3. Hukuk Dairesi 2016/745 E. , 2017/9233 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ve dava dışı Hasan ERTÜRKMEN ile 15/06/2005 tarihinde yapılan ... Sözleşmesi kapsamında plastik doğrama işi yapmak üzere adi ortaklık kurulduğunu, tarafların ortaklığa ilişkin hak ve yükümlülüklerinin sözleşmede detaylı olarak belirtildiğini, sözleşmenin 3/b maddesinde belirtilen 15.000,00.-TL sermaye taahhüdünü yerine getirdiğini, buna ek olarak ortaklığın giderleri için yapılması gereken ek masraflar ve borçların da kendisi tarafından karşılandığını, ancak ortaklığın kurulmasından itibaren hakkı olan hiçbir kar payı ödemesi yapılmadığını, bu ödemelerin yapılması için yapılan taleplerin reddedildiğini, bunun yanında ortaklık yönetiminde hiç söz hakkı tanınmadığını ve saf dışı bırakıldığını, taraflara ihtarname çektiğini belirterek; fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 25.314,00.-TL sermayenin 15/06/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal ticari faiziyle ve bugüne kadar oluşan kar payının her dönem için işleyecek olan ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, sözleşme gereği kurulan işletmenin 01/07/2005 tarihinde işe başlamış olup 01/04/2006 tarihinde son bulduğunu, yaklaşık 9 ay faaliyet gösteren işletmede ortakların zarar ettiklerini, işletme için toplamda ödenen vergiler hariç yaklaşık 50.000,00.-TL harcama yapılmasına rağmen elde edilen kazancın işyerine alınan malzemelerinde satışı sonrası toplamda 35.140,00.-TL olduğunu, bu durumda bir kardan söz edilemeyeceğini, davacının toplamda 25.314,00.-TL harcama yaptığı iddiasını kabul etmediğini, taahhüt ettiği sermaye gereği malzeme ödemelerini yaptığını, davacının bilgisayar bedeli olarak yaptığı ödemeyi kabul ettiklerini; ancak, işyerinin kapanmasından sonra bilgisayarın parasını ben ödedim diyerek davacının götürdüğünü savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporuna göre, davacının işletmeye ortaklık nedeniyle yapmış olduğu 25.314,00.-TL bedeldeki ödemelerini ortağından direkt olarak talep edemeyeceği, bu
bedelin davacının da 1/2 hisse ile ortak olduğu işletmenin yürütülmesi sırasında yapılan faaliyetlerden dolayı ödendiği, işletmenin davalı tarafından tasfiye edilerek faaliyetinin sonlandırıldığı, tasfiye sonucunda meydana çıkan paranın davalının uhdesinde kaldığı, işletme zararının bulunduğu, bu zarara tüm ortakların hisseleri oranında iştirak etme zorunluluklarının bulunduğu, davalının işletmenin kapatılması ve paraya çevrilmesi sonucunda 35.170,00.-TL elde ettiği, davacının hissesine düşen miktarının ise 17.570,00.-TL olduğu gerekçesiyle; davacı tarafın kar payı ödeme talebi ispat edilemediğinden reddine, ortaklık sermaye payına yönelik talebin ise kısmen kabulü ile 17.570,00’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dava konusu uyuşmazlık; adi ortaklıktan kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı için, taraf ehliyeti de yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklığa karşı açılan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir. Başka bir anlatımla, aktif ve pasif taraf ehliyeti tüm ortaklara aittir. Bu açıdan ortaklar arasında mecburi dava arkadaşlığı vardır. Adi ortaklık adına, üçüncü kişiler aleyhine açılacak davaların bütün ortaklar tarafından açılması gerekir. Aynı şekilde, bir ortağın diğeri aleyhine açtığı davada da, tüm ortaklar davaya dahil edilmelidir.
Somut olayda; tarafların ve mahkemenin de kabulünde olduğu üzere işletme konusunda; davacı, davalı ve dava dışı ... arasında bir adi ortaklık bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davanın; davaya konu adi ortaklığın diğer ortağı ..."e de yöneltilmesi gerekmektedir.
O halde; mahkemece dava dışı ortak ...’in de davaya taraf olarak katılımı sağlanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre tarafların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.