Ceza Genel Kurulu 2017/62 E. , 2017/282 K.
"İçtihat Metni"Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 13. Ceza Dairesi
Mahkemesi : BURSA 1. Çocuk
Günü : 17.03.2016
Sayısı : 2-231
Sanık ..."in hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK"nun 142/1-b ve 31/3. maddeleri uyarınca 1 yıl 4 ay hapis cezası; işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan da aynı Kanunun 116/2, 31/3, 50/1-a ve 52. maddeleri uyarınca 2.400 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Bursa 1. Çocuk Mahkemesince verilen 02.05.2013 gün ve 379-382 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince 30.11.2015 gün ve 33420-18753 sayı ile;
"Suça sürüklenen çocuğa ait kan örneğinden elde edilen DNA profili ile uyumlu olan biyolojik örneğin, hırsızlığın yapıldığı kafe önündeki masanın üzerinde bulunan kola şişesinden alınması ve suça sürüklenen çocuğun tüm aşamalardaki savumasında suçlamayı kabul etmediğini beyan etmesi karşısında, atılı suçu işlediğine ilişkin hukuka uygun, kuşkudan uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 17.03.2016 gün ve 2-231 sayı ile;
"Dosyada bulunan 03.12.2009 gün ve 2009/19149 uzmanlık numaralı Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün ekspertiz raporuna göre; yakınanın hırsızlık yapılan Golf Cafe isimli işyerinin dışındaki masanın üzerinde duran kola kutusu üzerinden tespit edilen svap örneğinin, suça sürüklenen çocuk ..."den alındığı belirtilen kan örneğinden elde edilen DNA profili ile genotipik olarak uyumlu olduğu belirlenmiştir.
Polisçe elde edilen yukarıdaki bulgunun incelenmesi ve suça sürüklenen çocuğa ait olduğunun tespit edilmesi olayın aydınlatılması için yeterlidir. Bunun, suçun işlendiğine delil sayılmaması mümkün değildir" gerekçesiyle, sanığın önceki hükümdeki gibi mahkûmiyetine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.04.2016 gün ve 146329 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 gün ve 696-1451 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 13. Ceza Dairesince 09.02.2017 gün ve 310-1018 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü yerel mahkemece temyiz isteminin reddine karar verilmek suretiyle kesinleşmiş olup, direnmenin ve temyizin kapsamına göre inceleme, hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın üzerine atılı hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarının sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Şikâyetçinin, işyerinden hırsızlık yapıldığına dair müracaatta bulunması üzerine soruşturma başlatıldığı,
Görgü tespit tutanağında; tek katlı müstakil bina niteliğindeki işyerinin kapı ve pencerelerinin sağlam vaziyette olduğu, demir parmaklığın yerinden çıkarılarak içeriye girildiği bilgilerine yer verildiği,
Olay yeri inceleme raporunda; Kültür Park içinde bulunan işyerine, pencere koruma demir kafesinin yerinden sökülüp sürgülü pencerenin kızağından çıkarılmak suretiyle girildiğinin ve işyerinin dışında, park alanındaki masada bulunan Coca-Cola kutusu üzerinden biyolojik svap elde edildiğinin belirtildiği,
03.12.2009 tarihli ekspertiz raporunda; olay yerinden alınan svap örneğinin, başka bir olay kapsamında sanıktan alındığı belirtilen kan örneğinden elde edilen DNA profili ile genotipik olarak uyumlu olduğunun belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Şikâyetçi aşamalarda; işletmekte olduğu Golf Kafe isimli işyerini 01.09.2009 günü saat 23.30"da kapatarak evine gittiğini, ertesi gün saat 11.00 sıralarında işyerine geldiğinde pencere korkuluk demirinin kırılarak, sürgülü camın ise kırılmaksızın yerinden çıkartılıp içeriye girildiğini anlaması üzerine işyerini kontrol ettiğinde, tezgahta dizili vaziyette olan muhtelif markalardaki sigara ile yazar kasa içinde bulunan 20 Liranın olmadığını tespit ettiğini, toplam zararının 700 Lira olduğunu, sanığı tanımadığını, şikâyetçi olduğunu beyan etmiş,
Sanık kovuşturma aşamasında; Kültür Park içinde bulunan kafelere sürekli gittiğini, Golf Kafe isimli işyerine girip girmediğini hatırlamadığını, bir şeyler içmek için girmiş olabileceğini, bu nedenle Coca-Cola kutusu üzerinde iz kalabileceğini, hırsızlık olayı ile bir ilgisinin bulunmadığını, suçlamayı kabul etmediğini savunmuştur.
Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" şeklinde, Latincede ise "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi halinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemeli, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Şikâyetçinin işletmekte olduğu Kültür Park içinde bulunan Golf Kafe isimli işyerinin pencere demir korkuluğu yerinden çıkarılıp sürgülü camı açılmak suretiyle içeriye girilip muhtelif markalarda sigara ile yazar kasa çekmecesinden 20 Liranın çalındığı, işyerinin dışında park alanındaki masa üzerinde bulunan kola kutusunun ağız kısmından elde edilen biyolojik svabın, başka bir olay kapsamında sanıktan alınan DNA profili ile uyumlu olduğunun tespit edildiği olayda, svap örneğinin, işyerinin dışında herkesin serbestçe girip çıkabileceği yerlerden olan park alanındaki masada bulunan teneke kutu üzerinden elde edilmesi, suça konu malzemelerin sanıktan ele geçirilmemesi, olay anına ilişkin herhangi bir görgü tanığı veya kamera görüntüsünün bulunmaması, sanığın Kültür Park içinde bulunan kafelere devamlı gelip gittiğini ve şikâyetçinin işyerine de bir şeyler içmek için gitmiş olabileceğini savunarak suçlamaları kabul etmemesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarını işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından beraatine karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Bursa 1. Çocuk Mahkemesinin 17.03.2016 gün ve 2-231 sayılı direnme hükmünün, sanığın hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarını işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.05.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.