11. Ceza Dairesi 2018/6 E. , 2020/2129 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Adli sicil kaydına göre mükerrir olan sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 58. maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanmaması, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
I- Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan açılan davada verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz taleplerinin incelenmesinde;
1) Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu"nun 14.12.1992 tarih ve 1/5 ve Ceza Genel Kurulu"nun 24.03.1998 gün 51/106 sayılı kararlarında açıklandığı üzere; kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için, ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanunu"nda öngörülen bütün unsurları taşıması gerekir. Aksi takdirde yasal unsurları taşımayan bir kambiyo senedinde sahtecilik yapılması halinde fiil, özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacaktır.TTK’nun 688. (6102 sayılı Kanunun 776.) maddesinin 2. fıkrası uyarınca senet metninde bulunması zorunlu unsurlardan olan "kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödeme vaadi” bulunmaması halinde senedin özel belge niteliğinde olacağı cihetle; katılanın soruşturma aşamasındaki beyanlarında, suça konu senedin bedel kısmının aracın hasarı ve zararları hesaplanarak doldurulduğu iddiası karşısında, sanığın senedi düzenlerken yanında bulunduğunu beyan eden tanık ..."ın mahkeme huzurunda yeniden tanık sıfatıyla dinlenerek, senet düzenlenirken bedel kısmının yazılmış olup olmadığının sorulması, bono üzerindeki yazı ve rakamların katılana ait olup olmadığı yönünde bilirkişi raporu alınması, bononun katılana verildiği sırada unsurlarının tam olup olmadığının ve buna bağlı olarak eylemin özel belgede sahtecilik suçunu oluşturup oluşturmayacağının tespiti ile sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2) Kabule göre de;
a)Adli Emanetin 2015/1325 sırasında kayıtlı emanet eşyanın akıbeti hakkında bir karar verilmemesi,
b) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK‘nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA,
II- Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan açılan davada verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz taleplerinin incelenmesinde;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.03.1998 tarihli, 8/69 sayılı kararında da açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir zarar veya borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde zarar veya borç, hileli davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmayacağı kabul edilmektedir. Somut olayda; mahkeme huzurunda dinlenen tanık ..."ın beyanlarında sanığın araç kiraladığını, kiraladığı araç ile kaza yaptığını,onun karşılığı olarak suça konu senedin düzenlendiğini,araç üzerindeki hasar bedeli göz önüne alınarak 50.000 tl olarak düzenlendiğini belirttiği, tanığın suça konu senedin sanık ile katılan arasında önceden doğan borç ilişkisi karşılığı sonradan verildiğinin beyan etmiş olması karşısında; sanık, katılan ve tanık ..."ın mahkeme huzurunda yeniden dinlenerek suça konu senedin önceden doğan borç için verilip verilmediğinin araştırılarak sonucuna göre 5237 sayılı TCK"nin 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığı tartışılmadan eksik araştırma ve inceleme ile mahkûmiyetlerine karar verilmiş olması,
2-Kabule göre de;
a-)Dolandırıcılık suçu bakımından; Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarihli, 2013/11-397 E., 2014/202 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK"nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “belgede sahtecilik” suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, 24/10/2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nin 253. maddesinin üçüncü fıkrasına “birlikte” ibaresinden sonra gelmek üzere “aynı mağdura karşı” ibaresi eklenmiş olup, anılan yasa maddesinde yapılan değişiklikle uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağının düzenlenlendiği de dikkate alınarak, sanığın üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu mağdurunun kamu olduğu, dolandırıcılık suçunu ise ...’e karşı işlediği, dolayısıyla sanığa isnat edilen resmi belgede sahtecilik suçu ile dolandırıcılık suçunun mağdurlarının farklı olduğu anlaşılmakla, sanığa yüklenen ve 5237 sayılı TCK’nin 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçu nedeniyle, 24/10/2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nin 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
b)Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararı uyarınca TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz talepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.03.2020 tarihinde üye ..."ın dolandırıcılık suçu yönünden uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı yönündeki değişik gerekçesi ile sair yönlerden oy birliğiyle karar verildi.
DEĞİŞİK GEREKÇE;
Dairemizin 2017/14724 Esas, 2020/1903 Karar sayılı 27.02.2020 tarihli, 2017/14699 Esas, 2020/755 Karar sayılı 03.02.2020 tarihli, 2017/16549 Esas, 2020/1332 Karar sayılı 13.02.2020 tarihli kararlarına ilişkin "uzlaştırma kapsamında olan dolandırıcılık suçu ile uzlaştırma kapsamında olmayan sahtecilik suçunun birlikte aynı gerçek kişiye karşı işlenmesi halinde dolandırıcılık suçu yönünden uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağına" dair karşı oylarımızda ayrıntılı olarak açıkladığımız üzere;
Sanık ..."in araç kiralama işlemi sırasında düzenlenen araç kiralama sözleşmesi ile 17/08/2010 düzenleme tarihli bonoya ... olarak ismini yazıp imzalamak suretiyle sahte olarak oluşturduğu sözleşme ve bonoyu
.. Turizm. Tic. Ltd. yetkilisi müşteki ..."e verdiği iddia ve kabul edilen olayda;
5271 sayılı CMK"nin 253. maddesinin 3. fıkrasında "uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması hâlinde uzlaşma hükümlerinin uygulanmayacağı" dikkate alındığında ;
Müşteki ..."ün hem sahtecilik suçunun hemde dolandırıcılık suçunun mağduru olduğu, uzlaştırma kapsamına giren dolandırıcılık suçunun, bu kapsama girmeyen sahtecilik suçuyla birlikte aynı müşteki-mağdur ..."e karşı işlenmiş olması nedeni ile somut olayda dolandırıcılık suçu yönünden uzlaşma hükümlerinin uygulanmayacağı anlaşıldığından;
Sayın çoğunluğun dolandırıcılık suçu yönünden uzlaşma hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkin "kabule göre bozma" düşüncesine katılmıyorum. 04.03.2020