10. Hukuk Dairesi 2016/17579 E. , 2017/2945 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01.09.1986 olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanunun 79 ve 108. maddeleridir. 108. madde sigortalılık süresini düzenlemekte olup sigortalılık niteliği taşımayan bir kimsenin sigortalılık süresinden de söz edilemez. Olağan olarak sigortalılık niteliği, 506 sayılı Kanunun 2. maddesine göre hizmet akdinin kurulması ve 6. madde gereğince çalışmaya başlaması ile edinilir. Bu maddelerde açıkça belirtildiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Fiili çalışma saptanmadıkça, sadece hizmet akdine dayanılması halinde sigortalılık söz konusu olamaz. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.09.1999 gün 1999/21-510-527, 30.06.1999 gün 1999/21-549-555, 05.02.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 03.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 01.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Özetle bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davalar kamu düzeni ile ilgili olup, ispatı için özel bir usul öngörülmemiştir. Resmi belge veya yazılı delil esas ise de; somut bilgilere dayanması ve inandırıcı olmaları koşuluyla tanık beyanları ile de ispatı mümkündür.
Eldeki dosyada, mahkemece, verilen kabul kararı eksik araştırma ve inceleme nedeniyle isabetsizdir.Dosya kapsamında toplanan belgelerden, 01.09.1986 işe giriş tarihli işe giriş bildirgesinin 29.09.1986 tarihinde kuruma intikal ettiği, bildirgede iş veren olarak ‘‘.... Gıda Pazarı’’ olarak belirtildiği, vergi müdürlüğü’nden gelen müzekkere cevaplarında davacının işe giriş bildirgesinin verildiği adreste 01.01.1994 tarihinde bakkal faaliyetine başladığı, 20.09.1999 tarihinde ise faaliyetine son verdiği, dükkanı babası ...’den 01.03.1990 tarihinde kiraladığı, baba .......’in ise bakkal dükkanı olarak vergi mükellefiyetinin bulunmadığı, 10.02.1985 tarihinde ... Makina İşletmesi olarak faaliyete başladığı 01.01.1997 tarihinde ise bu faaliyetine son verdiği belirgindir. Dava dönemini kapsar, baba ....... adına kayıtlı işe giriş bildirgesinin verildiği ‘‘.... Gıda Pazarı’’ iş yerinin faaliyetine ilişkin kurum kaydı bilgilerinin dosyada mevcut olmadığı gibi davacının askerlik durumu da araştırılmamıştır. Mahkeme davacı tanıklarını dinlemiş ancak beyanları doğrultusunda tanık ...’nin talep edilen dönemde komşu olup olmadığı, tanık ...’in ise komşu işyerinde çalışıp çalışmadığı resen yöntemince araştırılmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş, davacının askerlik durumunun bağlı bulunduğu askerlik şubesinden, çalışıldığı iddia edilen iş yeri kayıtlarının usulünce bağlı bulunduğu kurum müdürlüklerinden araştırılmalı bu işyerinin dava dönemini kapsar şekilde varlığının tespit edilmesi halinde, davacı tanıklarının komşu, komşu işyerinde çalışan olup olmadıkları resen yapılacak araştırmaya ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.