Davacılar, ölüm aylığı bağlanmasına, aksine kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava 26.10.1994 tarihinde ölen sigortalının ölüm aylığı bağlanan hak sahibi eş ve çocuklarının gelirden çıkması nedeniyle anne ve babanın ölüm aylığı talebini reddeden kurum işleminin iptali ile kuruma başvuru tarihinden geçerli olmak üzere sigortalının anne ve babası olan davacılara ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece sigortalının ölümü tarihinde eş ve çocuklara bağlanan aylıkların toplamı sigortalının gelirinden aşağı olmadığından anne ve babanın aylık bağlama hakkının düştüğü, sonradan eş ve çocukların aylıklarının kesilerek bunlara bağlanabilecek aylıkların toplamı sigortalının aylığının altında kalsa bile düşen bir hakkın sonradan canlandırılmasının söz konusu olamayacağından bahisle davanın reddine karar verilmiş ve bu karar süresinde davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacıların ölen sigortalının anne ve babası oldukları, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışmalarının bulunmadığı, 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almadıkları uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık 506 sayılı yasanın 69.maddesindeki gelir bağlama düzeninin yorumundan kaynaklanmaktadır. Davacılar şartlar oluştuğu takdirde sonradan da aylık bağlanabileceğini, davalı kurum ise ölüm tarihinde oluşmadığından hakkın düşeceğinin ve düşen hakkın bir daha canlandırılamayacağını ileri sürmüş ve yerel mahkemede bu görüşü katılmıştır.
506 sayılı yasanın 69.maddesinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışmaları bulunmayan ve 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan anne ve babaya ölüm aylığı bağlanması için iki kural getirmiştir.
Birinci kural; yasanın 69/1.maddesinde düzenlenmiş olup; Sigortalının ölümü tarihinde eşine ve çocuklarına bağlanması gereken aylıkların toplamının, sigortalıya ait
aylıktan aşağı olması halinde artan kesimin sigortalıya ait aylığın %25"ini geçmemek kaydıyla anne ve babaya verilebileceğine ilişkin olup, birinci kuralda sigortalının ölüm tarihindeki aylığının ölüm aylığının bağlanmasında esas alınacağı ve bu aylıktan anne ve babanın hangi hallerde yararlanacağı belirlenmiştir.
İkinci kural ise, anılan yasanın 69/2 maddesinde düzenlenmiş olup “Sigortalının ölümü ile eşine ve çocuklarına bağlanabilecek aylıkların toplamı, sigortalıya ait aylıktan aşağı değilse ana ve babanın aylık bağlanma hakları düşeceğine ilişkindir. İkinci kuralda daha geniş bir uygulama alanı, geleceğe yönelik düzenleme yapılmıştır. Madde içindeki “bağlanabilecek” sözcüğü ilk fıkradaki “bağlanması gereken” sözcüğünden farklı kapsamda olup geçen zaman içerisinde her türlü durum içinde anlamında kullanıldığı kabul edilmelidir. Yasa koyucu ikinci fıkra ile tüm değişik durumları amaçlamış ve eş ve çocuklara bağlanabilecek aylıkların çeşitli değişiklikler içerisindeki toplamlarının sigortalıya ait aylıktan aşağı olmaması durumunda anne ve baba bakımından anılan durum itibariyle aylık bağlama hakkının düşeceği hükme bağlanmıştır.
Bu itibarla davacıların aylık talebinde bulundukları 15.09.2006 tarihinde ölüm aylığına hak kazandıkları ortaya çıkmaktadır. Ölüm tarihinde ortaya çıkmayan bir hakkın o tarih itibarıyla düşmesi söz konusu olamaz. Diğer bir deyişle davacıların ölüm aylığı hakkının talep tarihinde ortaya çıktığının kabulü gerekir. Madde metninde geçen hakkın düşmesi hükmünün hak sahiplerinin gelirden çıkmaları ve girmeleri ile değişin pay oranları için ayrı düşünülmesi gerekir. Yasada aksine bir hüküm bulunmadığı gibi 5510 sayılı yasanın 34-35 maddelerindeki düzenleme de bu doğrultudadır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle Ölüm aylığına hak kazanmış hak sahiplerinin durumunda meydana gelen değişikliklerin diğer hak sahiplerinin aylık bağlanma oranlarının arttırılmasına ya da ölüm aylığına hak kazanmalarına neden olacağı, meydana gelen değişikliğe göre hak sahiplerinin durumlarının yeniden değerlendirilmesinin gerektiği göz ardı edilerek, davacılara ölüm aylığı bağlanmasını ölüm tarihindeki durum ile sınırlandırmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.