21. Hukuk Dairesi 2007/23173 E. , 2008/16563 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Manisa 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 10/09/2007
NUMARASI : 2005/3092-2007/1479
Davacı, 18.06.2002 Bağ-Kur sigortalılığının sona erdiğinin ve 18.06.2002-31.03.2005 tarihleri arasında SSK. Sigortalılığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2-Davacı, 18.06.2002 tarihinde 1479 sayılı Yasa Bağ-Kur sigortalılığının sona erdiğinin, 18.06.2002-31.03.2005 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalılığının geçerli olduğunun tespitini istemiştir.
Mahkeme istemin kabulüne karar vermiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının 25.03.1984 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olarak tescilinin yapıldığı, 26.01.1981-25.11.1991 ve 02.10.1998-31.03.2005 tarihleri arasında vergi kaydının, 04.02.1999-11.04.2005 tarihleri arasında da meslek kuruluşu kaydının mevcut olduğu, Kurumun davacıyı aralıklı olarak 25.03.1984-30.08.1998 tarihleri arasında ve aralıksız 02.10.1998-11.04.2005 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul ettiği, ödemeler listesine göre 1986-1998 yılları arasında prim ödemesi bulunan davacının en son ödemesinin 31.07.1998 tarihi olarak göründüğü ancak davacıya ait hesap özeti getirtilmediğinden prim ödemelerinin ve borç miktarının ayrıntılı olarak belirlenemediği, Bağ-Kur sigortalılığının devamı sırasında davacının 18.06.2002 tarihinden itibaren başlayarak devam eden aralıkla 506 sayılı Yasa"ya tabi çalışmalarının bulunduğu, Mahkemenin ise; eksik araştırma ve yetersiz inceleme ile Bağ-Kur"a pirm ödemesinin bulunmadığı gerekçesi ile ne şekilde uygulanıldığı anlaşılamayan 1479 sayılı Yasa"nın Ek 19. maddesi uyarınca sonuca gittiği görülmüştür.
Sosyal Güvenlik Sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olup, her iki zorunlu sigortalılığın çakışması halinde bu sorun önceden başlayarak devam eden sigortalılığa değer verilerek çözüme kavuşturulmuştur.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2001/21-389-430, 2005/21-389-430 ve 2005/21-370-402 sayılı kararlarında da bu husus özellikle ifade edilmiştir.1479 sayılı Yasa"nın 24. ve 25. maddelerindeki koşulları taşıyan davacının bu sigortalılığı 18.06.2002 tarihinde başlayan 506 sayılı Yasa"ya tabi çalışmasından önce başlayarak devam etmesi nedeniyle 02.10.1998-11.04.2005 tarihleri arasında kesintisiz 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı sayılması gerektiği ortadadır. Ancak 01.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın Ek 19. maddesi " Bu Kanun ve 2926 Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalının, bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde, daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur.
Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin pirim alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı ve hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.Bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zamanaşımının kesilmesi ve işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Kanunun 103. maddesinin birinci fıkrasının (6), (8) ve (10) numaralı bentleri hariç diğer hükümleri ile aynı Kanunun 104. maddesi uygulanır", hükmünü getirmiştir. Aynı hüküm 30.04.2008 tarihinde yürürlüğe göre 5510 sayılı Yasa"nın Geçici 17. maddesinde yer almaktadır.
Davacının davadaki isteminden 18.06.2002 tarihinden sonraki dönem yönünden prim borcunu ödeme isteğinin bulunmadığı sonucu çıkmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2006/21-363-466 ve 2006/21-485-483 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere,uyuşmazlığa davacının talebi de gözetilerek 01.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın Ek. 19. maddesi ile 30.04.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa"nın Geçici 17. maddesinin uygulanabileceğinin kabulü gerekir.
Mahkemece, öncelikle davacının Bağ-Kur prim ödemelerini gösteren hesap özeti Kurumdan getirtilip incelenerek, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda uygulama yapılarak 02.10.1998-11.04.2005 tarihleri arasındaki dönemde beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığını tespit etmek var ise davacının 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığını talebini gözeterek 18.06.2002 tarihi itibariyle durdurmak bu tarihten sonraki süreyi sigortalılık süresinden saymayarak 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığa değer verilerek sonuca gidilmesi gerekirken, davacının 02.10.1998-11.04.2005 tarihleri arasındaki dönemde beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığı kesin olarak belirlenmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde,davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.