Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/643
Karar No: 2020/731
Karar Tarihi: 06.10.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/643 Esas 2020/731 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/643 E.  ,  2020/731 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “ipotek bedelinin uyarlanması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 24.01.2012 tarihli dava dilekçesinde; İzmir-Karabağlar-Bozyaka mahallesinde bulunan davaya konu taşınmazın Konak Belediye Başkanlığının mülkiyeti altında iken 2981 ve 3290 sayılı Kanun’lardan faydalanan davalıya satışına karar verildiğini, satış bedelinin on iki aylık taksitler hâlinde ödenmesi gerektiğinden ilk taksit bedeli düşüldükten sonra geriye kalan 129.160.000,00TL (eski TL) karşılığında 21.02.1997 tarihinde Konak Belediye Başkanlığı lehine taşınmazın tapu kaydına ipotek konulduğunu, dava konusu taşınmazın 5747 sayılı Kanun uyarınca yeni kurulan Karabağlar ilçesi sınırları içerisinde kalması nedeniyle Karabağlar Belediyesine devredildiğini, devirden sonra ipotekle ilgili işlemlerin de Karabağlar Belediyesi tarafından gerçekleştirildiğini, davalının 18.05.2011 tarihinde belediyeye başvurarak ipotek bedelini ödemek kaydıyla ipoteğin kaldırılmasını talep ettiğini, ancak Karabağlar Belediyesi Encümeninin 03.08.2011 tarihli ve 208/2011 sayılı kararı ile dava konusu parselin yeniden kıymet takdirinin yapılarak ödenen birinci taksitin düşülmesi suretiyle kalan bedelin defaten tahsil edilmesi yönünde karar verildiğini, taşınmazın değerinin kıymet takdir komisyonu tarafından yeniden hesaplanarak 21.300,00TL olarak belirlendiğini, bu bedelden on iki eşit taksitin ilk taksitine karşılık gelen ve davalı tarafından ödendiği kabul edilen 1.175,00TL"lik kısmının düşülmesi ile 19.525,00TL"nin davalı tarafından ödenmesi koşuluyla ipoteğin kaldırılabileceğine karar verildiğini, davalının ise yapılan tebligata rağmen bu bedeli ödemeye yanaşmadığını ileri sürerek taşınmaz üzerindeki ipotek bedelinin 19.525,00TL"ye uyarlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı cevap dilekçesi sunmamış; 24.05.2012 tarihli duruşmadaki beyanında, maddi güçsüzlüğü nedeniyle davacı tarafından belirlenen ipotek bedelini ödeyemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
    Mahkeme Kararı:
    6. İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.12.2012 tarihli ve 2012/45 E., 2012/531 K. sayılı kararı ile; dava konusu ipoteğin imar uygulaması ve benzeri nedenlerle tesis edilmiş bir ipotek olmaması nedeniyle dava tarihine göre uyarlanmasının talep edilemeyeceği, bu doğrultuda davacı tarafın ancak 129.160.000,00TL’nin (eski TL), karşılığı olan 129,16TL"yi talep edebileceği, faizini de talep edemeyeceği gerekçesiyle depo edilen miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa ödenmesine ve taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Yerel Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 13. (Kapatılan) Hukuk Dairesinin 26.12.2013 tarihli ve 2013/29133 E., 2013/32949 K. sayılı kararı ile; “…1-Dava ipotek bedelinin uyarlanması istemine ilişkindir. Mahkemece davacının ancak tesis edilen ipotek değerinin yeni Türk Lirası karşılığının istenebileceği, 129,16 TL lik bu meblağın da davalı tarafça mahkeme veznesine depo edildiği gerekçe gösterilerek davanın kısmen kabulü ile bu bedelin davacıya iadesi mukabilinde ipoteğin kaldırılmasına hükmedilmiştir. 6100 sayılı Yasanın 26. maddesi gereğince hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Davacının ipoteğin kaldırılması yönünde herhangi bir talebi bulunmamasına rağmen mahkemenin talebi aşarak HUMK 74. maddesine aykırı şekilde hüküm tesisi etmiş olması usul ve yasaya açıkça aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir.
    2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.11.2014 tarihli ve 2014/423 E., 2014/517 K. sayılı kararı ile; bu dava ile benzer nitelikteki, özellikle imar uygulaması sonucunda oluşan kanuni ipotek bedelinin arttırılmasına ilişkin davalarda, ipotek bedeli güncellendikten sonra talep olsun veya olmasın ipotek bedelinin hak sahibine ödenmesine, mevcut ipoteğin ise kaldırılmasına karar verildiği, aksi durumda tarafların, özellikle aleyhine ipotek tesis edilen taşınmaz malikinin ayrı bir dava açarak ipoteğin kaldırılmasını talep etmesi ve mahkemece yargılama yapılarak bu yönde bir karar verilmesinin gerektiği, bu durumun ise usul ekonomisine aykırı olduğu, verilen kararın talep aşımı olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ipotek bedelinin uyarlanması istemli eldeki davada ipoteğin kaldırılması talebi bulunmamasına rağmen verilen kararla birlikte ipoteğin kaldırılmasına hükmedilmesinin talep aşımı niteliğinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuyla ilgili kavram ve yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
    13. Bilindiği üzere, medeni usul hukuku alanında yıllar boyunca süren uygulamalar neticesinde doğru ve adil bir yargılama için bazı temel ilkeler kabul edilmiştir. Bir davanın gerek tarafları gerekse mahkeme için bağlayıcı olan ve yargılamaya yön veren bu ilkeler, mahkemelerde sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesini sağlayan en temel unsurlardır. Bu kuralların yargılamanın her kesitinde gözetilmesi, hatta usul hükümleri yorumlanırken bu ilkelere aykırı ve onlarla çelişkili olacak şekilde yorum yapılmaması gerekir.
    14. Medeni yargılama hukukuna hâkim olan ilkelerin bir bölümü 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) açık olarak düzenlenmiş ve 24. maddesinde "tasarruf ilkesi"ne, 26. maddesinde ise "taleple bağlılık ilkesi"ne yer verilmiştir.
    15. Özel hukuk, taraflara kendi hakları üzerinde tasarruf yetkisi ve imkânı vermiştir. Özel hukuktan kaynaklanan tasarruf yetkisi, uyuşmazlıktan önce başlayıp uyuşmazlığın yargı organına intikal ettiği ve onun önünde görüldüğü anda da devam eder. Hak sahibi, uyuşmazlık konusu hakkını dava edip etmemekte, dava ettikten sonra davalı ile yargılama içinde ya da dışında uzlaşmakta, arabulucuya gitmekte, sulh olmakta veya açtığı davadan feragat etmekte serbesttir. Taraflar uyuşmazlığı başlatmak, uyuşmazlık konusunu belirlemek ve uyuşmazlığı sürdürmek veya sona erdirmek hakkına sahiptirler (Pekcanıtez, H. Atalay O. Özekes M.: Medeni Usul Hukuku, İstanbul, Mart 2017, C. I, s. 783). HMK"nın 24. maddesinde düzenlenen "tasarruf ilkesi" kapsamında; dava açma konusundaki insiyatif davacıya ait olduğu gibi taraflar dava üzerinde tümüyle tasarruf edebilme, dava konusunu (müddeabihi) belirleme, dilekçeler vermek suretiyle davaya etki etme ve mahkemenin karar vermesine gerek kalmadan davayı sona erdiren işlemleri yapabilme yetkisine sahiplerdir. Tasarruf ilkesi nedeniyle hiç kimse, kanunda açıkça belirtilmedikçe, kendi lehine olan bir davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz (HMK m. 24/2).
    16. Tasarruf ilkesi gereğince davacının, davasını açarken talep ettiği hukuki korumanın ne olduğunu açıkça ifade etmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, 6100 sayılı HMK"nın "Dava dilekçesinin içeriği" ile ilgili düzenleme içeren 119/1. maddesinin (d) bendinde; "Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri", (ğ) bendinde ise "Açık bir şekilde talep sonucu" dava dilekçesinde yer alması gereken unsurlar arasında sayılmıştır. Dava dilekçesinde talep sonucunun bulunmaması durumunda, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir, bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır (HMK m. 119/2).
    17. Tasarruf ilkesinin bir görünümü olan taleple bağlılık ilkesi ise hâkimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği anlamına gelmektedir. Bu ilke 6100 sayılı HMK"nın 26. maddesinde;
    "(1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.
    (2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır." şeklinde düzenlenmiştir.
    18. Taleple bağlılık ilkesi uyarınca, dava konusunu (müddeabihi) davacı belirler. Mahkeme ancak davacı tarafından belirlenen konuda karar verebilir. Davacının talep etmediği bir şey hakkında karar verilemez. Mahkemece talepten daha azına karar verilebilir ise de, dava sonucunda kurulacak hükmün sınırını, tarafların karara bağlanmasını istediği talep sonucu belirler. Bu nedenle talep sonucu yeterince açık değilse hâkimin davayı aydınlatma ödevi (HMK m. 31) kapsamında açık olmayan talep sonucunu açıklatması gerekir.
    19. Açıklanan tüm bu yasal düzenleme ve ilkeler kapsamında somut olay değerlendirildiğinde, davacı taraf dava dilekçesinde 129.160,000ETL (129,16TL) ipotek bedelinin 19.525,00TL olarak uyarlanmasını istemiştir. Bu nedenle Yerel Mahkemece 6100 sayılı HMK"nın 26. maddesi gözetilerek eldeki talep hakkında bir karar verilmesi gerekirken depo kararı verilmesiyle birlikte depo edilen miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa ödenmesine, bu şekilde taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
    20. O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken direnme kararı verilmesi hatalıdır.
    21. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire kararında belirtilen nedenlerle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesinin atfı dikkate alınarak 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Aynı Kanun’un 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 06.10.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi