21. Hukuk Dairesi Esas No: 2008/1436 Karar No: 2008/17487 Karar Tarihi: 13.11.2008
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2008/1436 Esas 2008/17487 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2008/1436 E. , 2008/17487 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Fatih 1. İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 26/11/2007 NUMARASI : 2007/1489-2007/1603
Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı(3. Kişi) davalı (Alacaklı) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Uyuşmazlık üçüncü kişinin İcra ve İflas Kanunu"nun 96. ve onu izleyen maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir. Mahkemece, haczin borçlu Y.Ö. Huzurunda, 24.08.2007 tarihinde yapıldığı, borçlunun aynı zamanda davacı şirketin de temsilcisi olduğu ve dolayısıyla haczi 24.08.2007 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerektiği ve haciz tarihinden itibaren yedi günlük yasal süre geçirildikten sonra davanın açılmış olduğu gerekçesiyle süre yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. 24.08.2007 tarihli haciz tutanağında, işyerinin G. D. Tüketim Malları San. ve Tic. Ltd. Şti. adına B. V.D.’nin 4090032852 V. sicil numarasına kayıtlı olduğunun vergi levhasından anlaşıldığı belirtilmiş, ayrıca hacizde hazır bulunan borçlu ve aynı zamanda davacı üçüncü kişi şirket ortağı Yusuf Önügören, “mahalde bulunan şirketin yetkilisi de benim” beyanında bulunmuştur. Bu durumda, borçlunun beyanı, haciz yapılan işyerinin ve malların davacı üçüncü kişi şirkete ait olduğuna ilişkin iddia niteliğindedir. İcra müdürünün hatalı işlemi ile açıkça istihkak iddiasının haciz tutanağına yazılmamasının sonucunun davacı üçüncü kişiye yükletilmesi mümkün değildir. Borçlu ve davacı üçüncü kişi şirket ortağının bu beyanının davacı üçüncü kişi şirket lehine yapılmış istihkak iddiası olarak değerlendirilmesi gerekir (İcra ve İflas Kanunu mad. 96/1). Yasal süresi içinde yapılan bu istihkak iddiası ile dava açma süresi kesilmiştir. Alacaklı istihkak iddiasına karşı çıktığından, icra müdürlüğünce İcra ve İflas Kanunu"nun 97. maddesindeki prosedürün işletilmesi gerekir. Bu prosedür işletilmediği sürece üçüncü kişi davasını hacizli mal satılarak bedelinin alacaklıya ödenmesine kadar açabilir. Bu durumda, dava süresinde açıldığından işin esasına girilerek, taraf kanıtları toplandıktan sonra, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde süreden ret kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Kabule göre de, istihkak davalarında alacak miktarı ile haczedilen malların değerinden hangisi az ise onun üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nispi avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.02.1997 gün ve E:1996/15-756, K:1997/76 sayılı kararı). Bu durumda, davalı alacaklı yararına maktu avukatlık ücretine hükmolunması da isabetsizdir. O halde, davacı üçüncü kişi ile davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 13.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.