Hukuk Genel Kurulu 2017/535 E. , 2020/742 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 6. Tüketici Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının inşa ettiği taşınmazdan satın alınan dairede eksik ve ayıplı imalatların bulunduğunu, taşınmak için 15.03.2008 tarihinde taşınmaza geldiklerinde evi su bastığını gördüklerini, davalı müteahhidin gönderdiği kişilerce sorunun kaynağının tespit edilebilmesi için parke ve seramiklerin kırıldığını ancak arızanın bulunamadığını, ertesi gün müvekkilinin evi temizleyerek anahtarı komşularına bıraktığını, davalı çalışanlarının komşudan anahtarı alıp kombinin tahliye musluğunu açık bırakarak gittiklerini, gece su sesi duyan komşularının durumu fark edip vanayı kapattıklarını, ertesi gün kombi yetkili servisini çağıran müvekkiline kombide sorun olmadığının, vanasıyla oynanmış olabileceğinin söylendiğini, daha önce de hatalı imalat yaptığı tespit edilen davalının sorumluluktan kurtulmak için bunu yapmış olabileceğini, evin müvekkili tarafından tamir ettirilmesi ve yaşananlar nedeniyle maddi ve manevi zarara uğranıldığını ileri sürerek 7.090,00TL maddi, 10.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; gerçekleşen olayda müvekkiline atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, su kaçağının tesisattan değil davacının taktırdığı kombiden kaynaklandığını, su kaçağının kaynağını tespit etmek isteyen davacının gereksiz yere parke ve seramikleri kırdırdığını, tesisatta bir sorun olmadığını anlayınca da yaptığı bu kazıları tekrar tamir ettirdiğini, müvekkilinin kasten kombi vanasını açtığı iddiasının gerçek dışı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. İstanbul 6. Tüketici Mahkemesinin 12.10.2012 tarihli ve 2012/18 E., 2012/625 K. sayılı kararı ile; davalının yapımını üstlendiği ve davacıya satmış olduğu dairelerdeki su tesisatı nedeniyle meydana gelen arıza sonucu su altında kalan dairede hasar meydana geldiği, dosyanın görevsizlikle geldiği mahkemece yaptırılan teknik bilirkişi incelemesi neticesinde hasarın 6.000,00TL olarak hesaplandığı, bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli görüldüğünden yeniden inceleme yaptırılmasına gerek olmadığı gerekçesiyle maddi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulüne ve 6.000,00TL’nin davalıdan tahsiline, manevi tazminat isteminin ise koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Yerel Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince 06.11.2013 tarihli ve 2013/11258 E., 2013/27403 K. sayılı kararı ile;
“… 1- Davacı, davalının yapımını üstlendiği taşınmazdaki dairesinde su tesisatından kaynaklanan arıza ve akabinde de arızanın nedenini saklamak için davalının işçilerinin evin anahtarını komşudan almak suretiyle kombi tahliye musluğunu açık bıraktıktan sonra dairenin ve eşyaların su altında kaldığını bu nedenle zarar gördüğü iddiası ile eldeki bu davayı açmıştır. Davalı ise, dairedeki su sızıntısının davacı tarafından taktırılan kombiden kaynaklandığını savunmuştur. Her ne kadar mahkemece, davalının yapımını üstlendiği su tesisatında meydana gelen arıza nedeniyle davacıya ait dairenin su altında kalması nedeniyle oluşan 6.000.00.TL zararın davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de; Toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, arızanın su tesisatından değil, kombi vanasından kaynaklandığı ve kombinin de daireye davacı tarafından taktırıldığı, davacının daire anahtarının davalı işçilerinin ele geçirip kombi vanasının bu işçiler tarafından açık bırakılarak zararın meydana geldiği iddiasının ispatlanamadığı anlaşıldığından davanın tümden reddi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Mahkemece 19.03.2015 tarihli ve 2014/368 E., 2015/526 K. sayılı karar ile; “…Her ne kadar ilgili yargıtay bozma ilamında, arızanın su tesisatından değil, kombi vanasından kaynaklandığı ve kombinin de daireye davacı tarafından taktırıldığı, davacının daire anahtarını davalı işçilerinin ele geçirip, kombi vanasının bu işçiler tarafından açık bırakılarak, zararın meydana geldiği iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de, mahkememizin 19.03.2015 tarihli oturumunda davacı asilin yemin ettirilerek alınan beyanında, davacının müteahhit tarafından taktırılan ilk kombiyi beğenmeyerek, ikinci bir kombi taktırılmasını istediği, ancak ikinci kombinin de yine davalı müteahhidin elemanları tarafından takıldığı, evdeki zarar ziyanın kombi vanasından su sızması neticesinde meydana geldiği, ikinci kombinin de davalı müteahhitin elemanlarınca taktırılmış olduğu anlaşıldığından davacının maddi tazminat talebinin bilirkişilerce hesap edilen kısmının kabul edilmesi gerektiği, ancak önceki kararda değinildiği gibi manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmış, önceki kararda direnilerek, aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur…” şeklindeki gerekçeyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının davalı tarafından inşa edilen taşınmazdan satın aldığı dairede gerçekleşen su sızıntısı nedeniyle doğduğu iddia olunan maddi zararlardan dosya kapsamı itibariyle davalının sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; bozma kararından sonra davacı asilin duruşmada yeminli beyanının alınarak bu beyana dayalı olarak direnme kararı verilmesi nedeniyle direnme adı altında verilen kararın yeni bir olguya ve delile dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre kararın temyiz incelemesinin Özel Daire tarafından mı yoksa Hukuk Genel Kurulunca mı yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
13. Bilindiği üzere, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkemece bozma kararından esinlenilerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar verilmeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
14. Başka bir deyişle, mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek bir karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
15. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.
16. Somut olayda dava konusu edilen zarar doğurucu olayda davalının kusurlu olduğu kabul edilerek verilen karar Özel Dairece dosya kapsamı itibariyle davalının kusurlu olduğunun davacı tarafça ispat edilemediği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, Mahkemece bozmadan sonra alınan davacının yeminli beyanına dayanılarak ve yalnızca bu delil üzerinde direnme gerekçesi oluşturularak bir karar verilmiştir.
17. Şu hâlde "direnme" olarak verilen kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozma konusu ile ilgili bozma kararı sonrası ortaya çıkan yeni delil ve olguya dayalı olarak oluşturulan yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
18. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
19. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya (bozma kararını veren Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 07.07.2020 tarihli 173 sayılı kararı ile 02.09.2020 tarihinden itibaren kapatılarak derdest dava dosyalarının temyiz incelemesinde Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin görevlendirilmiş olduğu da gözetilerek) Özel Daireye gönderilmelidir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 07.10.2020 tarihinde oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi.