10. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/415 Karar No: 2017/2693 Karar Tarihi: 28.03.2016
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/415 Esas 2017/2693 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2017/415 E. , 2017/2693 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, malullük aylığı istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. İnceleme konusu somut olayda; davacının maluliyeti nedeniyle 5510 sayılı Yasanın 25/2. maddesi gereğince aylık bağlanması için tahsis talebinde bulunduğu, ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihten önce söz konusu maluliyetin bulunduğundan bahisle kurumun talebi red etmesi üzerine iş bu davanın açıldığı, Mahkemece, “Davacının şahsi dosyası incelendiğinde 15/05/1982 tarihinde çalışmaya başladığı ilk maluliyet raporunun 24/12/2002 tarihli olduğu, çalışmaya başladığı tarihten öncesine denk gelen tek raporun askerlik için yaptığı başvuruda Askerlik Şube Başkanlığının 09/09/1971 tarihli işitme kaybına ilişkin rapor olduğu tespit edilmiştir. Kurumun kabul ettiği gibi davacının çalışmaya başladığında malul olduğuna dair kayıt bulunmamaktadır. Bu nedenle kurum işlemi yerinde görülmemiş ve rapor tarihi olan 27/08/2009 tarihini takip eden ay başından itibaren maluliyet aylığı almaya hak kazandığına” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; söz konusu hüküm eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır. Sürekli iş göremezlik ve malullük halinin belirlenmesinde izlenecek yolun ne olduğu 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun “Sağlık Raporlarının Usul ve Esasları”na dair 95. maddesinde hükme bağlanmıştır. Buna göre, kurum sağlık tesisleri tarafından raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı ilgililerin S.S.Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz hakları mevcuttur. Söz konusu kurulun raporlarının Kurumu bağlayacağı diğer ilgililer yönünden bağlayıcı olmayıp, Adli Tıp Başkanlığı veya Tıp Fakültelerinin ilgili ana bilim dalı konseylerinden Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmasını isteyebilecekleri 28.06.1976 tarih ve 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararının gereğidir. Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi raporu arasında çelişki ortaya çıkması durumunda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.10.2010 gün ve 10-390 / 449 sayılı kararında da belirtildiği şekilde, çelişkinin Adli Tıp Kanunu"nun 15. maddesi gereği Adli Tıp Genel Kurulunca giderilmesi gereklidir. Çelişkinin Yüksek Sağlık Kurulu ile Tıp Fakültelerinin ilgili ana bilim dalından alınan sağlık kurulu arasında çıkması halinde de, amacın uyuşmazlığı en geniş katılımlı bir kurul kararı ile sona erdirmek, yeni çelişkilerin ortaya çıkıp uyuşmazlığı çözümsüzlüğe itmeyi engellemek olduğu dikkate alındığında, Adli Tıp Genel Kuruluna başvurulmalı ve alınacak raporla (maluliyet başlangıç tarihi de belirtilmek suretiyle ) uyuşmazlık sona erdirilmelidir. Yapılan açıklamalar ışığında Mahkemece, davacının maluliyet oranı ve başlangıcı hususunda belirtilen prosedür çerçevesinde rapor alınmak suretiyle uyuşmazlık çözümlenmelidir. Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, Mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.