10. Hukuk Dairesi 2017/932 E. , 2017/2772 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmelerinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re"sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir.
İnceleme konusu davada; davacı davalı işveren nezdinde 30.04.2001-25.01.2005 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespitini istemiş, mahkemece davacının davasını ispatlayamadığından bahisle davanın reddine karar verildiği, davacı tarafın kararı temyiz etmesi üzerine Dairemizin 2015/17096 Esas, 2015/19715 Karar sayılı, 17.11.2015 tarihli ilamı ile "davalı muhasebe işyerinin kapasitesi, mükelleflerine göre sigortalı çalıştırabileceği işçi sayısı, davacı adına talep konusu döneme ilişkin başka işyerlerinden yapılan bildirimlerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı, davacının bu işyerlerinde çalışıp çalışmadığı yöntemince araştırılarak çalışmanını varlığı ve süresi tespit edilmelidir" gerekçesiyle bozulduğu, bozmadan sonra yapılan yargılamada davalı işyerinin kapasitesinin belirlenmesi yönünden mali müşavir-muhasebeci bilirkişiden ropor alındığı, raporda 2003/Ağustos ayından itibaren kısmi süreli de olsa (ayda 10 gün gibi)bir elemana ihtiyaç bulunduğunun belirtildiği, davacının 2013/Ağustos ayından itibaren ayda 10 gün çalıştığı kabul edilse dahi başka işyerlerinden yapılan bildirimlerin bu süreyi aştığı, davacının hizmet cetvelinde tespitini talep ettiği tarihler arasında muhtelif dönemlerde dava dışı başka işyerlerinden bildirimlerinin olduğu, 18.10.2016 tarihli celsede de bu bildirimlerin kendisinin bilgisi ve muvafakati ile yapıldığını, kalan kısımların ise hiç bildirilmediğini, bildirilmeyen kısmın tespitini istediği şeklinde davacının imzalı beyanının bulunduğu, diğer işyerlerinden yapılan bildirimlerin iptali yönünde de bir talebin olmadığı ve kimsenin kendi muvaazasından yararlanarak hak elde edemeyeceği belirtilerek davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olay, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre mahkeme kararı eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. Başka işyerlerinden bildirilen süreler hak düşürücü süreyi kestiğinden ve davacı tarafından bildirilen sürelerin iptali istenmediğinden davalı işyeri nezdinde yapılan çalışmanın kesintili geçtiği kabul edilerek dava tarihi itibariyle hak düşürücü süreye ilişkin değerlendirme yapılmalı, hak düşürücü süreye uğramayan çalışmalar yönünden çalışma olgusu araştırılmalı ve sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 03.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.