Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/933
Karar No: 2021/800
Karar Tarihi: 24.02.2021

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2019/933 Esas 2021/800 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2019/933 E.  ,  2021/800 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : Elazığ 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ...... aleyhine 08/02/2017 gününde verilen dilekçe ile internet yayını yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 25/09/2018 günlü karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 14/01/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, internet yayını yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı vekili; müvekkilinin 2014 yılı yerel seçimlerinden bu yana Elazığ Belediye Başkanlığı görevini sürdürdüğünü, davalının ise internet üzerinden yayınlanan Elazığ Yeni Ufuk Gazetesindeki kendisine ait köşede 15/01/2017 tarihinde "Şimdi Gelelim Sadede" ve 20/01/2017 tarihinde "..."a Kurban Olmak!" başlığı altında yazdığı yazılar ile müvekkilinin kişilik haklarına yönelik saldırıda bulunduğunu ifade ederek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
    Davalı vekili davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    İlk derece mahkemesince; davalı tarafından yazılan her iki yazıda davaya konu ifadelerin kırıcı, hoş karşılanmayan veya kaygı uyandıran bilgi ve düşünceler olarak değerlendirilse bile hakaret içerikli olarak değerlendirilmelerinin mümkün olmayacağı, bu nedenle manevi tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükme karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince; dava konusu her iki yazı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, yazının güncel olduğu, kamu yararını amaçladığı ve kamuoyunu bilgilendirmeye yönelik olduğu, davacının kişilik haklarına saldırı niteliğindeki ifadelere yer verilmediği, yazının veriliş biçimi ve bütünlüğü çerçevesinde, kamuoyu gündemini uzun süre meşgul eden menfur 15 Temmuz darbe girişimine ve akabinde yaşanan olaylara ilişkin olduğu, davalının darbe girişimi sırasında aldığı tutum değerlendirilerek yazının haber verme hakkı ve eleştiri sınırları içerisinde yapıldığı, davacı Belediye Başkanının davalının iddialarına karşı her türlü iletişim vasıtasıyla cevap verebileceği, davacının siyasi bir kimliğinin bulunması nedeniyle ağır sayılabilecek eleştirilere de katlanması gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş olup, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava konusu uyuşmazlık; davalının, internet üzerinden yayınlanan Elazığ Yeni Ufuk Gazetesindeki kendisine ait köşede 15/01/2017 tarihinde "Şimdi Gelelim Sadede" ve 20/01/2017 tarihinde "..."a Kurban Olmak!" başlığı altında yazdığı yazılar kapsamında davacı hakkında sarf ettiği ifadeler ile davacıyı FETÖ adlı terör örgütü ile ilişkilendirmesinin, ifade özgürlüğü ya da kişilerin şeref ve itibarına saygı gösterilmesini isteme haklarından hangisinin kapsamında kaldığına ilişkindir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi gereğince kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat talep edebilir.
    İfade özgürlüğü; haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilme, düşünce, tavır ve kanaatlerinden dolayı kınanmama ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilme, anlatabilme, savunabilme, başkalarına aktarabilme ve yayabilme imkânlarına sahip olma anlamlarına gelir. Düşüncelerin her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirme ve bu konuda başkalarını ikna çabaları ve bu çabaların hoşgörüyle karşılanması çoğulcu demokratik düzenin gereklerindendir. Dolayısıyla toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır. Bu itibarla düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü demokrasinin işleyişi için hayati önemdedir.
    İfade özgürlüğü; aynı zamanda demokratik toplumun temelini oluşturan, toplumun ilerlemesi ve bireyin gelişmesi için gerekli temel unsurlardan olup bu özgürlük, sadece toplum tarafından kabul gören, zararsız veya ilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil; incitici, şoke edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerlidir. İfade özgürlüğü; yokluğu hâlinde demokratik bir toplumdan söz edemeyeceğimiz çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin bir gereğidir.
    Ancak belirtmek gerekir ki ifade özgürlüğü sınırsız değildir. Başta siyasi kişiler olmak üzere, en geniş hâlde dahi ifade özgürlüğünün, kişilerin itibarına zarar verecek boyuta ulaşmaması gerekir. Bu gereklilik, temel hak ve hürriyetlerin; kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva ettiğini belirten Anayasa"nın 12. maddesinin ikinci fıkrasından doğan bir zorunluluktur. Bu itibarla, Anayasa"nın 26. maddesinin ikinci fıkrasına göre ifade özgürlüğünün sınırlandırılma nedenlerinden biri de başkalarının şeref ve itibarının korunmasıdır.
    Davalının internet sitesinde yazdığı yazıdaki ifadelerin, ifade özgürlüğünün sınırlarını aşıp aşmadığını tespit ederken mahkemece ortaya konulan gerekçenin, bu özgürlüğü sınırlamak için yeterli ve ilgili olmasının yanında, ifade özgürlüğüne getirilecek sınırlamanın, demokratik bir toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik, ölçülü, orantılı ve istisnai nitelikte olması gerekir. Buna göre, ifade özgürlüğüne yapılan bir müdahale, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değil ise demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez.
    Kamuya mal olmuş kişilerin şeref ve itibarı ile ifade özgürlüğünün çatışması hâlinde bu iki hak arasında makul bir denge kurulmalıdır. Dengeleme yapılırken; dava konusu açıklamanın kamu yararına ilişkin bir tartışmaya sağladığı katkı, ilgili kişinin tanınırlığı, toplumdaki rolü ve işlevi ile yazıya konu olan faaliyetin niteliği, açıklama veya yayının konusu, kapsamı, şekli ve etkileri, ilgili kişinin daha önceki davranışları, bilgilerin elde edilme koşulları ve gerçekliği ile uygulanan yaptırımın niteliği göz önüne alınmalıdır.
    Somut olayda, davalının internet sitesinde 15/01/2017 tarihinde yazdığı "Şimdi Gelelim Sadede" başlıklı köşe yazısında, “davalının başkanlığını yaptığı Elazığ Basın ve Medya Cemiyetinin organize ettiği 10 Ocak “Dünya Çalışan Gazeteciler Günü” etkinliğinin 10 0cak 2017 tarihinde gerçekleştirildiği ve bu etkinliğe 15 Temmuz Gazisi Şehit...’in babasının onur konuğu olarak katıldığı, anılan şehit yakınının davacı Belediye Başkanı tarafından karşılanmasındaki gayenin kameralara 15 Temmuz şehidinin babasını karşılama süsü vermek olduğu, davacı Belediye Başkanının söz konusu etkinliğe davet edilmediği, niçin davetli olmadığını herkesin bildiği, bu etkinliğe davacıyı davet etmenin şehit...’in aziz ruhuna hakaret olduğu, çünkü merhum Halisdemir 30 kurşunla şehit olurken davacının ortalarda olmadığı, o melun süreçte saflar belli olduktan sonra ortaya çıktığı”, 20/01/2017 tarihinde yazdığı "..."a Kurban Olmak!" başlıklı köşe yazısında ise davacı hakkında “O gece, 15 Temmuz gecesi tanklar toplar yağmur olup milletin üzerine yağarken meyhanedeki sarhoşlar bile meydanlara inmişti ama O yoktu,….Neredeyse 7/24 sosyal medyada yaptıklarını paylaşan adam neden o gece şehreminliğini hatırlayıp da yönettiği şehrin insanlarına birkaç satırlık mesaj bile paylaşmadı?...Hani bir kitap vardı, bir kitap…FETÖ’nün yayın organlarından birinin yazarına ait olan kitap…FETÖ konusunda bu kadar hassas olduğunu iddia eden bu zat bir gün olsun savunduğu adama bu da neyin nesidir sayın başkan diye sorabildi mi acaba?...bu kitapla alakalı savunduğun adama hitaben; “hadi başkan hiç değilse bu konuda bizleri mahcup etme aslanlar gibi çık basının huzuruna böyle bir kitap olmadığını, bu ihanet çetesinin eserlerine asla para ödemediğini ispatla” desene,… sen hangi cüretle ihanet şebekesinden olan kişilerin kitaplarını satın alabilirsin diye sorsana, 17/25 kırmızı çizgisinden ve net tavrına rağmen Cumhurbaşkanı’na meydan okurcasına o kitabın ilk sayfasında kendi resmini bastırıp önsözünü yazma cesaretini kimden aldın veya bütün bunları yaparken hangi akla hizmet ettin sen Başkan! diye sorsana, hiçbir şeyi soramıyorsan bile savunduğun adamın henüz adaylığı belli değilken ROTA Haber denilen ne idüğü belirsiz bir haber sitesinin kesin ve net ifadelerle Ak Parti’nin Elazığ Belediye Başkan Adayı ...’dır dediğini biliyorum, bu haber sitesinin sahibi firari idi ve geçtiğimiz günlerde Yalova’da kıskıvrak yakalanarak FETÖ’den tutuklandı, yüreğin varsa ve iddia ettiğin gibi FETÖ konusunda çok hassas isen, savunduğun adama sorsana, ROTA Haberle herhangi bir ilişkisi var mıydı vardıysa bu ilişkinin derecesi neydi, Ak Parti’nin adayının kendisi olduğunu günler öncesinden duyuran bu haber sitesine bu haber karşılığında bir ücret ödedi mi ödemedi mi diye…...’ı şehitler anısına düzenlediğimiz etkinliğe neden davet etmediğimizin sebepleri işte bunlardı. Ortada cevap bekleyen bir sürü soru varken ihanet şebekelerinden olanların eserlerine milletin kasasından dünyanın paraları ödenirken, her şeyden önemlisi başta... olmak üzere hayatını kaybeden yüzlerce insana sıkılan kurşunlara verilen paraların kaynağı merak edilirken bizim bu etkinliğe o insanı davet etmemiz söz konusu bile olamazdı. Milletin idaresine sıkılan kurşunlara ödenen paraların bu kitaptan temin edilmediğini kim iddia edebilir ki? Hiç kimse. İşte bizim programa katılan mülki, siyasi ve bürokratik erke sorulacaksa bu sorular sorulmalı, ...’ın hangi akla ve kime hizmet 17-25’ten sonra özellikle de Sayın Cumhurbaşkanı’nınnet tavırları, dik duruşu ve talimatlarına rağmen bu kitaba belediye kasasından paralar ödendiğini sorup sormadıkları sorgulanmalı” ifadelerine yer verildiği anlaşılmaktadır.
    İfade özgürlüğünün sınırı, kişilerin şeref ve itibarının korunması hakkıdır. Yarışan bu iki hak arasında dengeleme yapılırken öncelikle dava konusu köşe yazısında kullanılan ifadelerin davacıya yönelik bölümünün, kamuoyunu ilgilendiren ve kamunun yararına ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığına bakılmalıdır. Davaya konu köşe yazılarında, 15 Temmuz gecesinde halkın meydanlara çıktığı vakit davacının ortada olmadığı, sosyal medya kanalıyla hiçbir tepkide bulunmadığı, FETÖ terör örgütü ile ilişkili haber sitesinden davacının Adalet ve Kalkınma Partisinin Elazığ Belediye Başkan adayı olduğunun açıklandığı, söz konusu terör örgütüne ait bir kitaba belediye bütçesinden ödeme yapıldığı iddia edilerek davacı FETÖ terör örgütü ile ilişkilendirilmiştir. Davacının söz konusu terör örgütü ile iltisak, irtibat veya bağlantıları bulunduğuna ilişkin dosyaya sunulmuş herhangi bir delil bulunmamaktadır.
    Bu kapsamda davacının FETÖ terör örgütü ile ilişkilendirilmesinde kamusal bir yararın varlığından bahsedilemez. Dosya incelendiğinde, davacı hakkında anılan terör örgütü ile ilgisi olduğuna dair hiçbir delil, ceza soruşturması veya kovuşturması bulunmamasına rağmen, davalı tarafça yazılan davaya konu köşe yazılarında, davacıyı FETÖ terör örgütü ile ilişkilendirilen ifadelerin ısrarlı bir şekilde kullanılması davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olup kişilerin şeref ve itibarının korunması hakkına aykırı hareket edilmiştir.
    Buna göre; davacının şeref ve itibarının korunmasını isteme hakkı, davalının ifade özgürlüğünden üstün tutulmalı ve davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığı kabul edilmelidir. İfade özgürlüğüne bu kapsamda getirilen sınırlama, ölçülü ve orantılı olduğu gibi demokratik toplum düzeninin gereklerine de uygundur. Dolayısıyla davalı tarafından internet sitesinde yazılan yazılardaki ifadelerle, açıkça ve ısrarlı bir biçimde FETÖ terör örgütü ile davacıyı ilişkilendirmek suretiyle davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığı sonucuna varılmıştır.
    Şu durumda; kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı yararına 6098 sayılı TBK"nın 58. maddesi uyarınca uygun miktarda manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle istemin reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA,  dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/02/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi