Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/3428
Karar No: 2016/5026

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/3428 Esas 2016/5026 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/3428 E.  ,  2016/5026 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Kemer ilçesi, ... köyü çalışma alanında ... ve paydaşları adına tapuda kayıtlı bulunan eski 409 parsel sayılı 3.350 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 2010 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında 204 ada 30 parsel numarasıyla 3.541,25 m2 yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
    Davacı ... Yönetimi, askı süresi içinde 204 ada 30 parsel sayılı taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu halde 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında davalı gerçek kişi adına tespit edildiğini belirterek anılan tespitin ve tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tescili istemiyle Kadastro Mahkemesinde dava açmıştır. Mahkemece; mülkiyete ilişkin iddialarda Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Orman Yönetiminin HMK"nın 20. maddesinde belirtilen iki haftalık süre içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi yönünde başvuruda bulunmaması üzerine Kadastro Mahkemesince ek kararla davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Bunun üzerine Orman Yönetimi 21.12.2012 tarihli dilekçeyle; 204 ada 30 parsel sayılı taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu halde 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında davalı gerçek kişiler adına tespit edildiğini belirterek tapu kaydının iptal edilip orman niteliği ile Hazine adına tescili, davalıların elatmalarının önlenmesi ve taşınmaz üzerindeki tüm yapıların yıkımı istemiyle temyize konu davayı açmıştır. Mahkemece; çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdit haritasının dışında kaldığı gerekçesiyle gerçek kişiler aleyhine açılan davanın esastan, Hazine aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kesinleşen orman tahdit haritasına dayalı tapu iptali ve tescil, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu Gedelme mevkiinde 1941 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik hükümleri uyarınca yapılıp ekip çalışmaları 23.06.1981, komisyon çalışmaları ise 07.05.1982 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması ve 30.03.1990 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması, 766 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 1984 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu vardır.


    -2-
    2016/3428 - 5026

    Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme dayanak yapılan bilirkişi kurul raporunda; çekişmeli taşınmazın bulunduğu Gedelme mevkiinde 4999 sayılı Kanun uyarınca düzeltme işlemi yapıldığı, ancak henüz ilân edilmediği, tahdit haritalarının grafik yöntemle yapıldığından doğru olmadıkları, davaya konu taşınmazın 1963 tarihli memleket haritasında ve 1958 yılı hava fotoğrafında açık alanda gözüktüğü, Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 21. maddesinde açıklanan yöntemle yaptıkları hat uygulamasına ve düzeltme haritasına göre çekişmeli taşınmazın tahdit dışında kaldığı, orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmiş, ekli aplikeli memleket haritasında kısmen yeşil renkli ibreli ağaç rumuzlu ormanlık alanda kısmen açık alanda, hava fotoğrafında açık alanda işaretlenmiştir. Ancak memleket haritası ile hava fotoğrafı arasındaki çelişki üzerinde durulmadığı gibi 1941 yılında yapılıp kesinleşen ilk orman kadastrosunun yapımında esas alınan en eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritaları getirtilip çekişmeli taşınmazın anılan resmi belgelerdeki konumu belirlenmemiştir. Diğer taraftan Dairenin iade kararı üzerine aynı bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen ek rapor ekindeki 1958 tarihli hava fotoğrafında taşınmaz farklı yerde ve kısmen koyu alanda işaretlenmiştir. Bu haliyle uzman bilirkişi kurul raporu yeterli olmayıp çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidinde ne gibi işleme tâbi tutulduğu yönünde duraksama olmuştur.
    O halde mahkemece öncelikle 1941 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro tutanaklarının düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanunla değişik 9. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işlemi ilân edilmiş ise anılan düzeltme işlemine ilişkin işe başlama, işi bitirme, çalışma ve sonuçları ilân tutanakları ile düzeltme haritasının orijinalinden çekilmiş renkli fotokopi örnekleri bulundukları yerlerden getirtildikten sonra; önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve orman rejimi dışına çıkarma haritası ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, 1224, 1223, 1252, 1253, 1254, 1255, 1256, 1257 ve 1236 orman tahdit sınır (OTS) noktaları görülecek biçimde, dava konusu taşınmazın ve komşu taşınmazların ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve orman rejimi dışına çıkarma (ilân edilmiş ise düzeltme) hattına göre konumları, orman kadastro haritasındaki sınır noktaları ile aplikasyon, orman rejimi dışına çıkarma ve ilân edilmiş ise düzeltme haritalarındaki sınır noktaları 1/5000 ve 1/10000 ölçekli kadastro paftası üzerinde ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek ve çekişmeli taşınmazın X ve Y değerlerini gösterir şekilde koordinatlı müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve orman rejimi dışına çıkarma harita ve tutanaklarının uyumsuz


    -3-
    2016/3428 - 5026


    olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 03/05/2016 günü oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi