Hukuk Genel Kurulu 2017/3078 E. , 2020/725 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “maddi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 12.10.2009 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkiline ait olan ve davalı şirkete kasko sigortası ile sigortalanan aracın, motor kısmından başlayan yangın sonucu hasarlandığını, araçtaki hasarın mahkeme aracılığı ile tespit edildiğini, başvuruya rağmen davalı şirket tarafından hasar bedelinin ödenmediğini ileri sürerek 19.000,00TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının hiç prim ödemesi yapmaması nedeniyle poliçenin başlangıcından iptal edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.05.2011 tarihli ve 2009/472 E., 2011/196 K. sayılı kararı ile; davacının sigorta poliçesini yaptırdığı şirket ile davalı ... arasında yapılmış yasal anlamda geçerli herhangi bir acentelik sözleşmesinin olmadığı, bu itibarla davacı aracındaki hasardan davalı ... şirketinin sorumlu olduğundan söz edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
7. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuş; Yargıtay 17. Hukuk Dairesince 26.03.2012 tarihli ve 2011/10190 E., 2012/3632 K. sayılı kararı ile; öncelikle poliçe primlerinin davalı ... şirketine veya acenteye ödenip ödenmediğinin tespiti ve sonucuna göre bir karar verilmesinin gerektiği gerekçesi ile yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
8. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.12.2013 tarihli ve 2012/441 E., 2013/882 K. sayılı kararı ile; uyulan bozma kararı sonucu yapılan yargılama sonunda; davacı sigortalının 06.07.2009 tarihinde ilk peşinat olarak 407,85TL Sayek- Mehmet Bayındır"a ödediğinin belli olduğu, davacının sözleşmenin kurulmasından bu yana yargılama boyunca iyiniyetini koruduğu, davadan önce tespit raporu kendisine tebliğ edilmesine rağmen davalı rapora itiraz etmediğinden tek taraflı bir delil olarak değerlendirilemeyeceği, usul ekonomisi ilkesinin bir gereği olarak yeniden bilirkişi incelemesine gidilmediği gerekçesiyle davanın kabulüyle davacı sigortalı aracındaki 19.000,00TL hasar bedelinin hüküm tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 17. Hukuk Dairesince 28.04.2014 tarihli ve 2014/4078 E., 2014/6488 K. sayılı kararı ile; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş ve “…Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
HUMK"nun 275. ve devamı (HMK"nın 266. ve devamı) maddeleri gereğince, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerektiği hükmüne yer verilmiştir. Trafik kazalarında araçta meydana gelen hasar bedelinin hesaplanması teknik bilgi ve uzmanlığı gerektiren konulardandır.
Somut olayda, mahkemece hasar yönünden hiçbir inceleme yaptırılmadan davacı tarafından davadan önce yaptırılan tek taraflı delil tespiti dosyasındaki bilirkişi raporuna bağlı kalınarak hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece, aracın tamirinin ekonomik olup olmadığı, ekonomik ise tamir bedelinin, ekonomik değilse aracın kaza tarihi itibariyle 2. el piyasa rayiç değerinden sovtaj bedelinin mahsubu ile gerçek zarar miktarının hesaplanması için hasar uzmanı bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Direnme Kararı:
11. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.10.2015 tarihli ve 2015/323 E., 2015/562 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece, davacı tarafından davadan önce yaptırılan tek taraflı delil tespiti dosyasındaki bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmasının eldeki davada yeterli olup olmadığı, gerçek zarar miktarının saptanması için bilirkişi incelemesi yapılması gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; yerel mahkemece direnme kararından önce verilen 05.12.2013 tarihli kararda ve direnme kararında “…Açılan davanın KABULÜ ile, davacı sigortalı aracındaki 19.000TL hasar bedelinin davalıdan hüküm tarihinden itibaren yasal faiziyle alınarak davacıya verilmesine…” karar verildiği, direnmeden önceki kararın yalnızca davalı vekilince temyiz edildiği, direnme kararının ise sadece davacı vekilince dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekçesiyle temyiz edildiği dikkate alındığında, davacı vekilinin direnme kararını temyizinde hukuki yararının bulunup bulunmadığı, hukuki yararının bulunduğu kabul edilir ise temyiz itirazının içeriğine göre direnme konusunun temyiz edilip edilmediği, burada varılacak sonuca göre incelemenin Özel Dairece mi yoksa Hukuk Genel Kurulunca mı yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
15. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
16. Bilindiği üzere hukuki yarar dava şartı olduğu kadar, temyiz istemi için de aranan bir şarttır. Direnmeden önceki kararın yalnızca davalı vekilince temyiz edildiği, direnme kararının ise sadece davacı vekilince dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekçesiyle temyiz edildiği dikkate alındığında, davacı vekilinin direnme kararına yönelik olarak temyiz isteminde bulunulmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.
17. O hâlde, ön sorun bulunduğunun kabulüyle davacı vekilinin faizin başlangıç tarihine ilişkin temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-I. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 06.10.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.