9. Hukuk Dairesi 2021/2401 E. , 2021/6669 K.
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 28. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Bakırköy 32. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı şirkette tır şoförü olarak çalışmaya başladığını, iş akdinin bildirimsiz ve haksız şekilde feshedildiğini, fazla mesai ödenmediğini, genel tatil ve ulusal bayramlarda çalıştığını, hafta tatili ücreti ödenmediğini, kullanmadığı yıllık izinleri bulunduğunu iddia ederek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacının aynı taleplerine ilişkin ... Madencilik Ltd. Şti. aleyhine de dava açtığı, her iki dosyanın fiili ve hukuki irtibat nedeniyle 2016/608 esas sayılı dosyası ile birleştirilmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... yapı İnşaat Madencilik Taah. Tic. San. Ltd. Şti. vekili, davacının işvereninin ... Madencilik Ltd. Şti. olduğunu açılan davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, taleplerinin zamanaşımına uğradığını, son zamanlarda iş akdinin getirdiği sorumlulukları yerine getirmemesi nedeniyle tutanaklar sonrası iş akdini feshettiklerini, ... firmasının, davacının sebep verdiği kaza sebebiyle ölen kişinin yakınlarına karşı maddi manevi tazminat sorumluluğu ile karşı karşıya olduğunu, bu sebeple ödeyecekleri tazminat kadar takas mahsup talebinde bulunduklarını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... Ltd. Şti. vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını, şoför olarak çalışmakta iken sevk ve idaresindeki araç nedeniyle bir kişinin ölümüne neden olduğunu, bu olay nedeniyle ... firmasına karşı maddi-manevi tazminat talepli dava açıldığını, son zamanlarda iş akdinin getirdiği sorumlulukları yerine getirmemesi nedeniyle tutanaklar soması iş akdini feshettiklerini, ... firmasının davacının sebep verdiği kaza sebebiyle ölen kişinin yakınlarına karşı maddi manevi tazminat sorumluluğu ile karşı karşıya olduğunu, bu sebeple ödeyecekleri tazminat kadar takas mahsup talebinde bulunduklarını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti :
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf:
Karara karşı davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesi"nce, ücret, tanık beyanları ve yapılan emsal ücret araştırması göre davacının yaptığı iş yaklaşık kıdemi göz önüne alınarak yerleşik Yargıtay kararları gereğince asgari ücretle çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, 2.550,00 TL net ücretle çalıştığı, dinlenen davacı tanıklarının ortak beyanlarına göre davacının davalı işveren tarafından işten çıkartıldığı belirtildiğinden 6 yıla yakın kıdemi olan davacının kıdemini yakacak şekilde nedensiz olarak iş yerini terk etmesinin hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı gerekçesiyle davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, tanık anlatımları, işyeri ve işin niteliği dikkate alındığında davacının fazla çalışma yaptığı ulusal bayram ve genel tatil günlerinde ve hafta tatillerinde çalıştığı, davacının yıllık izin kullandığına ilişkin davacı tarafından imzalanmış belge bulunmadığı, davalı ... Yapı İnşaat Madencilik Taah. Tic. San. Ltd. Şti. cevap dilekçesinde davacının sebep olduğu trafik kazasından ötürü vefat eden işçinin mirasçıları tarafından kendisine maddi ve manevi tazminat davası açıldığını davanın devam ettiğini ve takas mahsup talebinde bulunduklarını, takas talep ettiği alacağı henüz doğmadığı için taraflar arasındaki edimlerin özdeş olmaması, ortada muaccel bir alacağın olup olmadığının belli olmaması ve savunmanın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle eldeki davada takas koşullarının oluşmadığından talebin reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Davacı vekili dava dilekçesinde haftanın yedi günü 08.00-20.00 saatleri arasında çalıştığını iddia ederek fazla mesai ücret talebinde bulunmuştur. Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda yapılan hesaplamada, davacının haftanın 5 günü 08.00-20.00 saatleri arasında, 1 günü 08.00-23.00 saatleri arasında çalıştığı, yasal ara dinlenme süreleri çıkartılarak haftanın 6 günü 30.50 saat fazla mesai yaptığı, fakat Yargıtay içtihatları gereği yasal haftalık 18 saat çalıştığı kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Her ne kadar davacının haftanın bir günü 23.00’e kadar çalıştığı kabul edilerek hüküm kurulması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 25. maddesine aykırılık oluştursa da kabul edilen fazla mesai süresi dikkate alındığında sonuca etkili görülmemiştir.
2-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
3-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece re"sen dikkate alınmalıdır. (Yargıtay 9.HD. 23.9.2008 gün 2007/27217 E, 2008/24515 K.).
Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı ücretinin net 2.550,00 TL olduğunu iddia etmiştir. Davalı ise kayıtlardaki görünen ücret olduğunu savunmuştur. Mahkemece, ... Sendikası’nin bildirdiği ücret ile tanık beyanları esas alınarak net 2.550,00 TL ücret aldığı kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Mahkemenin, davacının ücretini tespit ederken yeterli araştırma yapmadan ve davacı işçi sendikalı olmadığı halde sadece sendikanın bildirdiği ücrete göre değerlendirme yapması hatalı olmuştur. Yapılacak iş, davacının kıdemi, meslekte geçirdiği süre, meslek ünvanı bildirilerek, meslek odalarından ve Türkiye İstatistik Kurumu"ndan sorulmak suretiyle yeniden emsal ücret araştırması yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 23.03.2021 gününde oy birliği ile karar verildi.