20. Hukuk Dairesi 2015/6829 E. , 2016/4954 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ...Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... köyü, 106 ada 1 parsel sayılı 2.603.185,39 m² yüzölçümlü taşınmaz orman vasfıyla Hazine adına tapuda tescillidir.
Davacı vekili, 30-40 yıldır zilyetliğinde olan yerin orman parseli içerisinde kaldığını iddia ederek, taşınmazın tapusunun iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, 10/05/2010 tarihli krokide işaretli 8812 m² yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile davacı adına tapuya tesciline ilişkin verilen karar, davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle Dairemizin 21.03.2012 gün ve 2011/16273 E. - 2012/4296 K. sayılı kararı ile orman kadastrosunun kesinleşmesinden sonra tapulu taşınmazlarda, tapu sahiplerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabilecekleri, davacının zilyetliğe dayanarak açtığı davanın reddine karar verilmesi gereğine değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak bu kez, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmekle, Dairemizin 25.03.2014 gün ve 2014/464 E. - 2014/3565 K. sayılı kararı ile eldeki dava, 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4. maddesi uyarınca yapılan kadastro sonucu orman olarak tescil edilen taşınmaza karşı on yıllık süre içerisinde açılmış olup, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde 6527 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin usûlî kazanılmış hakkın istisnalarından olup derdest davalarda da uygulanması gerektiğinden, orman kadastrosuna itiraz davalarının 10 yıl içinde zilyetliğe dayalı olarak açılabileceği nazara alınarak, tapu kaydı koşulu aranmaksızın işin esasının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilerek tekrar bozulmuş, Hazine ve Orman Yönetimi vekillerinin karar düzeltme taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyulmasının ardından, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile İ... köyü 106 ada 1 parsel sayılı orman parseli içerisinde orman vasfıyla tespit görmüş taşınmazın 10.05.2010 tarihli orman mühendisi ve kadastro bilirkişilerinin raporunda ve krokisinde, 30.12.2013 tarihli orman mühendisi ve kadastro bilirkişisinin raporunda ve krokisinde ayrıntılı olarak (A) ile gösterilen alanın 8812,18 m²"lik kısmının tapusunun iptali ile adanın son parsel numarası verilerek davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, diğer talep yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının iptali istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış ve 16/12/2008 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki; 12.04.2010 tarihli keşiften sonra düzenlenen bilirkişi heyeti raporunda, eğimin %5-10 arasında olduğu rapor edilmesine rağmen 25.02.2011 tarihli keşiften sonra alınan ziraat bilirkişisi raporunda ise eğimin % 40 - 50 arasında olduğu rapor edilmiş ve taşınmazın eğimi noktasında raporlar arasında çelişki bulunduğu görülmüştür. Mahkemece, dava dosyasının iki kez bozmadan geçmesine rağmen, yeniden keşif yapılmadan ve bilirkişi raporlarındaki çelişki giderilmeden, eksik inceleme ve çelişkili bilirkişi raporları ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu nedenlerle, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp yukarıda değinilen diğer belgeler, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde rapor alınmalı, taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, komşu parsellere tutanak düzenlenmişse; tespit tutanakları ve dayanakları, davalı iseler dava dosyaları getirtilmeli, taşınmaz orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılacak yerlerden ise öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorularak saptanmalı, keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dosya içine konulmalı, taşınmazın eğimi tereddüte yer bırakmayacak şekilde tespit edilmeli, bundan sonra elde edilecek tüm delillere göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Kabule göre de davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen, HMK"nın 326/2. maddesine aykırı olarak tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin paylaştırılmaması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar ... Yönetimi vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 21/04/2016 günü oy birliği ile karar verildi.