17. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/21203 Karar No: 2017/3835 Karar Tarihi: 10.04.2017
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/21203 Esas 2017/3835 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2014/21203 E. , 2017/3835 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -KARAR- Davacı vekili; 14/07/2009 tarihinde davalı sevk ve idaresindeki aracın davacı yayaya çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının vücudunun belli bölgelerinde ve sağ bacağında kalıcı sakatlık derecesinde yaralanmasına neden olduğunu belirterek 45.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; kazanın oluşumunda davacının asli kusurlu olduğunu ve tazminat talebinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 6.500,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 14/07/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye istem yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara
uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, B.K.’nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Somut olayda, kaza tarihi, yaralanmanın niteliği, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacı için takdir olunan manevi tazminatın bir miktar fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 10/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.