1. Hukuk Dairesi 2015/7182 E. , 2015/9505 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2014
NUMARASI : 2014/528-2014/671
Taraflar arasında görülen elatmanın önlennesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi isteği bakımından karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteğinin ise kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ile davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, elatmanın önlemesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı, Zeki Yıldız isimli kişiden 30.11.2004 tarihinde satın alarak 1130 ada 4 parseldeki 2 nolu dükkanda davalı Abdullah ile birlikte paydaş olduklarını Abdullah"ın 05.02.2007 tarihinde payını davalı Tülin"e sattığını ve taşınmazı Tülin"ın kızı olan davalı Meryem"in haksız yere işgal ederek kullandığını, pay ve paydaş çoğunluğu sağlanmadan davalılar arasında kurulan kira ilişkisinin geçerli olmadığını, satın aldığı kişinin açmış olduğu ortaklığın giderilmesi davası ile intifadan men olgusunun gerçekleştiğini ileri sürerek, davalı Meryem"in elatmasının önlenmesine, 01.01.2005 tarihinden dava tarihine kadar şimdilik 7.100.-TL ecrimisilin dönem sonlarından itibaren işleyecek reeskont ticari faizi ile birlikte davalılar Tülin ve Abdullah"tan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ortaklığın giderilmesi davası sonunda taşınmazın davalı Tülin"e ihale edildiğini ve elatma isteği yönünden davanın konusuz kaldığını bildirmiştir.
Davalılar vekili, dava konusu yeri 15.14.2008 tarihinden beri davalı Meryem"in, annesi olan davalı Tülin"in muvafakati ile kullandığını, kira gelirinin sözkonusu olmadığını, davalı Abdullah"ın ise taşınmazda herhangi bir tasarrufunun bulunmadığını, payını da bu nedenle sattığını, intifadan men olgusunun gerçekleşmediğini, davacının payını satın aldığı Zeki"nin açtığı ortaklığın giderilmesi davasından feragat ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; kat irtifakı kurulu 1130 ada 4 parseldeki davaya konu 2 nolu dükkanın 1/2 payının 30.11.2004 tarihinde satışa istinaden davacı adına, 1/2 payı ise davalı Abdullah adına kayıtlı iken, Abdullah"ın payını 05.02.2007 tarihinde davalı Tülin (Tülay) Gökay"a satış suretiyle devrettiği, evrak arasına alınan kayıtlardan da; anılan dükkanın bulunduğu adrese telefon bağlanması konusunda davalı Tülin"in 02.02.2007 tarihinde Türk Telekom Müdürlüğüne başvuru yaptığı, öte yandan dava konusu dükkanda davalı Meryem"in 07.11.2008 tarihinde kuyumculuk faaliyetine başladığı anlaşılmaktadır.
./..
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davalılar vekili tarafından temyizi üzerine, Dairece; ""... Somut olayda; kısa kararda "" ecrimisil talebinin kısmen kabulü ile (51.234,66TL) "" dendiği halde, gerekçeli kararda "" ecrimisil talebinin kısmen kabulü ile 51.234,66 TL"nin 31.12.2009 dava tarihinden itibaren davalı Tülin(Tülay) Gökay"dan tahsili ile davacıya ödenmesine "" demek suretiyle, kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru olmadığı gibi, kabule göre de; davalılar A.. Y.. ve M.. B.. hakkında açıkça bir hüküm kurulmamış olması ve kararın mefhumu muhalifinden bu davalılar hakkındaki davanın reddedildiği düşünülebilirse de bu kez lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesinin isabetsiz olduğu "" gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak elatmanın önlenmesi davasının konusu kalmadığından karar verilmesine yerolmadığına, dava konusu taşınmazı davalı Tülin"in tasarruf ettiği gerekçesi ile onun yönünden ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine karar verilmiş, karar davalılar vekili ile vekalet ücretine hasren davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; verilen ilk hükmü davacı vekilinin temyiz etmemiş olması sebebi, vekâlet ücreti bakımından davalı taraf yararına kazanılmış hak olgusunun gerçekleştiği belirlenmek suretiyle elatmanın önlenmesi talebi bakımından davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, dava konusu taşınmazın tamamının davalı Tülin"in tasarrufundan bulunduğu saptanmak suretiyle hüküm altına alınan tarihler arasında T.. G.."ın ecrimisilden sorumlu tutulmuş olmasında da kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin tüm temyiz itirazları ile davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Davalılar vekilinin öteki temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK"nin 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı) 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Öte yandan, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Bu nedenle, eğer arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
../...
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yukarıda belirtilen ilke ve usullere uygun olarak düzenlendiği söylenemez.
Şöyle ki, ecrimisil hesaplamasında, ilk dönem ecrimisil tutaranın belirlenip, sonraki dönemler için ecrimisil değerinin, ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere hesaplanması gerekirken, dava tarihindeki ecrimisil miktarının belirlenip geriye doğru hesaplama yapılmak suretiyle ecrimisilin belirlenmiş olması doğru değildir.
Hal böyle olunca, ecrimisil yönünden yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda bilirkişilerden rapor alınması, gerek görülmesi halinde uzman bilirkişilerle birlikte mahallinde yeniden keşif yapılması, daha sonra davalı taraf yararına kazanılmış hak olgusu da dikkate alınarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, hatalı bilirkişi raporu ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, haklarında ret kararı verilen davalılar Abdullah ve Meryem lehine, gerekçe gösterilmeden nispi yerine maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olması da doğru değildir.
Davalılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.