17. Hukuk Dairesi 2014/22140 E. , 2017/3745 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 13.07.2009 tarihinde davalı idareye ait 723067 plakalı araç içinde bulunan ve davacının torunu olan ..."nın meydana gelen trafik kazasında ağır yaralandığını, oluşan zarardan davalı idarenin araç işleten sıfatı ile sorumlu olduğunu, ..."nın %100 malul kaldığını, kaza tarihinde 21 yaşında olduğunu, yatağa bağımlı hale geldiğini, babaannesi olan davacı tarafından bakıldığını ileri sürerek 30.000 TL manevi tazminatın davalı idareden tahsilini talep edilmiştir.
Davalı vekili, 6223 sayılı kanununa göre çıkarılan 659 sayılı kanun hükmünde kararname hükümleri gereğince davanın Jandarma Genel Komutanlığına karşı açılması gerektiği, ... lehine Ankara 3 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/411 Esas sayılı dosyasında 40.000 TL manevi tazminata hükmedildiği, manevi tazminatın hukuki yönden zenginleşme aracı olmadığını, çekilen elem ve sıkıntının kısmen hafifletilmesi amacına yönelik bir müessese olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davanın kısmen kabulü ile 7.500,00 TL manevi tazminatın davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine, olay tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde; mahkemece, meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanma ve malul kalma nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacının daimi işgöremezlik oranı ve kusur oranları gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacı için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 06/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.