10. Hukuk Dairesi 2017/1118 E. , 2017/2809 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma üzerine ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı ..."nun tüm, diğer davalı ..."ın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
5510 sayılı Yasanın 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 9.,10.,26’ıncı maddeleridir.
Zararlandırıcı sigorta olayına neden olan 3’ücüncü şahıslar yönünden; üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki söz konusu olmayıp 506 sayılı Kanunun 26/2 maddesiyle Borçlar Kanununa yollamada bulunulduğundan, Borçlar Kanunun 60’ıncı maddesinde öngörülen bir ve on yıllık haksız fiil zamanaşımı süresinin uygulaması gerekir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesine göre, motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin davalarda zamanaşımı ise, zararı ve faili öğrenme tarihinden itibaren 2 yıl ve her halükârda olay tarihinden itibaren 10 yıl olarak belirlenmiştir. Resmi kuruluşlarda ise, öğrenme tarihinin, dava açmağa yetkili makamın ıttıla tarihi olarak alınması gerekecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 12.07.2006 t., 2006/4-518 E., 2006/526 K.)
Anlaşılacağı üzere maddedeki zamanaşımı süresi, zararın ve eylemi gerçekleştirenin (failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlamakta olup, Kurumca zararın öğrenilme tarihinin, gelirin onay, giderlerin sarf ve ödeme günü olduğu açıktır. Tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihine ilişkin olarak ise, Kurumun yetkili organının faili öğrendiği tarih esas alınmalıdır. Bu kapsamda; ceza mahkemesince yargılanıp hakkında cezalandırma kararı verilen üçüncü kişi yönünden, Kurumun, ceza kararının kesinleştiği tarihte faili öğrendiği kabul edilmeli, cezalandırma kararının söz konusu olmadığı durumlarda ise yöntemince yapılacak araştırma sonunda tazminat yükümlüsünün kim olduğunun öğrenilme tarihi açıklıkla saptanmalıdır. Önemle belirtilmelidir ki, zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak, her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlayacağı dikkate alınmalıdır.
Dava konusu somut olayda, davalı ... vekilinin, davada isteme konu edilen miktara karşı süresinde zamanaşımı definde bulunması karşısında, yukarıdaki düzenleme ve açıklamalar ışığı altında araştırma ve irdeleme yapılarak zamanaşımı def"i konusunda olumlu veya olumsuz karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ... vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ..."a iadesine, 03.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.