Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/2590
Karar No: 2016/5027

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/2590 Esas 2016/5027 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/2590 E.  ,  2016/5027 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesidavacı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı vekili 06.06.2011 havale tarihli dilekçe ile; müvekkiline ait ... mahallesi 591 ada 194 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu mesken cinsli bağımsız bölümün bilgisi ve rızası dışında sahte nüfus cüzdanı kullanılarak düzenlenen sahte vekaletnameyle ... ... ... tarafından 29.03.2006 tarihinde ... .... isimli kişiye, ondan da 20.06.2006 tarihinde ... ..."e satış yoluyla devredildiğini, açtıkları tapu iptali ve tescil davasının Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.12.2010 gün .../... E. - .../... K. sayılı kararıyla tapu malikinin iyiniyetli 3. kişi olduğu gerekçesiyle reddedilerek, 05.04.2011 tarihinde kesinleştiğini, Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin .../... E. - .../... K. sayılı kararıyla ... ... ve arkadaşlarının sahtecilik suçundan cezalandırıldıklarını, tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğunu ileri sürerek 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup, dava tarihindeki gerçek değeri olarak şimdilik 10.000.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, aksi takdirde satış tarihindeki gerçek değeri olarak 63.500.-TL maddi tazminatın faiziyle birlikte, ayrıca Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil davası nedeniyle davalıya ödenen 8.966,54.-TL vekâlet ücreti, yapılan 380.-TL yargılama gideri ile 25.000.-TL manevi tazminata, yine Ağır Ceza Mahkemesinde, Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davalar sebebiyle 26.260TL akdi vekâlet ücretine hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır. Daha sonra 01.08.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile dava tarihindeki gerçek değer olarak 68.952.-TL maddi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı... vekili; davanın Tapu Müdürlüğü aleyhine açılması gerektiğini, taraf sıfatları bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacının rızası dışında, sahte vekaletname kullanılarak adına kayıtlı taşınmazın satışı yapılmak suretiyle maddi ve manevi zararının oluştuğu, çekişmeli taşınmazın mülkiyetinin kaybedildiği 20.06.2006 tarihi itibariyle zararın meydana geldiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 48.243,20.-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, yine davacı tarafından tapu iptali ve tescil davasında ödenen yargılama giderleri ve vekâlet ücreti toplamı olan 9.346,54.-TL ile 5.000.-TL manevi tazminatın davalı ...den alınarak davacıya verilmesine, akdi vekâlet ücreti isteğinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır.
Mahkemece verilen karar, usûl ve kanuna aykırı olduğu gibi eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Hamidiye mahallesi 591 ada 194 parsel sayılı kat irtifakı kurulu taşınmazdaki 4 nolu mesken cinsli bağımsız bölümün davacı adına tapuda kayıtlı iken ... ..., ... ..., ... ... ve ... ... el ve işbirliği içinde hareket ederek ... ... ... isimli hayali kişi adına sahte nüfus cüzdanı düzenleyip ..."ın, ... isimli kişiyi vekil atadığına dair 13.05.2004 tarihli sahte vekâletnameyi tanzim ettikleri, sahte nüfus cüzdanı ve vekâletnameye ..."ün fotoğraflarının yapıştırıldığı, ..."ün sahte vekâletnameyi kullanarak, davacının vekili ... sıfatıyla çekişmeli bağımsız bölümü ..."e 29.03.2006 tarihinde 12.000.-TL bedelle sattığı, onunda 20.06.2006 tarihinde 12.000.-TL bedelle ..."e satış yoluyla devrettiği, Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin .../... E. - .../... K. sayılı kararıyla ..., ..., ... ... ve ..."ın sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından hapis cezasıyla cezalandırıldıkları, davacının 27.09.2007 tarihinde ... aleyhine açtığı tapu iptali tescil davasının Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... E. - .../... K. sayılı kararıyla ..."in iyiniyetli üçüncü kişi olduğu, ..."in de tapu maliki olmadığından pasif taraf sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiği, temyiz edilmeksizin 05.04.2011 tarihinde kesinleştiği, bunun üzerine davacının 06.06.2011 tarihinde temyize konu davayı açtığı, ..."inde 8.10.2007 tarihli dilekçe ile ...ve ..."i taraf göstererek çekişmeli yeri 19.06.2006 tarihinde 62.000.-TL bedelle satın aldığını, aralarında buna ilişkin harici satış sözleşmesi yaptıklarını, ancak anılan kişiler hakkında sahtecilik suçundan Ağır Ceza mahkemesinde dava açıldığını, kendisi aleyhinede tapu iptali ve tescil davası açıldığını ileri sürerek satış bedeli ve satış masrafları toplamı olan 69.700.-TL"nin tahsili istemiyle tazminat davası açtığı, Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.03.2011 gün ve .../... E. - .../... K. sayılı kararıyla taşınmazın halen davacı üzerinde kayıtlı olduğu, zararın oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, Yargıtay 13. Hukuk Dairesince onanarak 26.03.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından, ayın hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
Anılan madde uyarınca Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluk niteliğinde olup, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (aynî) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir. Dayanaksız ya da hukukî duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmüştür.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Bu sorumluluğa ilişkin olarak kusursuz sorumluluk/tehlike sorumluluğuna ilişkin kurallar uygulanacak olup, Devlet tapu sicilinin tutulmasından ileri gelecek bütün zararlardan asli olarak sorumludur. Bu sorumluluktan söz edebilmek için, tapu sicilinin tutulmasında görevli memurun hukuka aykırı bir işleminin ve bununla zarara neden olan sonuç arasında illiyet bağının varlığı gerekmekle birlikte, eylemin kusura dayanıp dayanmamasının bir önemi bulunmamakta, kusur yalnızca Devletin görevli memura rücu etmesi yönünden önem taşımaktadır. Bu madde ile düzenlenen Devletin kusursuz sorumluluğu, bir tehlike sorumluluğu niteliğinde (HGK 05.10.1955 gün ve 1955/4-58 E. - 1955/64 K. sayılı; 29.06.1977 gün ve 1977/4-845 E. - 1977/655 K. sayılı; 24.09.2003 gün ve 2003/4-491 E. - 2003/487 K. sayılı; 19.04.2006 gün ve 2006/4-113 E. - 2006/205 K. sayılı; 09.05.2007 gün ve 2007/4-212 E. - 2007/261 K. sayılı kararları) olduğundan, tapu müdür ya da memurunun kusuru olsun olmasın, tapu sicilinin tutulmasında kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Tapu sicilinin tutulmasında kişi çıkarlarının korunması bakımından uyulması gereken kurallar tapu mevzuatı ile sınırlı olmayıp, bu mevzuat dışındaki hukuk kurallarına ve hukukun genel ilkelerine de uyulması gerekmektedir. Tapu müdür ya da memurlarının ihlal ettikleri hukuk kuralları ister genel olsun ister salt sicilin tutulmasıyla ilgili olsun her iki halde de ortaya çıkan sonuç tapu sicilinin hukuka aykırı tutulmuş olmasıdır
(Dr. Lale Sirmen, Tapu Sicilinin Tutulmasından Doğan Zararlardan Devletin Sorumluluğu, Ankara, 1976 Sh.63 vd). Bu nedenle sicilin hukuka uygun tutulması kavramı tapu mevzuatına uygunlukla sınırlı bir kavram olmayıp, hukukun genel ilkelerine uygunluk da gerekmektedir. Bunun dışına çıkan her hukuka aykırı davranıştan Devletin sorumluluğu asıldır.
Somut olaya gelince; davacı adına tapu sicilinde kayıtlı iken sahte nüfus cüzdanı ve sahte vekâletnameye dayalı olarak yapılan satış sonucu iradesi dışında mülkiyetinden çıkan 591 ada 194 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu mesken cinsli bağımsız bölüme ilişkin yapılan işlemler tapu sicili işlemlerine dahil olduğundan, TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu kuşkusuzdur.
Davacının uğradığı gerçek zararın belirlenmesinde, zararın oluştuğu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerekir. Davacının zararı, Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... E. - .../... K. sayılı kararının kesinleştiği 04.05.2011 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerekirken satış (20.06.2006) tarihinin esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Bu nedenle, mahkemece mesken niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihi olan 05.04.2011 tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren, emsal ile dava konusu taşınmazların eksik ve üstün yönlerini karşılaştırıldığı rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz bilirkişi raporuyla hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Bundan ayrı, mahkemece manevi tazminata hükmedilmiş ise de manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan, acılarını içinde gizleyenleri tazminat haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. 6098 sayılı TBK"nın 58/1. maddesinde “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Davacıya ait tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi, manevi tazminatın koşullarını düzenleyen 6098 sayılı TBK"nun 58. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 49.) maddesi uyarınca eşya zararı niteliğinde olması ve eşya zararının da kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak bir eylem olmaması nedeniyle manevi tazminat talebinin, koşulları oluşmadığından reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacı vekili; TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tüm zararlar istenebileceğinden asil ile vekil arasında yapılan avukatlık ücret sözleşmesinde belirlenen akdi vekâlet ücretininde, Hazineden tahsil edilmesi gerektiğini temyiz sebebi olarak ileri sürmüş ise de akdi vekalet ücreti, TMK"nın 1007. maddesinde düzenlenen neviden bir zarar değildir. Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... E. - .../... K. sayılı kararı nedeniyle davacı aleyhine takdir edilen yargılama gideri ve vekâlet ücreti TMK"nın 1007. maddesi kapsamında oluşan bir zarar niteliğinde olup akdi vekâlet ücreti isteğinin reddine ilişkin karar da isabetsizlik bulunmamaktadır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı...
vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 03/05/2016 günü oy birliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi