Davacı, murisinin davalı işveren nezdinde 1.6.1997 - 2.7.1998 ile 5.1.2000 - 2.12.2002 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı ile davalılardan kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı SGK vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davacının murisi F.Y.’nün davalı işveren E.Y.’ye ait market işyerinde 1.6.1997-2.7.1998 ve askerlik dönüşü 5.1.2000-2.12.2002 tarihleri arasındaki çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı murisinin davalıya ait işyerinde 23.10.2000-2.12.2002 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığının kabulüyle davalı Kuruma eksik bildirilen sürelerin tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının murisinin davalı işyerinden verilmiş 23.5.2000 tarihli imzalı işe giriş bildirgesi ile 2000 yılında 149 gün, 2001 yılında 235 gün, 2002 yılında da 208 gün çalışmasının, 3.12.2002 tarihinde işten çıkışının bildirildiği, işyerinin 1.9.1998 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, işverenin 01.05.1995 tarihinden beri gerçek usulde vergi mükellefi olduğu davacının eşinin 3.7.1998-3.1.2000 tarihleri arasında askerlik görevini yaptığı ve 3.12.2002 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.
Sosyal Güvenlik Hukuku"na ilişkin bu tür davalarda talep değerlendirilirken gerçeğin bulunması asıldır. Davacı Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespitini istemiştir. Bu yönü ile davanın yasal dayanağı belirgin olarak 506 sayılı Yasanın 79/8. maddesidir. Anılan maddede yönetmelikle tesbit edilen belgeler işveren tarafından verilmeyen sigortalıların çalıştıkları hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde dava açacakları hükmü öngörülmüştür. Madde de belirtildiği üzere yönetmelikle tesbit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi veya dönem bordrosu) verilmesi durumunda 5 yıllık hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği açık-seçiktir.
Öte yandan askerlik süresi içerisinde aynı işveren emrinde çalışmak koşuluyla hizmet akdi askıya alınmış sayılır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerine askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Mahkemece bu hukuksal olgunun gözetilmesi gerekmektedir.
Davacının murisi sigortalı eşinin 23.5.2000 tarihinde işe giriş bildirgesinin verilmesi ve 3.7.1998-3.1.2000 tarihleri arasındaki askerlik görevinin bitiminden sonra aynı işyerinde işe girmesi ve işe giriş bildirgesinin düzenlenmiş olması ayrıca tespiti istenen dönem içerisinde kısmi çalışmaların bildirilmiş olması ve bu yönüyle çalışmanın devamlılık göstermesi karşısında davacının 01.06.1997 - 02.07.1998 ve 05.01.2000 - 02.12.2002 tarihleri arasındaki talebinin hak düşürücü süreye uğramadığının kabulünü gerektirir. Davacı murisinin 1997 yılından itibaren askerlik yaptığı süre dışında, öldüğü 3.12.2002 tarihine kadar davalı işyerinde çalıştığı tanık beyanlarıyla ispatlanmıştır.
Mahkemece, tespite karar verilen süre dışında davacı murisinin 1.6.1997-2.7.1998 ve 05.01.2000 - 23.10.2000 tarihleri arasında da çalıştığının kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.