma konusu yapılabilir.
    Somut olayda; uyuşturucu madde kullanan sanık hakkında, hapis cezası ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmesinde bir zorunluluk bulunmaması nedeniyle, Mahkemece doğrudan hapis cezası seçeneğine göre hüküm kurulurken "sanık hakkında daha önce tedavi ve denetimli serbestlik kararı verilmiş olması göz önüne alınarak sanık hakkında denetimli serbestlik hükümleri uygulanmamış" biçiminde gerekçe gösterildiği anlaşılmakla, kanun yararına bozma isteği üzerine bu gerekçenin yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından; bu konuda yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteğinin CMK"nın 309. maddesi gereğince REDDİNE,
    B) Sanık hakkında hükmolunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesinin kanuna aykırı olduğuna ilişkin kanun yararına bozma isteğinin incelenmesi:
    Sanığın adli sicil kaydında bulunan;
    a) ... Asliye Ceza Mahkemesi"nce 2006/262 esas ve 2007/509 karar sayı ile 765 sayılı Kanun"un 456/4, 457/1 ve 647 sayılı Kanun"un 6. maddesi uyarınca verilen 457 YTL adli parasına ilişkin mahkûmiyet hükmünün kesin nitelikte olması,
    b) ... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2003/671 esas ve 2004/94 karar sayılı hükmünün, 5237 sayılı TCK’nın 191. maddesinde yer alan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin olması; bu suçun 5237 sayılı TCK’nın 5560 sayılı Kanunla değişik 191. maddesinde düzenlenmesi ve koşulları oluştuğu takdirde “davanın düşmesi” seçeneğine de yer verilmesi,
    c) ... Asliye Ceza Mahkemesi"nce 2001/81 esas ve 2011/1219 karar sayı ile 765 sayılı Kanun"un 193. maddesinin 2. fıkrası ve 647 sayılı Kanun"un 4. maddesi uyarınca verilen adli para cezasının 14.08.2003 tarihinde infaz edilmiş olması,
    d) İzmir Çocuk Mahkemesi"nce 1991/339 esas ve 1991/699 karar sayı ile 765 sayılı Kanun"un 491/4, 522, 59 ve 2253 sayılı Kanun"un 12/2. maddesi uyarınca verilen 490.000 TL ağır para cezasına ilişkin mahkumiyet hükmünün, 11.09.1992 tarihinde infaz edilmesi ve sanığın suçu işlediği tarihte 18 yaşından küçük olması,
    Nedenleriyle, sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas alınabilecek mahkûmiyeti bulunmadığı gözetilmeden, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi yasaya aykırı olup, bu konudaki kanun yararına bozma isteği yerinde olduğundan; ... Sulh Ceza Mahkemesi"nin 13.05.2010 tarihli, 2009/1331 esas ve 2010/378 karar sayılı hükmünün 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak; sanığa verilen hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin bölümün hüküm fıkrasından ÇIKARILMASINA, hükmün bu şekilde infazına, dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine,
    17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi