Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/5115
Karar No: 2008/15295
Karar Tarihi: 07.10.2008

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2008/5115 Esas 2008/15295 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2008/5115 E.  ,  2008/15295 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Yalova İş Mahkemesi
    TARİHİ : 31/12/2007
    NUMARASI : 2005/160-2007/279
                           
    Davacı,  iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine   karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre  davacı H.B.A. ile davalı işveren N.Ö.’nun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer  temyiz itirazlarının reddine.
    2-Dava  davacının iş kazası sonucu  uğradığı maddi ve manevi zararlarının   giderilmesi  istemine ilişkindir.
    Mahkemece  istemin kısmen  kabulüne karar verilmiştir
    Davacı temyizi yönünden;Olayın oluş şekline, müterafik kusur oranlarına, davacı da oluşan maluliyet oranı ve davacı yönünden duyulan  elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna 26.6.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı"nın içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimine ve hak ve nesafet kurallarına göre hükmolunan manevi tazminatın az taktir edildiği açıkça ortadadır.
    3- Davalı iş verenin temyizine gelince;Davacının   hesaplanan gerçek maddi zararından davanın niteliği gereği Sosyal Güvenlik Kurumunca bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin  düşülerek  karşılanmayan maddi zararın belirleneceği uyuşmazlık konusu değildir.  Uyuşmazlık gerçek maddi zarardan  düşülmesi gereken SGK"ca  bağlanan gelirin, gelir bağlama tarihindeki ilk peşin  sermaye  değerinin mi yoksa 506 sayılı  Yasa"ya eklenen Ek 38.  maddesi gereğince hüküm  tarihine en yakın tarihteki artışlar nazara  alınarak hesaplanan  tüm peşin  sermaye değerinin mi olduğu  noktasındadır. 
    Sorunun çözümü için  maddi  zarar ile SGK  tarafından bağlanan gelir  kavramı üzerinde durmak  gerekir. Maddi zarar sigortalının zararlandırıcı sigorta olayından  önce ve sonraki durumu arasında  oluşan farktan ibarettir.  Başka bir anlatımla zararlandırıcı sigorta olayı  olmazdan önce  malvarlığı hangi  durumda ise  o durumla  zararlandırıcı  sigorta olayı olduktan  sonraki durum arasındaki farktır.
    Öğretide  zararın hüküm tarihine  göre hesaplanma gereği kabul  görmüştür. Borçlar  Kanunu"nun 46/II. maddesine göre hükmün verildiği anda cismanı zararın sonuçları  tam ve kesinlikle belirlenemiyorsa  hakim, hüküm tarihinden başlayarak iki yıl  içinde hükmün  değiştirilmesi hakkını  saklı tutar Federal mahkemede  tazminatın  belirleme anını kural olarak  hüküm anı olarak belirlemiştir.  Borçlar  Kanunu"nun 46/II. maddesindeki bu hükümden de  yararlanılarak denebilir ki maddi zararın saptanmasında hüküm  gününün  dayanak alınması ve hüküm  günündeki duruma göre zarar tutarının hesaplanması gerekir.
    Bu itibarla hüküm tarihine en yakın tarihteki verilerin  nazara  alınarak rapor  tarihine kadar gerçekleşen zararın somut olarak hesaplanması gerekir.  Bu husus " gerçek belli iken varsayıma gidilemez." ilkesininde gereğidir. Zararın giderimine karar verilebilmesi için öncelikle zararın miktar olarak belirlenmesi gerekir. Zarar  tazminatın  tavan   noktasıdır.  Hüküm altına alınacak tazminat  zararı aşamaz. Zarara  neden olan olay nedeniyle  olaydan zarar  gören sigortalı yada ölüm halinde hak  sahipleri bir  fayda da sağlamışsa  zararı doğuran  olayla bağlantılı  faydaların  zarardan indirimi gerekir.  Buna zararın  denkleştirilmesi denir.  Aksi  halde zararlandırıcı olay zarar  gören tarafı zenginleştirir.
    506 sayılı   Yasa"nın 19. maddesinde iş kazası  meslek  hastalığı  sonucu meslekte  kazanma gücü  en az % 10 azalmış olan  sigortalılara sürekli iş göremezlik geliri, 23. ve 24 maddesinde meslek  hastalığı veya iş kazası sonucu  ölen sigortalıların eş ve çocukları  ile ana ve babasına yasada  belirlenen koşulların varlığı halinde  iş kazası veya meslek  hastalığı sigorta kolundan  gelir bağlanacağı, 73/A maddesinde de  tarifesine göre tesbit edilecek iş kazaları ile meslek  hastalıkları sigortası priminin  tamamının işverenler tarafından  ödeneceği bildirilmiştir.  Sigortalının primin ödenmesinde herhangi bir katkısı söz konusu değildir.  Bu  özelliği göz önünde tutulduğunda, iş  kazası sigortasından bağlanan  " gelirin" maddi zararın  sigorta primleri işverenden alınmak  suretiyle Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanmak amacına yönelik  bir ödeme niteliğinde olduğu  sonucuna varılır. Bu nedenle söz  konusu gelir,  işverenin genel  hükümlere göre sorumlu olduğu  " tazminat "  kavramı içinde  yer alır.  İş kazası veya meslek  hastalığı sonucu oluşan  zararın giderilmesi istemine ilişkin olarak açılan  tazminat davaları nitelikçe sigortaca  karşılanmayan zararın  giderilmesi  istemini amaçlamaktadır.
    Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular  karşısında zarar hesabının Sosyal Güvenlik Kurumunca bağlanan  gelirin hüküm tarihine en yakın  tarihte belli olan artışlar nazara alınarak  hesaplanan tüm peşin  sermaye  değeri düşülmek suretiyle  yapılması gerektiğinin kabulü gerekir. Aksi takdirde Borçlar Kanunu"nun genel ilkelerine ve özellikle 506 sayılı Yasa"nın 19. 23. ve 24. maddelerine ters  düşülmüş olacak, zarardan bağlanan gelirin hüküm tarihine en yakın tarihteki artışlar nazara alınarak hesaplanan peşin sermaye değeri düşülmediği  takdirde sigortalı veya  hak sahipleri aynı  zarar  için hem işverenden tazminatın  tümünü almak  hem de  kurumdan gelir almak  yoluyla bağlanan gelirlerin ilk peşin değeri ile hüküm tarihine kadar  yapılan artışları da  kapsayan en son  peşin değer arasındaki  fark yönünden  mükerrer  yararlanma durumuna gelecektir. İşte buna engel olmak için  hüküm tarihine en yakın tarihteki  artışlar gözetilerek  hesaplanan peşin sermaye değerinin düşülmesi  zorunludur.
    Öte yandan Anayasa Mahkemesinin  506 sayılı Yasa"nın 26. maddesiyle  ilgili olarak verdiği iptal kararı  Sosyal Güvenlik Kurumunun açacağı  rücu davalarının konusunu oluşturan kurum alacağına ilişkin  olup, sigortalı tarafından işverene  yönelik olarak açılan tazminat  davalarında uygulanma  olanağı yoktur.  Kaldıki  Yargıtay  İçtihadı Birleştirme  Büyük Kurulunun  1.7.1997 gün ve 1992/3 Esas  1994/ 3 Karar sayılı kararının  bağlayıcılığını koruduğu da  açıktır.  Sosyal Güvenlik  Kurumunun işverene yalnızca  bağlanan gelirin ilk peşin  sermaye değeri oranında  rücu  edebilmesi, davacı zararının   hüküm tarihine en yakın tarihteki verilere göre hesaplanan en son peşin sermaye değeri miktarı  kadar karşılandığı  gerçeğini değiştirmez.
    Somut olayda mahkemece karara esas  alınan  hesap raporunda dosyada mevcut en son peşin sermaye değeri tablosu olan 19.09.2006 tarihli verinin esas alındığı bildirilmiş olmasına rağmen mahkemece 26.07.2007 günlü yazı ile SGK"dan bağlanan gelirin tahsis onay tarihindeki ilk peşin sermaye değeri sorularak hesaplanan maddi tazminattan bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin indirilmek suretiyle  davacının  maddi zararının belirlendiği ortadadır.
    Yapılacak iş; 4447 sayılı Yasa"nın  16. maddesiyle 506 sayılı Yasa"ya eklenen Ek 38. maddesi gereğince  hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan artışlara göre  hesaplanan tüm peşin sermaye değeri kurumdan sorulmak ve bildirilen miktar hüküm tarihine en yakın  tarihte belli  olan ücret  artışları razara alınarak hesaplanan tazminattan indirilmek ilk kararda hüküm altına alınan maddi tazminat alacağı miktarını geçmemek üzere sonucuna göre bir karar vermektir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
    O halde tarafların bu yönlerini amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.  
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 07.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi