14. Hukuk Dairesi 2014/9173 E. , 2015/1846 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.09.2011 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 25.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne davalı vekilinin duruşma isteminin dava değeri yönünden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı intifa hakkı sahibi olduğu 23 parsel sayılı taşınmaza komşu 3 parsel sayılı taşınmazın maliki davalının, kendi binasına bakan bölüme tuvalet inşa ederek hava akımını kestiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve kal talebinde bulunmuştur.
Davalı, herhangi bir tecavüzü olmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 24.06.2013 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek davalının binasının çatısındaki dekoratif kiremit ve harcın 1,35 cm indirilmesi, davacının terasının 20 cm yükseltilmesi suretiyle müdahalenin önlenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmişlerdir.
TMK madde 683"teki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK"nın "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez.
Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.
Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemelerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengeleri gözetilerek bunların en uygununa karar verilmelidir.
Tüm bu açıklamalara göre somut olaya gelince; davacının intifa hakkı bulunduğu 23 parsel sayılı taşınmaza komşu 3 parsel sayılı taşınmazın bahçesine sonradan içinde tuvalet bulunan bina inşa edildiği sabittir. Ne var ki hükme esas alınan bilirkişi raporunda yeterli olmayan gerekçe ile davalının binasının çatı ve harcının sökülmesi suretiyle 1,35 cm"e indirilmesi, davacının terasının da 20 cm yükseltilmesiyle komşuluk hukukuna aykırılığın giderilebileceği sonucuna varılmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması elatmanın önlenmesi davasını etkilemez. Davacının önlem alması örf ve adet gereği ise olayın özelliğine göre önlem almaması hakkın kötüye kullanılması niteliğini taşıyorsa, elatmanın önlenmesine karar verilemez. Görüldüğü gibi hükme esas alınan bilirkişi raporu Dairemizin yukarıda açıklanan ilkelerine uygun bir değerlendirmeyi içermemektedir.
Bu durumda mahkemece çevre mühendisi bilirkişilerden oluşan bir bilirkişi kurulu aracılığı ile dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde yeniden keşif yapılarak komşuluk hukukundan kaynaklanan bir zarar doğmuşsa bunun belirlenmesi, önlenmesi için alınması gereken tedbirlerin neler olduğunun bilirkişi kurulundan sorulup, gerekçeli rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 23.02.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.