19. Ceza Dairesi 2019/30295 E. , 2019/10542 K.
"İçtihat Metni"1219 sayılı Tababet Şuabatı San"atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun"a muhalefet suçundan sanık ..."in, anılan Kanun’un 41 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 52. maddeleri uyarınca 3 yıl hapis cezası ve 100,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair İstanbul Anadolu 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/11/2016 tarihli ve 2012/207 esas, 2016/586 sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 21/05/2019 gün ve 3948 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28/05/2019 gün ve KYB-2019-56508 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Kanun"un 58/1. maddesinde yer alan, "Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi hâlinde, tekerrür hükümleri uygulanır." şeklindeki düzenleme ve tekerrüre esas kabul edilen Bolu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/05/2010 tarihli ve 2008/52 esas, 2010/291 sayılı kararın suç tarihinin 21/02/2007, kesinleşme tarihinin 18/09/2013 olması, bununla birlikte incelemeye konu sanığın üzerine atılı suç tarihinin ise 21/06/2011 olması karşısında, şartları oluşmadığı hâlde sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü;
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun bilinen adreste tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Kanun"un 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.
Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre, "Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır." Aynı maddenin 6099 sayılı Kanun"un 9. maddesiyle değiştirilen 2. fıkrasına göre ise; "Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır." Tebligat Kanunu"nun 35/2. maddesine göre tebliğin usulüne uygun olarak yapılabilmesi için, daha önce aynı adrese Kanun"un gösterdiği usullere uygun bir tebligat yapılmış olması ve muhatabın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin de tespit edilememesi gerekmektedir. Aksi halde aynı Kanun"un 35. maddesine göre tebligat yapılması mümkün değildir.
Tebligat Kanunu"nun 28. maddesinde, "Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır. Yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılamıyan ve ikametgahı, meskeni veya iş yeri de bulunamıyan kimsenin adresi meçhul sayılır. Adresin meçhul olması halinde keyfiyet tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tesbit edilir. Bununla beraber tebliği çıkaran merci, muhatabın adresini resmi veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirir." hükmünün yer aldığı, yine aynı şekilde Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik"in 48. maddesinde “bu Yönetmelik hükümleri uyarınca kendisine tebligat yapılamayan, tebliğ memuru tarafından adresi tespit edilemeyen, adres kayıt sisteminde de yerleşim yeri adresi bulunmayan kişinin adresinin tespiti için tebligatı çıkaran merci tarafından adres araştırması yapılır. Tebligatı çıkaran merci, muhatabın adresini öncelikle resmî veya özel kurum ve dairelerden, bunlardan sonuç alınamadığı takdirde kolluk vasıtasıyla araştırabilir ve tespit ettirebilir. Yapılan araştırmalara rağmen muhatabın adresinin tespit edilememesi halinde adres meçhul sayılır. Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır.” şeklinde hüküm bulunmaktadır.
Somut olayda, İstanbul Anadolu 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/207 Esas sayılı dosyası kapsamında yargılaması yapılan sanığa soruşturma ve kovuşturma aşamasında usulüne uygun olarak tebligat yapılamadığı, soruşturma aşamasında Pendik 3. Sulh Ceza Mahkemesi" nin 02.02.2012 tarih, 2012/146 Değişik İş sayılı kararı, kovuşturma aşamasında ise Mahkemesi" nin 11.07.2012 tarihli kararı ile sanık hakkında yakalama emri düzenlendiği, 29.07.2015 tarihinde infaz edilen yakalama kararı uyarınca savunması alınan sanığın ikamet adresi olarak ... adresini gösterdiği, sanığın yokluğunda verilen gerekçeli karar evrakının sanık savunmasında belirtmiş olduğu ... adresine gönderilmesine karşın tebliğ işlemi yapılamamasının ardından UYAP sisteminden alınan 12.12.2016 tarihli nüfus kayıt örneğinde sanığın yerleşim yeri adresinin bulunmadığının görülmesi üzerine aynı adrese bu defa 7201 sayılı Kanun"un 35. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmakta ise de; sanık hakkında 7201 sayılı Kanun"un 35. maddesine göre tebligat yapılan ... adresine daha önce adli mercilerce usulüne uygun bir tebligat yapılmamış olmasına rağmen 27.12.2016 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu‘nun 35. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu, bu nedenle talebe konu ilamın usulüne uygun olarak kesinleşmediği ve bu haliyle kanun yararına bozma konusu yapılamayacağı anlaşılmakla, İstanbul Anadolu 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/11/2016 tarihli ve 2012/207 esas, 2016/586 sayılı ilamı henüz kesinleşmediğinden;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemini içerir ihbarnamesinin REDDİNE, 04/07/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.