4. Hukuk Dairesi 2012/156 E. , 2013/1050 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... vdl. aleyhine 07/12/2007 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 24/02/2010 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, istem reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, davalı ... tarafından 21.11.2007 tarihinde ... ""Kapanın baskısı okul değiştirtti"" başlıklı haber ve aynı tarihte Milliyet Gazetesinde fotoğrafı ile birlikte yayınlanan “..."da normal liseye geçen dört öğrencinin iddiası: Dini baskı yüzünden okulumuzu değiştirdik” başlıklı haberde kendisine ait olduğu belirtilen bir takım gerçek dışı açıklamalara yer verildiğini, hiçbir ilişiği olmadığı halde siyasi ve sansasyonel haberin kaynağı olarak gösterildiğini, gerçek dışı haberle kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek maddi ve manevi zararının giderilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalılar ise, ..."ın davacı ile bizzat görüşmek suretiyle, davacının beyanlarını aynen, hiçbir ilave yapmadan, kendi rızası ile çektiği resimlerini de koyarak dava konusu haberi yaptığını, yayın tarihinde ..."nın gündeminde bulunan dava konusu olayların yapılan yayında yer almasının haberin güncelliğinden kaynaklandığını, dava konusu haber incelendiğinde davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek bir durumun olmadığını beyanla istemin reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, davalılar tarafından yapılan haberin yayın tarihinde gerçekleşmiş olan güncel olan bir olaydan ibaret olduğu, yayın içeriğinde bu olayla ilgili kullanılan ifadelerin olayın gösterdiği özelliklere, gelişim biçimine ve anlatılmak istenen amaca uygun olduğu, bu durumda dava konusu yayının olay tarihinde beliren görünür duruma uygun biçimde verilmiş olduğundan hukuka uygun olduğu, davalıların eylemlerinin kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği belirtilerek istemin reddine karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi
olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Dava konusu edilen ... ""Kapanın baskısı okul değiştirtti"" başlığıyla yer alan haberde ""... vekili, ...."ın türbanlı olduğunu ve bu nedenle erkek öğretmenlere de ""benim dünya görüşüme aykırı"" diyerek nöbet tutturmadığını iddia eden ... ise kendilerine şikayete geldiğini belirtti. Terzi bu konuyu ... bildirdiklerini kaydetti."" açıklamalarına yer verildiği, ... ""Dini baskı yüzünden okulumuzu değiştirdik"" başlıklı haberde ise davacının fotoğrafının altında ""... dini baskı iddialarına sahne oldu ..., şikayet aldıklarını belirtti.""açıklamalarının yer aldığı anlaşılmaktadır.
Davacı, davalı ... ile yaptığı röportajda dava konusu edilen açıklamalara yer vermediğini, haber konusu okulda daha önce belleticilik görevi yürüten sendika üyelerine pansiyon nöbeti verilmediği hususunda açıklamada bulunduğunu beyan etmiş, ... "" ..."nin dini baskı olduğu yönünde şikayet dilekçesi vermediği "" yönündeki basın açıklaması ile de davacının beyanları doğrulanmış, bu haliyle davalılar tarafından davacının açıklamasına ilişkin bölümün gerçekliği davalılar tarafından kanıtlanamamıştır. Yayın bu yönü ile gerçek dışı haber niteliğinde olup davacının kişilik haklarına saldırı niteliğindedir.
Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28/01/2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum. 28/01/2013