10. Ceza Dairesi 2009/12366 E. , 2014/921 K.
"İçtihat Metni"Mahkeme : Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Hüküm : a) Sanıklar ...... ve ... hakkında: Mahkûmiyet
b) Sanıklar ...... ve ... hakkında: Beraat
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
A) Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesi:
Gerekçeli karar başlığına suç tarihlerinin "05.06.2007 ve 22.06.2007" yerine “2006 yılının ikinci yarısından 05.06.2007 tarihine kadar” olarak yazılması Mahkeme tarafından düzeltilmesi mümkün maddi hata kabul edilmiştir.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru olarak belirlendiği anlaşıldığından, sanık ... müdafileri ile sanıkların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, Başkan Vekili ..."nın sanık ... hakkında karşı oyu ve oyçokluğuyla, diğer sanıklar hakkında oybirliğiyle,
B) Sanıklar ... ... ve ... hakkında kurulan beraat hükümlerinin incelenmesi:
Sanıklar ..... ve ..."in idrarlarında esrar etken maddesi olan THC bulunduğu belirlenmiş ise de, sanıklar hakkında bu fiillerinden dolayı “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan açılmış bir dava olmadığı, bu konuda ayrıca davası açılmasının mümkün olduğu anlaşıldığından, tebliğnamedeki adı geçen sanıklarla ilgili bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yargılama sürecinin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı anlaşıldığından, Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, oybirliğiyle,
C) Sanık ... hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:
Hükümden sonra UYAP aracılığı ile MERNİS"ten çıkarılarak dosyaya konulan nüfus kaydında sanığın 12.12.2010 tarihinde öldüğü belirtildiğinden, sanığın ölüp ölmediği kesin olarak belirlenip sonucuna göre hüküm kurulmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin, CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, oybirliğiyle,
11.02.2014 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
(Sanık ... hakkında)
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 8. maddesine göre, "Her kişi özel ve aile yaşamına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Bu hakların kullanılmasına resmi bir makamın müdahalesi demokratik bir toplumda milli güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suçların önlenmesi, sağlığın veya ahlakın ve başkasının hak ve özgürlüklerinin korunması için zorunlu bulunduğu ölçüde ve kanunla düzenlenmesi koşuluyla olabilir."
Türkiye Cumhuriyet Anayasası"nın 22. maddesinde "Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde karar kendiliğinden kalkar." hükmü yer almaktadır.
Böylece diğer bireysel hakların yanında "haberleşme özgürlüğü ve haberleşmenin gizliliği" koruma altına alınmıştır.
Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 135. maddesinde bir suç nedeniyle yapılan soruşturma kapsamında haberleşmenin gizliliğine müdahale edilebilmesinin koşulları ve kuralları belirlenmiş, şüpheli veya sanığın telefonunun hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararıyla dinlenebileceği öngörülmüştür.
Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Tesadüfen elde edilen deliller" başlığını taşıyan 138. maddesinin ikinci fıkrasında ise, "Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında, yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ve ancak, 135 inci maddenin altıncı fıkrasında sayılan suçlardan birinin işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet Savcılığına derhal bildirilir" denilmiştir.
Gerekli koşullar bulunduğunda bir kişinin telefonunun dinlenmesi için hâkim veya Cumhuriyet savcısından alınan karar, sadece soruşturma kapsamında olup kararda belirtilen suçla sınırlı olmak üzere o kişinin haberleşmesinin gizliliğine müdahale yetkisi verir. Bu kişiyle telefonda konuşan diğer kimselerin haberleşmesinin gizliliğine müdahale için ayrıca hâkim veya Cumhuriyet savcısından karar alınması zorunludur. Böyle bir karar alınmadan yapılan dinlemeler o kişiler yönünden "hukuka aykırı delil" niteliğindedir.
Somut olayda, diğer sanıklardan Şemistan"nın telefonu hâkim kararıyla dinlemeye alınmış, ancak sanık ..."in adı geçenle yaptığı telefon konuşmaları hâkim veya Cumhuriyet savcısı kararı olmadan dinlenerek kayda alınmıştır. Sanığın Şemistan ile yaptığı telefon konuşmalarının dinlenmesi hukuka aykırı olup, delil olarak hükme esas alınamaz.
Bu konuşmaların "tesadüfen elde edilen delil" olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir, çünkü konuşmalar soruşturması yapılan suçla ilgilidir.
Sanığın, diğer sanıklarda ele geçirilen uyuşturucu maddelerle ilgisi olduğuna veya onların suçuna iştirak ettiğine ilişkin, hukuka aykırı olarak elde edilen telefon konuşmaları dışında delil yoktur. Evinin bahçesinde kurumaya bırakılmış şekilde ele geçirilen ve yaklaşık 51 gram esrar elde edilebilecek keneviri ise kullanma dışında bir amaç için bulundurduğu konusunda delil bulunmamaktadır.
Sanığın sabit olan fiili, kullanma sınırları içinde kalan ve 51 gramdan ibaret esrar elde edilebilecek keneviri bahçesinde bulundurmaktan ibarettir. Bu keneviri satacağına ya da başkasına vereceğine ilişkin delil olmadığından, sanık hakkında "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" yerine "uyuşturucu madde ticareti yapma" suçundan hüküm kurulması yasaya aykırıdır.
Açıkladığım nedenlere, sanık ... hakkındaki hükmün bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan, hükmün onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 11.02.2014