17. Ceza Dairesi 2015/13208 E. , 2016/4165 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanık ... ve hükümlü ..."un 05.06.2004 tarihinde gece 01.00 sıralarında müştekiye ait marketin kapısını kanırtarak içeri girip hırsızlık yaptıkları, iddianamede 765 sayılı TCK"nın 493/1. maddesi gereğince cezalandırılmalarının talep edildiği, alınan bilirkişi raporuna göre söz konusu kapı ve cam çerçevelerinin aliminyum doğramadan yapıldığı, bu nedenle zorlamak veya kanırtmak sureti ile kolayca açılabileceği, muhkem olmadığı, kapı üzerindeki kilit kısmında yerden 86 cm yükseklikte kanırtma izlerinin bulunduğunun belirtildiği, mahkeme tarafından sanıkların eyleminin 765 sayılı TCK"nın 493/2. maddesi kapsamında kaldığının kabul edildiği, 765 sayılı TCK"nın 493/2. maddesinde "Cürmü işlemek veya çalınmış eşyayı başka yere kaldırmak için taklit anahtar yahut sair aletler kullanarak veya sahibinin terk veya kaybettiği anahtarı elde ederek yahut haksız yere elinde bulundurduğu asıl anahtarla bir kilidi açarak işlenirse;" düzenlemesinin bulunduğu, sanıkların savunmalarında anahtar veya sair bir aletle içeri girdiklerine dair bir kabulün olmadığı, ayrıca kapının kanırtılarak açıldığına dair tespitin bulunduğu, bu nedenle eylemin 765 sayılı TCK"nın 492/1. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği,
Hükümlü olan ... açısından yapılan değerlendirmeye göre de; ... hakkında kurulan ilk hükmün Resmi Gazete"de ilan edildiği, Tebligat Kanun"un 29 ve izleyen maddeleri ile Tebligat Tüzüğünün 47/2. maddesi gereğince kararın bir örneğinin Mahkeme Divanhanesinde 1 (ay) süreyle asılması gerektiği, dosyada bununla ilgili belgenin bulunmaması sebebiyle Yargıtay 6. Ceza Dairesi"nin 12.04.2012 tarih ve 2009/3114 E. 2012/7355 K. sayılı ilamı ile belgenin varsa eklenmesi, yoksa hükümlü ... bakımında ilanen tebligata ilişkin gerekli işlemlerin yapılmasının istendiği ve iade kararı verildiği, mahkeme tarafından hükümlü ..."un bulunamaması sebebiyle 26.06.2006 tarih ve 2006/139 E. 2006/288 K. sayılı ilamın 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 29. maddesi ve Tebligat Tüzüğünün 47/2. maddesi gereğince Adliye Divanhanesinde 09.07.2012 tarihinde ilanen asıldığına ilişkin tutanak tutulduğu, ancak iade kararında 30.05.2005 günlü hüküm ile ilgili belgenin eklenmesinin veya gerekli işlemlerinin yapılmasının istendiği, dosyanın tekrar Yargıtay 6. Ceza Dairesi"ne gönderildiği, 18.04.2013 tarih 2012/20221 E. 2013/8329 sayılı ilam ile yeniden hükümlü ..."a yokluğunda verilen 30.05.2005 günlü ilk hükmün ilanı sebebiyle Mahkeme Divanhanesinde 1 ay süreyle asıldığına ilişkin belgenin eklenmesi veya gerekli işlemin yapılmasının istendiği, Yargıtay 6. Ceza Dairesi"nin iade kararları ve mahkemenin 09.07.2012 tarihinde tuttuğu tutanak dikkate alındığında 30.05.2005 günlü hükmün ilanı sonrası Mahkeme Divanhanesinde 1 ay süreyle karar örneğinin asıldığına dair tutanağın bulunmadığının anlaşıldığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 10.12.1982 tarih 1981/14-655 E. 1982/939 K. Sayılı ilamı ile "7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 28. ve Tüzüğün 46. maddesine göre; kendisine bu Kanun ve Tüzük hükümleri uyarınca tebligat yapılamayan ve soruşturmaya rağmen ikametgahı, meskeni veya işyeri bulunamayan kimsenin adresi meçhul sayılır ve bu gibi kişilere tebligat ilanen yapılır. Anılan Yasanın 29. ve Tüzüğün 47. maddesi ilanın şeklini açıklamıştır. Bu hükümlere göre ilan, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin ıttılaına en emin bir surette vasıl olacağı umulan bir gazetede yapılır. Ayrıca, varsa tebliği çıkaran merciin bulunduğu yerde intişar eden bir gazeteye de ilan verilir. Bundan başka, tebliğ olunacak evrak ve ilan sureti bir ay müddetle, tebliği çıkaran merciin herkesin kolayca görebileceği bir yerine de asılır. İnceleme konusu olan bu davada, yargılama sırasında adresi saptanamayan davalıya Resmi Gazete ile ilanen tebligat yapılmıştır. Ancak, özel daire bozma ilamında da belirtildiği gibi, dosyada, tebliğ olunan evrak ve ilan suretinin mahkeme divanhanesine asıldığını belirleyen belgeye rastlanamamıştır. Bu suretle, 7201 sayılı Yasa"nın 29. maddesinin 2. bendi hükmünün yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Oysa, yukarıda da değinildiği üzere, Kanun ve Tüzük hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. Kaldı ki, olayda ilanen tebligat Resmi Gazete ile yapılmıştır. Oysa, bu gazete her yerde serbest olarak satılan ve herkes tarafından okunan bir gazete değildir. Resmi dairelerle, belli ve çok sınırlı abonelere gönderilen bir gazetenin, ilan konusunu ilgilinin bilgisine ulaştıracak en emin bir gazete niteliği taşıdığı söylenemez. Bu nedenle, Resmi Gazete ile yapılan ilan tebligat için yeterli görülmemiştir. İlanın, davanın görüldüğü ... ilçesinde yayınlanan gazete varsa onunla, yoksa orada okunabilen bir gazete ile de yapılması gerekirdi." bozma kararı verildiği, Tebligat Tüzüğü"nün Bakanlar Kurulu"nun 2012/3474 tarihli kararı ile 16.07.2012 tarihinde yürürlükten kaldırıldığı, Tebligat Kanun"un Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25.01.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği, Yönetmeliğin 49. maddesinde ilanen tebligatın usulünün belirtildiği, 49. maddenin c fıkrasında "Tebliğ olunacak evrak ve ilan sureti bir ay süreyle tebliği çıkaran mercide herkesin kolayca görebileceği bir yere asılır" düzenlemesinin olduğu, somut olayda da hükümlü ... hakkında ilan suretinin Mahkeme Divanhanesi"nde asıldığına dair belgenin bulunmadığı anlaşıldığından ilanen tebligatın geçersiz olduğu, bu nedenle hükümlüye tebligat yapılamaması sebebiyle hükmün kesinleşmediği ve sanık sıfatına haiz olduğu kabul edildiği,
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; sanıkların eyleminin 765 sayılı TCK"nın 492/1. maddesi kapsamında kaldığı, suçun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Yasa"nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirtilen 7 yıl 6 aylık genel dava zamanaşımı süresinin, suç tarihi olan 05/06/2004 tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ... müdafiilerinin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanıklar hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK"nın 223/8 maddesi gereğince DÜŞMESİNE, 28.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.