Davacı, davalı işverenler nezdinde 9.10.2001 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, 09.10.2001 tarihinde davalıya ait işyerinde meydana gelen ve davacının sürekli işgöremezliğe uğramasına neden olan olayın iş kazası olduğunun tesbiti istemine ilişkindir. Hal böyle olunca, verilecek karar Sosyal Güvenlik Kurumu’nun da hak alanını doğrudan etkilediğinden Sosyal Sigortalar Kurumu’na davanın yöntemince yöneltilmesi gerektiği ortadadır. Oysa, yargılamanın Sosyal Güvenlik Kurumu’nun yokluğunda yürütüldüğü ve sonuçlandırıldığı açıktır. Öte yandan, 09.10.2001 tarihinde davalıya ait işyerinde gerçekleştiği ve davacının sürekli işgöremezliğine neden olduğu iddia edilen olayın davalıya ait işyerinde gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunduğundan, bilirkişilerin davalı işyerinde iddia edilen olayın gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda herhangibir araştırma ve incelemeye dayanmayan 17.07.2007 tarihli raporuna dayanarak davacının 09.10.2001 tarihinde davalı işyerinde kaza geçirdiği kabul edilerek, aynı zamanda kazanın iş kazası olduğunun tesbitine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Yapılacak iş, davayı yöntemince Sosyal Güvenlik Kurumu’na yöneltmek, davalı Sosyal Sigortalar Kurumu’nun ileri süreceği delilleri toplamak, olayla ilgili sözkonusu ceza ve tazminat dava dosyalarını getirtip,taraf delilleri ve tanıkları tesbit edilip toplanarak davacının davalıya ait işyerinde çalışıp çalışmadığı ve iddia edilen kaza olayının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda araştırma ve inceleme yapmak, dosyadaki tüm delilleri birlikte değerlendirmek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.