Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 10.4.2004-27.11.2004 tarihleri arasında çalıştığının tesbitiyle, işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının davalı işverene ait işyerinde 10.4.2004-27.11.2004 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tesbiti ile işçilik alacaklarının davalı işverenden tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, istemin reddine karar verilmiş ise de; varılan bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davalı, işveren tarafından davacıya ait işe giriş bildirgesinin ve davalı işyerinde ait dönem bordrolarının kuruma verilmediği bildirilmiş, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettiş raporunda davacı ile birlikte dört kişinin daha davalı işyerinde 10.6.2004-27.11.2004 tarihleri arasında bu döneme ilişkin işçilik kaydının bulunmadığının bildirildiği, işyerinin 15.1.2004 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı anlaşılmamaktadır.
Somut olayda uyuşmazlık, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10.maddesinde bu tür hizmet tesbiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunlara destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten ifadesi hükme dayanak alınan tanıklar davalı işverenin kayıtlı çalışanı olmadıkları gibi, S.S. adlı komşu işyeri tanığı dinlenmiş ise de; bu tanık beyanından davacının davalı işyerinde 5-6 ay çalıştığı belli olup, ancak hangi tarihler arasında çalıştığına dair bir bir beyanı olmadığı, mahkemece başkaca kayıtlı komşu işyeri araştırmasına gidilmeden davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
Yapılacak iş; işverence düzenlenmiş varsa imzalı ücret bordrolarını getirterek, ihtilaf konusu dönemde davacı ile birlikte çalışmış kayıtlı işyeri çalışanlarını belirlemek, bulunmadığı taktirde yine SGK ilgili İl Müdürlüğü, Emniyet Müdürlüğü marifetiyle tespit edilecek, işyerine o tarihte komşu olan, diğer işverenler ile bu işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının bu kayıtları celbedilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasa"nın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre işçilik alacaklarının reddine ilişkin hükme yönelik temyize itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.