Ceza Genel Kurulu 2014/115 E. , 2017/261 K.
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 25.09.2012
Sayısı : 139-219
Sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanuna aykırılık ve genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında, Çat Asliye Ceza Mahkemesince 05.01.2012 gün ve 8-2 sayı ile, eylemin kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturabileceği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesince 25.09.2012 gün ve 139-219 sayı ile, sanığın eylemi silahla tehdit kabul edilerek 5237 sayılı TCK"nun 106/2-a, 43/1 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna; 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan ise aynı Kanunun 13/2 ve 5237 sayılı TCK"nun 53. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis ve 450 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilmiştir.
Hükmün sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 24.09.2013 gün ve 3808-5123 sayı ile; onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 13.11.2013 gün ve 292580 sayı ile;
"...sanığın, evinin kurşunlanması ve öldürmeye teşebbüs gibi ağır sonuç doğuracak suçlardan mağduru şikâyet etmesi ve olay öncesi husumetler, aynı silahın farklı olay ve kişiler tarafından kullanılması dikkate alınarak, atılı suçun sanık tarafından işlendiği hususunun kuşkuda kaldığı ve kuşkudan sanık yararlanır ilkesi gereğince sanığı beraatine karar verilmesi gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Dairenin onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükümlerinin itiraz nedenleri doğrultusunda bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CMK"nun 308/3. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince, 21.01.2014 gün ve 5843-91 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın üzerine atılı silahla tehdit ve 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçlarının sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
27.11.2005 tarihli olay yeri tespit tutanağında; mağdur ..."in Çat İlçe Jandarma Komutanlığını telefonla arayarak, Çat ilçesi Başköy köyünde ikamet eden sanık ..."ün Kalaşnikof marka piyade tüfeği ile içerisinde bulunduğu araca ateş açtığını bildirmesi üzerine olay yerine gidildiği, yol üzerinde 3 adet boş Kalaşnikof mermi kovanı bulunduğu, mağdurların içerisinde bulundukları araçta herhangi bir isabet izine rastlanılmadığı, olayın görgü tanıklarının tespit edilmeye çalışıldığı, fakat olayı mağdurlardan başka kimsenin görmediği veya çekindiklerinden kimsenin tanıklık yapmadığı bilgilerine yer verildiği,
Olay yeri krokisi başlıklı tutanakta; olay yerinde bulunan sokak aydınlatma lambasının faal ve çalışır durumda olduğu, olay mahallini aydınlattığı, 15 metre mesafedeki bir kişinin yüzünün rahatça seçilebildiği tespitine yer verildiği,
Sanığın evinde yapılan aramada suç unsuruna rastlanmadığı,
Sanık ... olaydan sonra ellerini yıkadığını beyan ettiği için inceleme ekibi görevlilerince el svaplarının alınmadığı, sanığın teklifi üzerine atış artığı araştırması için teslim alınan giysiler üzerinde atış artığına rastlanılmadığının 21.12.2005 tarihli uzmanlık raporunda ifade edildiği,
19.12.2012 tarihli uzmanlık raporunda; olay yerinde bulunan 3 adet Kalaşnikof mermi kovanının tek tüfekten atıldığı, 10.07.1997 günü Çat ilçesi Başköy köyünde meydana gelen ve faili tespit edilemeyen tehdit eylemine ilişkin olay yerinde bulunan 1 adet kovan ile yine 21.07.2005 günü sanık ..."ün evine açılan ateş sonucu annesinin yaralanması olayıyla ilgili olay yerinde bulunan 20 Kalaşnikof mermi kovanından 1 adedinin, incelemeye konu suçta kullanılan ve ele geçirilemeyen tüfekle atılmış olduklarının bildirildiği; bu son olayla ilgili olarak mağdur ... hakkında dava açıldığı ancak delil yetersizliği nedeniyle 16.10.2008 günü beraat kararı verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur ... kollukta; olay günü köyde cenaze olduğu için taziye ziyaretine gittiğini, ziyaretten sonra diğer mağdur ... ile birlikte kendi kullandığı araçla Erzurum"a dönmek için manevra yaptığı sırada, ..."ın evinin önünde, aracının 15 metre ilerisinde elinde Kalaşnikof marka tüfek bulunan sanığı gördüğünü, sanığın elindeki silahla içerisinde bulunduğu araca doğru 3 el ateş ettiğini, aracın uzun farlarını yaktığını ve geri manevra yaparak aracıyla ara sokağa girdiğini, manevra sırasında yanında bulunan diğer mağdur ..."in kapıyı açıp araçtan atladığını, kendilerine ateş edenin kesinlikle sanık ... olduğunu,
15.02.2006 tarihinde mahkemede; önceki ifadesini aynen tekrar ettiğini, jandarma olay yerine geç geldiği için sanığın sakladığı silahın bulunamadığını, olay yerinde bulunan Fikret Araz, Abdulgafur Yıldırım, Selami Çelik, Selami Akgün, Zeki Çelik ve Zülküf Sünbül"ün tanık olarak dinlenilmelerini talep ederek sanıktan şikâyetçi olduğunu,
28.07.2011 tarihinde mahkemede; sanıkla aralarında eskiye dayalı husumet bulunduğunu, ateş edenin sanık olabileceğini düşünerek sanıktan şikâyetçi olduğunu ancak vaki şikâyetinden vazgeçtiğini,
Mağdur ... kollukta; olay günü taziye ziyaretine gittiğini, ziyaretten sonra mağdur ..."in aracına bindiğini, ..."ın evinin önüne geldikleri sırada yolun ortasında sanığı elinde Kalaşnikof marka tüfekle gördüğünü, sanıkla aralarında 15 metre mesafe bulunduğunu, mesafenin yakınlığı nedeniyle sanığı hemen tanıdığını, sanığın ateş etmesi üzerine araca saklandığını, kapıyı açıp araçtan atladığını ve sanığa yaklaşmaya çalıştığını, “Ne yapıyorsun, bizi mi vuracaksın, öldüreceksin” dediğini, sanığın da kendisine “Kimse yaklaşmasın, vuracağım” diye karşılık verdiğini, bu sırada etrafın kalabalıklaştığını, etraftakilerin sanığı olay yerinden uzaklaştırdıklarını, sanığın kardeşi Mehmet"in olay yerine sonradan geldiğini, ateş edenin kesinlikle sanık ... olduğunu, kendisinin sanıkla herhangi bir husumetinin bulunmadığını, sanıktan şikâyetçi olmadığını,
19.02.2009 ve 01.06.2009 tarihlerinde mahkemede; önceki ifadesini kabul ettiğini,
15.07.2010 tarihinde ise mahkemede; olay yerinin karanlık olduğunu, ateş eden şahsı seçemediğini, diğer mağdur ..."in, ateş edenin sanık olduğunu söylemesi üzerine o şekilde ifade verdiğini,
Tanık .... olay günü tespit edilen ifadesinde; cenazeleri olduğu için taziyeleri kabul ettiklerini, 3 el silah sesi gelmesi üzerine evden dışarı çıktığını, olay yerine gittiğinde herkesin dağılmış olduğunu, sanığın kardeşleri Mehmet ve Abdulhekim"i olay yerinde gördüğünü, bu ikisinin elinde silah görmediğini, bunlara hitaben “Bizim cenazemiz var, bugünü mü buldunuz, ne huzursuzluk çıkarıyorsunuz” dediğini,
Mahkemede; silah seslerini duyup evden çıktığında, sanık ile mağdur ..."ın tartışıp sanığın mağdura ateş ettiğinin söylendiğini, ancak olayı görmediğini,
Sanığın kardeşi ...; olay sırasında evlerinde konuklarının bulunduğunu, sanığın olay sırasında evde olup olmadığını bilmediğini, olay gecesi kendisinin köy meydanına hiç gitmediğini, sanığı olay yerinden alıp eve getirdiği hususunun doğru olmadığını,
Sanığın diğer kardeşi Abdulhekim Sünbül kollukta; olay günü köy meydanında bir kalabalık gördüğünü, yanına gelen birisinin “Geri dönün, şimdi zamanı değil” demesi üzerine taziye ziyaretinden vazgeçerek eve döndüğünü,
Mağdurun olaya tanık olduklarını bildirdiği Abdulselam Akgün, Zülküf Sünbül, Abdulgafur Yıldırım, Fikret Araz ve Selami Çelik mahkemede; sanığın mağdura ateş ettiğini görmediklerini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ... kollukta; olay günü saat 17.00"den sonra evden dışarı çıkmadığını, suçlamaları kabul etmediğini,
Mahkemede; kendisine iftira atıldığını, mağdurların da sonradan yanıldıklarına ilişkin ifade verdiklerini, suçlamaları kabul etmediğini,
Savunmuştur.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Mağdurlardan ... ile sanık ... arasında geçmişten kaynaklanan husumet bulunduğu, suç tarihinden önce 21.07.2005 günü sanığın evinin Kalaşnikof marka tüfekle tarandığı, olay yerinde 19 adedi aynı 1 adedi farklı olmak üzere iki ayrı tüfekten atılmış toplam 20 adet Kalaşnikof mermi kovanı bulunduğu, sanığın bu olay nedeniyle mağdurlardan ..."tan şikâyetçi olduğu, yapılan yargılama sonucunda ... hakkında delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verildiği, bu olaydan dört ay kadar sonra Erzurum il merkezinde ikamet eden mağdurlardan ..."ın bir cenaze nedeniyle sanığın yaşadığı Başköy köyüne gittiği, aracına aldığı diğer mağdur ... ile köyden ayrılacağı sırada, sanığın ele geçirilemeyen ruhsatsız Kalaşnikof marka uzun namlulu silahla, mağdurların içerisinde bulunduğu araca tehdit kastı ile birden çok kez ateş ettiği, aracın bu atışlardan isabet almadığı, olay yeri inceleme ekibince olay yerinde 3 adet boş Kalaşnikof kovanı bulunduğu, bulunan bu üç kovanın sanığın evinin kurşunlanması olayında olay yerinde bulunan 20 kovandan 1"i ile aynı tüfekten atıldığının tespit edildiği, yine olay yerinde bulunan kovanların aynı köyde 1997 yılında meydana gelen silahla tehdit olayında kullanılan tüfekten atılmış olduğunun uzmanlık raporu ile belirlendiği, tanık ...."ün de olay sırasında 3 el silah sesi duyduğunu beyan ettiği olayda; mağdurların olaydan hemen sonra verdikleri birbirleriyle ve dosya içeriğiyle örtüşen beyanları, tanık ifadesi, olay yeri tespit tutanağı, olay yerinde bulunan sokak lambasının faal durumda olduğu ve olay yerini aydınlattığına ilişkin olay yeri krokisi ve uzmanlık raporları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın üzerine atılı suçları işlediği hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde sübuta ermiştir.
Bu itibarla, sanığın silahla tehdit ve 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından mahkûmiyetine ilişkin yerel mahkeme hükmü ile Özel Daire onama kararı isabetli olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; "Sayın çoğunluğun Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine ilişkin kararı yerinde değildir. Şöyle ki;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 04.04.2006 tarih, 2006/3-35 E, 2006/97 K sayılı ilamı ile birçok kararında tekrarlandığı üzere "… ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan "in dubio pro reo" kuşkudan sanık yararlanır kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar, sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat teorik de olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir ihtimale değil, kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır."
Somut olayda da, sanık ... aşamalardaki tüm savunmalarında suçlamayı kabul etmediğini, mağdurlara Kalaşnikof tüfekle ateş etmediğini söylemesi, mağdurlar ... ve ...’in mahkemede hazırlık anlatımlarını değiştirerek ateş edenin sanık olmadığını söylemeleri, olayın tarafsız görgü tanığının bulunmaması, sanıkla mağdurlar arasında önceye dayalı husumetin bulunması, olay yerinde ele geçen 3 adet kovandan 1 adedinin dosyamız sanığı ...’ün olaydan yaklaşık 4 ay önce 21.07.2005 tarihinde evinin taranması ve annesinin yaralanması olayında kullanılan boş kovanlardan birisi ile aynı tüfekten atıldığına ilişkin bilirkişi raporu karşısında, suçta kullanılan tüfeğin sanığa ait olduğunun kabulü halinde sanığın kendi evini kurşunlatarak annesinin yaralanmasına neden olduğu ortaya çıkar ki, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olması karşısında, sanık ...’ün müsnet suçları işlediğine ilişkin mağdurların mahkeme aşamasında değişen beyanları dışında şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil elde edilemediği, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 04.04.2006 tarih, 2006/3-35 E, 2006/97 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere ceza hukukunun şüpheden sanık yararlanır genel ilkesi de göz önüne alındığında mahkemenin sanığın cezalandırılması yönündeki kararı yerinde olmayıp, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulü ile müsnet suçlardan sanığın beraatine karar verilmesi yerine, itirazın reddi yönündeki sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum." düşüncesiyle,
Altı Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer düşünceyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.05.2017 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.