Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/9075 Esas 2015/9279 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/9075
Karar No: 2015/9279
Karar Tarihi: 22.06.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/9075 Esas 2015/9279 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/9075 E.  ,  2015/9279 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 29/11/2013
    NUMARASI : 2012/280-2013/535

    Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi talebi hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, ecrimisil isteminin ise kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. . raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, çaplı taşınmazdaki bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, taşınmazın tahliye edilmesi nedeniyle elatmanın önlenmesi talebi hakkında, hüküm kurulmasına yer olmadığına; ecrimisil isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HUMK) 388, 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu HUMK"nun 389., yine HMK"nin 297/2. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
    Ne var ki, uygulamada HUMK"nun 381.maddesinin son fıkrasının HMK"nin 294. maddesinin getirdiği imkândan faydalanarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağı geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
    İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur.
    Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK"nin yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum oluşturur. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
    ./..

    Somut olayda, kısa kararda “davacının meni müdahaleye ilişkin talebin kabulüne” karar verildiği halde, gerekçeli kararda “davacının müdahalenin meni talebi hakkında; taşınmazın yargılama aşamasında tahliye edilmesi sebebiyle hüküm kurulmasına yer olmadığına” karar verilmek suretiyle kısa karara çelişkili biçimde gerekçeli karar oluşturulması doğru değildir.
    Hâl böyle olunca, 10.4.1992 gün, 1992/7 Esas, 1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
    Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenle yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.