15. Ceza Dairesi 2017/2900 E. , 2018/1305 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat
Dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından sanığın beraatine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Katılan ..."ın Pastel Gıda adlı şirketin yetkilisi olduğu, 2010 yılı Aralık ayında ... Danışmanlık adlı şirkette danışman olarak görev yapan sanık ile görüşerek firması için "ege lokmacılık" adıyla patent almak istediğini söylemesi üzerine aralarında 15/12/2010 tarihinde sözleşme yaptıkları, katılanın ilk etapta 745 TL para ödediğini, daha sonra sanık tarafından kendisine markanın tescil olduğunu söyleyerek 480,00 TL daha aldığı ancak yapmış olduğu araştırmada sanık tarafından kendisine gönderilen belgede başvurunun 25/12/2010 tarihi olmasına karşın katılanın bilgisi dışında imzasını taklit ederek 31/10/2011 tarihinde başvurunun yapıldığını bu talebinde red olduğu sanığın bu şekilde dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediği iddia olunan olayda;
1-Sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan verilen hükme ilişkin yapılan temyiz itirazının incelenmesinde,
Katılanın beyanı sanığın savunması ile sanık tarafından 31/10/2011 tarihinde katılan adına imza atarak veya üçüncü bir kişiye attırarak marka başvurusunda bulunduğu anlaşılmış ise de, katılanın başlangıçta kendisi adına marka başvurusunda bulunulmasına ilişkin rızasının bu işlem içinde geçerli olması nedeniyle mahkemece sanık hakkında üzerine atılı özel belgede sahtecilik suçunu işlediğine dair cezalandırılmalarına yetecek delil elde edilemediği gerekçesine dayanan beraat hükmünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanık tarafından işlediğinin sabit olmaması gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin atılı suçun sübut bulduğuna yönelik temyiz itirazının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
2-Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan verilen hükme ilişkin yapılan temyiz itirazının incelenmesinde,
Sanığın, katılan ile irtibata geçerek katılanın iş alanı olan lokma tatlısı ticareti ile ilgili olarak marka başvurusunda bulunabileceklerini söylediği, katılanın da sanık ...’nin çalıştığı ... Danışmanlık isimli işyerine giderek kendisi adına marka tescil işlemlerinin yürütülmesini talep ettiği, bu hususta katılan ile sanık arasında 15/12/2010 tarihinde marka işlemleri sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşme içeriğine göre katılanın öncelikle marka başvurusuna ilişkin olarak 745 TL ödemesi gerektiği, marka tescili sırasında da 478 TL ödemesi gerektiği, sözleşme yapıldığı sırada sanığın 550 TL peşin para verdiği, sonrasında 07.01.2011 tarihinde 195 TL para ödediği, marka tescil harcı için de 10/09/2011 tarihinde 480 TL para ödediği, başka firmanın yaptığı marka başvurusuna itiraz ücreti olmak üzere de katılandan 31/10/2011 tarihinde de 350 TL para alındığı, katılandan bu paralar alınmasına rağmen gerçekte katılan adına marka başvurusunda bulunulmadığı, sanığın 27/10/2011 tarihinde katılanı marka başvurusunda bulunduklarına inandırmak için internetten e-mail yolu ile bir başvuru örneği gönderdiği, bu başvuru örneğinde katılan adına 25/12/2010 tarihinde marka başvurusunda bulunulduğunun belirtildiği, ancak katılanın yaptığı araştırmada bu başvuru örneğinin de içerik itibariyle gerçek olmadığını tespit ettiği, sanığın 31/10/2011 tarihinde katılanın imzasını atarak veya üçüncü bir kişiye attırarak katılan adına marka başvurusunda bulunduğu, ancak bu marka başvurusunun da katılandan önce 05/11/2011 tarihinde benzer bir marka başvurusu bulunması nedeniyle reddedilmesi karşısında tüm dosya kapsamından, sanık tarafından marka başvurusuna ilişkin olarak değişik tarihlerde katılandan para alınmasına rağmen başvuru işleminin süresi içerisinde gerçekleştirilmediği ayrıca sanık ile katılan arasında bir hizmet ilişkisinin bulunması nedeniyle sanığa atılı eylemin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu ve bu suçtan mahkum edilmesi gerekirken sanığın dolandırıcılık suçundan yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 26/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.