1. Hukuk Dairesi 2014/9283 E. , 2015/9506 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : YUMURTALIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2013
NUMARASI : 2012/91-2013/274
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleşen davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl ve birleşen dava paydaşlar arasında ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacılar, kayden paydaşı oldukları 27 parsel sayılı taşınmazın tamamını uzun süreden beridir davalı paydaşın kullandığını, uyardıkları halde paylarını kullanmaya devam ettiğini ileri sürerek geriye doğru 5 yıllık olmak üzere 10.000.-TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, dava konusu taşınmazı satın aldığı kişiler ile davacılar ve onların mirasbırakanları arasında harici taksim olgusu bulunduğunu, bu doğrultuda eskiden beri dava konusu parseli satın aldığı kişinin, devraldıktan sonra da kendisinin kullandığını, davacılarında buna karşılık başka taşınmazları tasarruf ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuş, davacı Yumni . ile açtıkları birleşen davaları ile de; kayden paydaşı oldukları 16 ve 18 parsel sayılı taşınmazların tamamını davalıların kullandıklarını, paylarından yararlanamadıklarını ileri sürerek, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık olmak üzere şimdilik 4.000.-TL ecrimisilin kademeli faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, taraflar arasındaki fiili kullanım biçimi gereğince dava konusu taşınmazların tasarruf edildiği gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm yalnızca asıl davanın davacıları vekili tarafından asıl davaya hasren temyiz edilmiştir.
Davaya konu tarla nitelikli 27 nolu parsel ile birleşen davaya konu yine tarla nitelikli 16 ve 18 parsel sayılı taşınmazlarda tarafların dava dışı kişilerle birlikte paydaş oldukları kayden sabittir.
./..
Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Somut olaya gelince; tanık anlatımlarından, taraflar arasında 20 yıldan fazladır parsel bazında fiili kullanım biçiminin bulunduğu ve bu doğrultuda davaya konu 27 nolu parseli davalının, birleşen davaya konu taşınmazları da davacıların kullandıkları anlaşılmaktadır.
Ne var ki, evrak arasına alınan Yumurtalık Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/17 Esas, 2011/377 Karar sayılı dosya içeriğinden, davacılar ile dava dışı paydaşların davalı M.. Y.. aleyhine 27 nolu parselle ilgili 19.01.2010 tarihinde elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istekli dava açtıkları, her ne kadar anılan davanın takipsiz bırakılması sebebi ile 29.09.2011 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verilmiş ve karar kesinleşmiş ise de, elatmanın önlenmesi davası açılması ile taraflar arasındaki fiili taksim olgusunun bozulduğu açıktır.
Hâl böyle olunca, Yumurtalık Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/17 Esas, 2011/377 Karar sayılı dosyasından, dava dilekçesinin davalı M.. Y.."e tebliğ edildiği 27.01.2010 tarihinden, dava tarihine kadar hesaplanacak ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
../...
Asıl davada davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.