1. Hukuk Dairesi 2020/1070 E. , 2021/1117 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, babalarına ait dava konusu taşınmazı babalarının ölümünden sonra intikal suretiyle davalı kardeşi ile birlikte üzerlerine geçirdiklerini ve babalarının dava dışı ilişkisinden olan çocukları Nasuh ve Nurcan"dan kaçırmak amacıyla da arkadaşları ..."e temlik ettiklerini, ancak Nasuh ve Nurcan"ın, açtıkları dava sonucunda miras paylarını hükmen aldıklarını, sonrasında ..."ün, üzerinde kalan payı yarı yarıya kendisine ve davalı kardeşine iade etmesi yerine payın tamamını davalı kardeşine devrettiğini ileri sürerek, taşınmazda inşa edilen ve davalı adına kayıtlanan dairelerin payı oranında iptaline ve kendisi adına tesciline, üçüncü kişilere satılmış olmaları halinde de payı oranında tazminata karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmış, aşamada verdiği dilekçe ile de, davalı ... üzerinde kalan (9) nolu bağımsız bölüme yönelik isteğini tapu iptali-tescile, üçüncü kişilere satılan (1) ve (4) nolu bağımsız bölümlere yönelik isteğini de tazminata hasretmiştir.
Davalı ..., ileri sürülen hususların doğru olduğunu benimsemiş, ancak davacı kardeşinin borçlarını ödediğini, bu nedenle ..."ün üzerinde kalan payın tamamının kendisine verilmesi konusunda davacı ile anlaştıklarını, davacının bir hakkının kalmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin verilen karar, Dairece; “ ... 9 nolu bağımsız bölüm yönünden tapu iptali- tescile ve 3. Kişilere satılan 1 ve 4 nolu bağımsız bölümler yönünden de tazminata karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur... Ne var ki, davacının eldeki davayı kendisine iade edilmesi gereken yarı paya yönelik olarak açtığı gözetilerek, davalı adına kayıtlı (9) nolu bağımsız bölümün 1/2 payı üzerinden tapu-iptali ve tescile; davalının üçüncü kişilere sattığı (1) nolu bağımsız bölümdeki 1/2 payın yarısı üzerinden ve (4) nolu bağımsız bölümün tamamının yarısı üzerinden tazminata hükmedilmesi gerektiği düşünülmeksizin yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, yolsuz tescil nedenine dayalı tapu iptali-tescil ve tazminat isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle hükmüne uyulan bozma ilamı gözetilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin esasa yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Dava konusu edilen ve 3. kişilere satışı yapılan (1) ve (4) nolu bağımsız bölümlerin bedeli yönünden davacının miras payına göre hesaplanan tazminat miktarının 90.000,00 TL olması gerekirken 77.500,00 TL’ye hükmedilmesi hatalı ise de bu hususta davacının temyizi olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
Ancak bilindiği üzere, konusu para olan veya parayla değerlendirilmesi mümkün bulunan davalarda vekalet ücreti, nispi tarifeye göre hesaplanır. Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre; konusu taşınmaz olan tapu iptali ve tescil istekli davalarda, vekalet ücretine esas olan değer, ya dava dilekçesinde gösterilen değer ya da mahkemece keşifte belirlenen ve buna göre eksik harcı tamamlanan değerdir. Eğer, taşınmazın keşif sonucu saptanan değeri üzerinden noksan harç tamamlanmamış ise; vekalet ücreti dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden takdir edilir.
Somut olayda, alınması gereken karar ve ilam harcı, dava konusu taşınmazlarda davacının miras payına isabet eden kısmının dava tarihindeki toplam değeri (170.000,00 TL) üzerinden hesaplanması gerekirken, mahkemece hatalı olarak dava konusu edilmeyen ve davalının miras payının bir kısmını da kapsar şekilde 237.500,00 TL üzerinden karar ve ilam harcına hükmedilmesi doğru olmamıştır. Aynı şekilde davada, kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına harçlandırılan ve dava değeri olan 170.000,00 TL değer esas alınıp karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gözetilerek nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken; dava konusu olmayan değer de hesaba katılarak fazla vekalet ücreti takdir edilmesi de isabetli değildir.
Ne var ki, anılan bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın 3. ve 4. bentleri hükümden tamamen çıkarılarak;
3.bendin yerine; “3-Alınması gereken 11.612,70 TL harçtan davacının peşin yatırdığı 341,55 TL ile ıslahla yatırdığı 2.561,65 TL olmak üzere toplam 2.903,20 TL"nin mahsubu ile bakiye 8.709,50 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irad kaydedilmesine ”
4.bendin yerine; “4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 16.150,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” cümlelerinin yazılmasına, davalının temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile 6100 sayılı H.M.K."nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.