1. Hukuk Dairesi 2015/8243 E. , 2015/9147 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ORHANELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2013
NUMARASI : 2012/203-2013/246
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davalının her iki taşınmaza elatmasının önlenmesine ve inşaatın yıkılmasına ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . .. "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi, yıkım ve taşınmazın eski hale getirilmesi isteklerine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan eşi Mustafa paydaşı olduğu 516 parsel sayılı taşınmazın taksim neticesinde kendisine isabet eden bölümüne davalının yapılaşmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesine, yıkıma ve taşınmazın eski hale getirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, çekişme konusu taşınmazda kayınpederinin de paydaş olduğunu, taksimde eşine isabet eden bölüme eşi adına ev yaptığını, husumetin yanlış yöneltildiğini belirterek davanın husumet yokluğundan ve esastan reddini savunmuştur.
Asli Müdahiller, dava konusu taşınmazın 1/8 payı ile, davalının taşkın yapılaştığı komşu 532 nolu parselin temsilcisi oldukları Cami Yaşatma Derneğine ait olduğunu, bildirip bu nedenle elatmanın önlenmesi ile taşınmazın eski hale getirilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, davacının paydaşı olduğu çekişmeye konu 516 nolu parsel ile Hacılar Köyü Cami Yaşatma ve Koruma Derneğine ait 532 nolu parsele davalının inşaat yapmak suretiyle müdahale ettiği gerekçesi ile davalının her iki taşınmaza elatmasının önlenmesine ve inşaatın yıkılmasına karar verilmiştir.
./..
Hemen belirtmek gerekir ki; 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 65. maddesi hükmü gereğince; ""Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir."" Değinildiği üzere, asli müdahalede dava edilen müddeabih esastır. Anılan müddeabihin dışına çıkılarak dava konusu edilmeyen hususta asli müdahale yoluyla hak talebinde bulunulmasına yasal olanak bulunmamaktadır.
Somut olaya gelince, elatmaya konu taşınmaz 516 nolu parsel olup, dava dışı 532 nolu parselle ilgili elatmanın önlenmesine yönelik açılmış bir dava bulunmadığından 532 parsel sayılı taşınmazla ilgili asli müdahale talebinin dinlenmesine olanak bulunmamaktadır.
Öte yandan; davacının paydaş olduğu davaya konu 516 nolu parselde davalının kayden hakkının bulunmadığı tartışmasızdır.
Ne var ki; davalı, çekişme konusu taşınmazda eşinin paydaş olduğunu, taşınmaza da onun adına yapılaştığını savunmuş, eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen kayıtlardan, gerçektende davalının eşi Şadiye Aydın"ın taşınmazda paydaş olduğu görülmüştür.
Bu durumda, davalının çekişme konusu taşınmaza eşine teban yapılaştığı belirlendiği takdirde davanın, paydaşın paydaşa karşı açtığı elatmanın önlenmesi davası olarak değerlendirilmesi gerekeceğinde kuşku yoktur.
Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
../...
4721 s. Türk Medeni Kanunun (TMK) 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 237, Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK"nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK"nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Hâl böyle olunca; öncelikle 532 nolu parsele yönelik asli müdahillerin talebinin müstakil bir dava olarak düşünülüp eldeki davadan tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydının yapılması, ondan sonra dava konusu yere davalının paydaş olan eşine teban yapılaşıp yapılaşmadığı belirlenerek, eşine teban kullandığının belirlenmesi halinde, dava; paydaşın paydaşa karşı açtığı elatmanın önlenmesi davası olarak nitelendirilip, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, toplanacak deliller toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek, Türk Medeni Kanunu"nun 692. maddesinin; ""Paylı malın özgülendiği amacın değiştirilmesi, korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi veya paylı malın tamamı üzerinde tasarruf işlemlerinin yapılması, oybirliğiyle aksi kararlaştırılmamış olmadıkça, bütün paydaşların kabulüne bağlıdır."" şeklindeki hükmü de gözetilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.