Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/1271
Karar No: 2016/8111
Karar Tarihi: 13.10.2016

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/1271 Esas 2016/8111 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2016/1271 E.  ,  2016/8111 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada ...(Kapatılan) 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19/02/2014 tarih ve 2013/122-2014/56 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 11/10/2016 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalının müvekkili şirketin %29 hissedarı, yönetim kurulu başkan yardımcısı ve mali işler muhasebe işlemlerinden sorumlu yönetim kurulu üyesi olduğunu, davalının 12/10/2010 tarihinde normal dışı hareketler ile şirketi terk etmesi üzerine şirket kayıtlarında inceleme başlatıldığını, şirket deneticisine ve yeminli mali müşavire rapor hazırlatıldığını, inceleme sonunda davalının şirkete karşı suç teşkil edecek kendisine şahsi menfaat sağlayacak işlemler gerçekleştirdiğinin anlaşıldığını, şirket depolarında 14/10/2010 tarihinde fiili stok sayımı gerçekleştirildiğini, şirket muhasebe kayıtlarında mevcut görünen stok kalemlerinden toplam 42.162,094 kg malın bulunmadığının tespit edildiğini, 2008-2009 yılları itibariyle davalının 42.162 kg muhtelif ipliği şahsi menfaati doğrultusunda 3. kişilere satarak şirketi 432.804,69 TL zarara uğrattığını, 42.162 kg muhtelif ipliğin doğrudan veya mamul olarak satımından elde edilmesi beklenen kar kaybı zararı ve KDV bedeli olarak 32.059,61 TL zarar doğduğunu, davalının söz konusu eylemlerinden dolayı ... Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 2011/73054 sayılı dosyasında ceza soruşturması yürütüldüğünü ileri sürerek, dava konusu ipliğin maliyet bedeli üzerinden oluşan zararın şimdilik 50.000,00 TL"sinin, kar kaybının şimdilik 5.000,00 TL"sinin, şirketin 2008 ve 2009 yılları için Kurumlar Vergi Matrah Artırımına gitmesi ve geçmiş yıllara ilişkin vergilerin düzeltilmesini sağlamasından kaynaklanan zararlara mahsuben şimdilik 5.000,00 TL"nin faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkiline yönetim kurulu üyesi olarak mali işler ve muhasebeden sorumlu olacağı hususunda görev taksimi ve tevdi yapılmadığını, müvekkilinin yokluğunda yapılan denetim ve tanzim edilen raporları kabul etmediklerini, iddia edilen malları satmasının mümkün olmadığını, eksik olduğu iddia edilen ipliklerin 45 metreküp yer tuttuğunu ve 12 kamyonla taşınabileceğini bir seferde depodan çıkartılabilmesinin mümkün olmadığını, diğer zarar kalemlerinden de müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının 2008-2009 yıllarında yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı dönemde stok ve satıştan sorumlu olduğuna ilişkin dosyaya yönetim kurulu veya genel kurul kararı ibraz edilmediği, aynı dönem dava dışı ..."nun da şirketi her konuda temsil ilzama yetkili olduğu, 14/10/2010 tarihinde yapılan fiili stok sayımında ticari defter kayıtlarında görünen miktar ile fiili sayım arasında 42.162,09 kg iplik farkı bulunduğu fakat davalı tarafın yönetim kurulu üyesi olduğunda
    fiili stok sayımı yapıldığına ilişkin dosyaya belge ibraz edilmediği gibi davalının münhasıran stok ve satış işleminden sorumlu olmadığı, şirket stoklarında bulunan malların da sayımı yapılarak kendisine teslim edilmediği, davalının yönetim kurulunda bulunduğu dönemde şirket ticari defterlerindeki stok ile fiili stok arasındaki farkın davalının yaptığı ve şirket kayıtlarına intikal ettirmediği satışlardan kaynaklandığının davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1-Dava, davacı anonim şirket yönetim kurulu üyesi olan davalının görev yaptığı dönemde şirketi zarara uğrattığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Dava konusu eylemlerin gerçekleştiği iddia olunan tarihler ve dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı TTK"nın 341. maddesi uyarınca davacı şirket yönetim kurulu üyesi hakkında böyle bir davanın açılabilmesi için genel kurulda dava açılması yönünde karar alınması gerekmektedir. Ancak, bu husus sonradan da tamamlanması mümkün usulü bir eksiklik niteliğinde bulunup hemen davanın reddini gerektiren bir durum değildir.
    Öte yandan, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK hükümleri arasında mülga TKK"nın 341. maddesi gibi açık bir düzenleme olmamakla birlikte 6102 sayılı TTK"nın 408/1 ve 479/3-a maddelerindeki düzenleme karşısında anonim şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için, şirket genel kurulunda karar alınması gereklidir. Fakat, anılan yönteme uyulmaması davanın hemen reddi sonucunu doğurmamalıdır. Somut olayda dava, şirket yöneticisi ... tarafından şirketi temsilen verilen vekaletname ile açılmış olup davalı yönetici aleyhine tazminat davası açılması yönünde alınmış bir genel kurul kararının olup olmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Böyle bir kararın varlığı dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir. Bu durum karşısında mahkemece, genel kurulda davalı hakkında dava açılması yönünde alınmış bir karar var ise ibrazının sağlanması, yoksa anılan eksikliğin giderilmesi için davacı tarafa HMK"nın 54. maddesi uyarınca uygun süre verilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde doğrudan işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
    2- Bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 13/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi