Davacı, Bağ-Kur"a yaptığı askerlik borçlanması talebinin geçerli sayılarak hizmet süresinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı Bağ-Kur’a yaptığı askerlik borçlanması talebinin geçerli sayılarak hizmet süresinin tespitini istemiştir.
Mahkemece, istemin reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç doğru görülmemiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 31.1.1984 tarihinde vergi kaydına istinaden 1479 sayılı Yasaya tabi Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, kısa süreli 506 sayılı Yasaya tabi çalışmasından dolayı 4.7.2001 tarihinde terkin edildiği, 5.7.2001-16.7.2001 tarihleri arasında 12 gün 506 sayılı Yasaya tabi zorunlu çalışmasının bulunduğu, 12.4.1990 tarihinden itibaren 30.1.2006 tarihine kadar prim ödediği 7.2.2006 tarihi itibariyle kurumca kabul edilen sigortalılık süresi 17 yıl 5 ay 3 gün esas alındığında 10.637,19 YTL fazla ödemesinin bulunduğu, 27.2.1984-14.8.2005 tarihleri arasında esnaf sicil kaydı, 1.2.1984-17.2.1999 tarihleri arasında oda kaydı ile 31.1.1984-2.4.1985, 17.2.1999-23.9.1999 ve 1.10.1999-19.3.2001 tarihleri arasında da vergi kaydının bulunduğu, davacının 23.12.2005 tarihinde Bağ-Kur"a yaptığı askerlik borçlanmasının davalı kurumca 5.7.2001 tarihinde başlayan 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu çalışmasından dolayı 4.7.2001 de sigortalılığı terkin edildiğinden geçersiz sayıldığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Gerçekten; 1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 4.5.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesinin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulu kaldırılmış sadece yasanın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulu getirilmiş, 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesi değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.
Somut olayda her ne kadar davacının vergi kaydı 19.3.2001 tarihinde sona ermiş ve sonrasında esnaf ve oda kayıtları birlikte devam etmemiş ise de; davacı uyuşmazlık konusu olan 4.7.2001 tarihinden sonraki döneme ilişkin primlerini 30.1.2006 tarihine kadar ödemiş Kurumda itirazsız olarak kabul ettiğinden davacının 1479 sayılı Yasa’ya göre zorunlu sigortalılık şartlarını taşımadığı dönemde zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi mümkün değilse de, isteğe bağlı sigortalı sayılması gerektiği açık-seçiktir.
Öte yandan Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp çakışan sigortalılık olarak adlandırılan böyle durumlarda zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde sorun önceden başlayıp devam eden zorunlu sigortalılığa zorunlu sigortalılıkla isteğe bağlı sigortalılığın çakışması halinde ise aslolan zorunlu sigortalılık olduğundan zorunlu sigortalılığa geçerlilik tanınarak çözümlenmektedir. Davacı 4.7.2001-30.1.2006 tarihleri arasında isteğe bağlı sigortalı olduğundan davacının 31.1.1984 tarihinde 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olarak tescil edildikten sonra davalı Kurumca davacının 5.7.2001 tarihinde başlayan 506 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalı çalışmasından dolayı, sigortalılığının 4.7.2001 tarihi itibariyle terkin edilmesi ve 506 sayılı Yasa’ya tabi çalışmasına geçerlilik tanınması doğrudur. Hal böyle olunca davacının 31.1.1984 - 4.7.2001 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu, 5.7.2001-16.7.2001 tarihleri arasında 12 gün 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu, 16.7.2001 tarihinden itibaren yaptığı prim ödemelerinin karşıladığı süre de de 1479 sayılı Yasa"ya tabi isteğe bağlı sigortalı olduğunun kabulü gerekir.
Davacı 31.1.1984 tarihinden itibaren devam eden Bağ-Kur sigortalılığına dayanarak 23.12.2005 tarihinde askerlik borçlanması için Bağ-Kur"a başvurmuştur. Uyuşmazlık davacının askerlik süresini borçlanıp borçlanamayacağı noktasında toplanmaktadır. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Yasa’nın Ek 9. maddesidir. 4956 sayılı Yasa’nın 36. maddesi ile değiştirilen bu maddeye göre 1479 sayılı Yasa’ya göre sigortalı olanlar, askerlikte geçen sürelerin tamamını borçlanabilirler. Öte yandan 4958 sayılı Yasa’nın 34.maddesiyle değiştirilen 506 sayılı Yasa’nın 60/F maddesine göre, diğer sosyal güvenlik kuruluşları mevzuatına göre sigortalı olanların Sosyal Sigortalar Kurumu"na askerlik borçlanması yapamayacakları açıkça belirtilmiştir. Askerlik borçlanması talebi ve prim ödeme tarihlerinde isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olan davacının Bağ-Kur’a borçlanması gerektiği açıktır. Kaldı ki askerlik borçlanmasında bulunabilmek için borçlanma talebinde bulunduğu tarihte fiilen sigortalı olmak da şart değildir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 03.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.