Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/22147
Karar No: 2015/9309
Karar Tarihi: 23.06.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/22147 Esas 2015/9309 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2013/22147 E.  ,  2015/9309 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KUMLUCA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 28/03/2013
    NUMARASI : 2007/331-2013/183

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 23.06.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat K. Y ile temyiz edilen Dvllr. E.. K.. vd. Vekili Avukat İ.B geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen Dvllr. D.. A.. vd. vk. Avukat gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:


    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakanı babası Musa’nın maliki olduğu 250, 387 ve 394 parsel sayılı taşınmazları davalılara satış suretiyle temlik ettiğini, temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, bu taşınmazların daha sonra ifraz ve taksime tabi tutularak 1358,1359,1360,1361,1363,1364,1365,1366 ve 1367 parsel sayılı taşınmazların oluştuğunu ileri sürerek, miras payı oranında iptal ve adına tescile karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, taşınmazların bedeli ödenerek satın alındığını, mal kaçırma ve muvazaa iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı ile murisin ivazlı mirastan feragat sözleşmesi düzenlendiğini, daha sonra muvazaalı olarak sözleşmeden rücu senedi düzenlendiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece; çekişme konusu taşınmazların, mirastan feragat sözleşmesi ile bu sözleşmeden rücu edildiği tarih arasında temlik edildiğidavacının davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

    ./..

    Mirasbırakan Musa’nın 11.03.2004 tarihinde ölümüyle geriye mirasçı olarak davacı oğlu Süleyman, davalılardan Ahmet, Durkadın, Eyip, Hamide ve dava dışı çocukları Havana, Ali ve yine dava dışı eşi Hanife’nin kaldıkları kayden sabittir.
    Hemen belirtilmelidir ki, dava hukuki yarar yokluğundan reddedilmiş ise de; mirasbırakan ile davacı arasında Türk Medeni Kanunu"nun 528.maddesi uyarınca mirastan feragat sözleşmesi yapıldığı, daha sonra 24.02.2004 tarihinde anılan sözleşmeden rücu edildiği, gerek murisin ölüm tarihi ve gerekse dava tarihi itibariyle davacının mirasçı sıfatınaı haiz olduğu gözetildiğinde davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı olduğu kuşkusuzdur.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunu"nun 237. (Borçlar Kanunu"nun 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olayda hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
    Hâl böyle olunca, öncelikle çekişme konusu taşınmazların ilk tesisinden itibaren tüm tedavüllerini gösteren tapu kayıtları ile mirasbırakan tarafından gerçekleştirilen temliklere ilişkin resmi akit ve akde dayanak belgelerin getirtilmesi, tarafların göstermiş oldukları delillerin eksiksiz toplanması yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda işin esası incelenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile hukuki yarar yokluğundan bahisle yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

    ./..

    Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 23.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    -KARŞI OY-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca muris muvazaası nedeni ile tapu iptal ve tescil davası açabilmesi için dava açanın muris tarafından yapılan taşınmaz temlik tarihinde mirasçı olmasına gerek yoktur. Bir başka deyişle, taşınmaz temlik tarihinden sonra mirasçılık sıfatı kazanan kişi de muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davası açabilir. Ancak, sonradan mirasçılık sıfatı kazanan kişinin belirtilen davayı açabilmesi için murisin taşınmazı temlik ettiği tarihte başka mirasçısının bulunması ve yapılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amacı ile yapılması gerekir.
    Somut olayda, muris Musa ile davacı Süleyman arasında 22.06.1998 tarihinde "Mirastan Feragat Sözleşmesi" imzalanmış 02.06.1998 ila 23.06.1998 tarihleri arasında yapıldığı öne sürülen temliklerle ilgili dava açılmış, aynı taraflar arasında "Mirastan Feragat Sözleşmesi"nden "Rücu (Fesih) Senedi" 24.02.2004 tarihinde düzenlenmiştir. Yani bir kısım temliklerin yapıldığı tarihte davacı murisin mirasçısı değildir ve mirasbırakanın başka mirasçısı yoksa bu temliklerle ilgili olarak davacının dava açması olanaksızdır. Ancak murisin başka mirasçısı var ise, davacının açtığı dava dinlenebilecektir. Öncelikle bu hususun tartışılması ve hükmün bu yönden bozulması gerekir.
    Bu nedenle çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyoruz. 23.06.2015

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi