3. Ceza Dairesi 2020/710 E. , 2020/2440 K.
"İçtihat Metni"
Kasten basit yaralama suçundan sanıklar ... ve ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2, 86/3-e, 29, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.240,00 Türk Lirası (... hakkında) ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2, 86/3-e, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 3.000,00 Türk Lirası (... hakkında) adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair Mut Asliye Ceza Mahkemesinin 10.09.2019 tarihli ve 2019/27 Esas, 2019/503 Karar sayılı kararlarına karşı Adalet Bakanlığının 31.12.2019 tarihli ve 2019/18164 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.01.2020 tarihli ve 2020/2060 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Her ne kadar Mut Asliye Ceza Mahkemesince, sanıkların daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olduklarından bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemiş ise de;
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 08.11.2018 tarihli ve 2018/4555 Esas, 2018/19259 Karar sayılı ilamda belirtildiği üzere, 5237 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesinin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle eklenen "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" şeklindeki düzenlemenin incelemeye konu suç tarihinin ve adli sicilde yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kaydın kesinleşmesinin 28.06.2014 ve sonrası olması halinde uygulanabileceği nazara alınarak yapılan değerlendirmede,
Somut olayda, sanıklar ... ve ..."ın adli sicil kayıtlarında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlarının yasal değişiklikten önce kesinleştikleri, dolayısıyla sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmeyeceği gibi Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarihli ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı kararında yer alan, “Kesinleşmiş hükümlerde, 647 sayılı Kanun"un 4 ve 6 veya 5271 sayılı Kanun"un 50 ya da 51. maddelerinin uygulanıp, uygulanmamasının …, eski yasa döneminde işlenip, adlî sicilden silinme koşulları oluşmuş olan mahkûmiyetler ile ertelenmiş ve vaki olmamış sayılmasına karar verilen mahkûmiyetlerin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yasal engel oluşturmayacağı” şeklindeki açıklama karşısında sanık ..."ın adlî sicil kaydında görülen Mut Asliye Ceza Mahkemesinin 20/04/2004 tarihli ve 2004/123 esas, 2004/490 sayılı kararı ile hükmolunan cezanın 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun"un 4. maddesi gereğince verilmiş adlî para cezası olduğu, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu"nun 12/1-c maddesi uyarınca da cezanın silinme koşullarının oluştuğunun anlaşılması karşısında, hükmün Esas No: 2020/710 açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasını kabul eden ve yargılama sürecindeki davranışları olumlu bulunarak, takdiri indirim uygulanan sanıklar hakkında, 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin uygulanması için gerekli objektif şartların mevcut olduğu gözetilmeden subjektif şartlar tartışılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Adalet Bakanlığının yazısına istinaden tebliğnamede ileri sürülen sebepler ile adli sicil belgelerindeki kayıtların haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmediği anlaşılan sanıklar hakkında; “sanıkların daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olması nedeni ile haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğinden” şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile 5271 sayılı CMK’nin 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.03.2012 tarihli ve 2011/842 Esas, 2012/100 Karar sayılı, 10.04.2012 tarihli 2011/479 Esas, 2012/145 Karar sayılı ve 08.05.2012 tarihli 2011/449 Esas ve 2012/186 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; sanıkların birbirlerine yönelik eylemleri neticesinde her ikisinin de basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandıkları, bununla ilgili sanıklar tarafından sarfedilen en azından hastaneye gidiş geliş masraflarının ödenmesi yönünde herhangi bir girişimde bulunmadığı, karşılıklı olarak şikayetlerin devam ettiği, sanıklar tarafından birbirlerinin zararlarının giderildiğine dair dosya kapsamında bilgi ve belge de bulunmadığından sanıkların 5271 sayılı CMK"nin 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından olduğu kabul edilen suçun işlenmesiyle mağdurun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi şartının yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Açıklanan bu nedenle, Mut Asliye Ceza Mahkemesinin 10.09.2019 tarihli ve 2019/27 Esas, 2019/503 Karar sayılı kararlarına yönelik, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamedeki yerinde görülmeyen kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.02.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.