20. Hukuk Dairesi 2015/14969 E. , 2016/5036 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki davada ... Asliye Hukuk ve ... Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı, tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde taşınmazların bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
... Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın 4077 sayılı Kanunun 3 ve 23. maddeleri gereğince tüketici mahkemesince görülmesi gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
... Tüketici Mahkemesi ise davalıların tüketici olmadıkları gerekçesiyle, karşı görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.” şeklinde açıklandıktan sonra, 2. maddesinde “Bu Kanun, 1. maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar.” hükmüne yer verilmiştir.
Yine aynı Kanunun “Tanımlar” başlıklı 4822 sayılı Kanunla değişik 3. maddesinin (e) bendinde tüketicinin, “Bir mal veya hizmeti ticari ve mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan ve yararlanan gerçek ve tüzel kişiyi”; (h) bendinde tüketici işleminin, “Mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukukî işlemi”, (f) bendinde satıcının, “Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek ve tüzel kişileri”; (c) bendinde ise malın, “Alış-verişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları” ifade edeceği belirtilmiştir. 23. maddesinde de, bu Kanunun uygulaması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağı, düzenlemesine yer verilmiştir.
Arsa payı karışlığı inşaat sözleşmeleri 818 sayılı BK"nın 155 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türüdür. Bu sözleşmelerin bir tarafı arsa sahibi diğer tarafı yüklenicidir. Bu tür sözleşmelerde arsa sahibinin Tüketici Kanununda 3/1-(k) maddesindeki tüketici tanımına uymadığı anlaşılmaktadır.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, arsa sahibi açısından güdülen amaç; kullanmak için konut edinmek değil arsasını değerlendirmektir. Bu nedenle arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalarken güttüğü saikin 6502 sayılı Kanunda tanımlanan tüketicinin saikinden farklı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine konu işin üst düzey teknolojiyi gerektirmesi, sözleşme kapsamında taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmelerinin de bulunduğu nazara alındığında 6502 sayılı Kanunda kanun koyucunun salt kullanma ve tüketme amacına yönelik mutfak, dolap yaptırmak araç tamiri yapmak gibi dar kapsamlı eser sözleşmelerini kastettiği, arsa karşılığı inşaat sözleşmelerinin ise bu kapsamda olmadığının kabulü gerekir.
Dosya kapsamından, davacı vekilinin, taraflar arasında, kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, ancak davalıların tapuda ki hisselerini davacıya devretmediklerini ileri sürerek, çekişmeli bağımsız bölümlerin tapusunun iptali ile davacı adına kayıt ve tescili olmadığı takdirde ise bedellerinin tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açtığı anlaşılmaktadır.
Davanın yukarıda belirtilen niteliğine, göre taralar arasında tüketici ilişkisi bulunmadığı, ticari ve mesleki amaçla hareket ettikleri, anlaşılmakla, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında bulunmayan uyuşmazlığın, HMK"nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 03/05/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.