Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/6175
Karar No: 2016/8011
Karar Tarihi: 11.10.2016

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/6175 Esas 2016/8011 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2016/6175 E.  ,  2016/8011 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/10/2015 tarih ve 2015/158-2015/477 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan zirai kredi kullandığını ve müvekkilinden dosya masrafı adı altında haksız olarak ücret tahsil edildiğini, karşı taraf açıkça bilgilendirilmeden, matbu olarak düzenlenmiş sözleşmelerdeki genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağını ileri sürerek, müvekkilinden masraf adı altında haksız olarak kesilen miktarın tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 10,00 TL"nin kendisi tarihinden itibaren ticari faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında ıslah dilekçesi ile talebini 2.240,00 TL"ne yükseltmiştir.
    Davalı vekili, zamanaşımı def"inde bulunmuş, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, ticari kredi mahiyetindeki tarımsal kredi işlemlerinden kaynaklanan uyuşmazlığa Tüketici Kanunu"nun uygulanamayacağını, 6101 sayılı TBK"nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 1. m. uyarınca, 6098 sayılı TBK"nın da uygulama imkanının bulunmadığını, dava konusu tahsis/kullandırım ücretlerinin müşteri tarafından kabul edilen kredi sözleşmesi ve beyanname metni esas alınarak tahsil edildiğini, sözleşmenin ücret, masraf ve komisyona ilişkin maddelerinin genel işlem şartı niteliği taşımadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin matbu olarak hazırlandığı, davacının sözleşmeyi müzakere etme, okuyup kullanılan kredi bedeli dışında ayrıca bir borç altına girdiğini tespit edebilme imkanı olmadığı ve bu itibarla, sözleşmede masraf alınmasına ilişkin yer alan düzenlemenin genel işlem şartı olarak değerlendirilmesi ve yazılmamış sayılması gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 2.240,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    1- Davalının cevap dilekçesi ile zamanaşımı def"inde bulunduğu da anlaşılmakla, mahkemece zamanaşımı def"i hususunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
    2- Kabule göre de, mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davacı tarafın kullanmış olduğu genel tarımsal krediler nedeniyle dosya masrafı adı altında yapılan kesintilerin iadesi istemi ile açılan işbu davada, yukarıda özetlendiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, mahkemece dava konusu 06/03/2013 tarihli sözleşme yanında, ayrıca 16/03/2007, 11/12/2007, 12/03/2011, 10/03/2011, 29/03/2012 tarihli kredi sözleşmeleri yönünden de kabul kararı verilmiş ise de, anılan sözleşmeler 6098 sayılı TBK"nın yürürlük tarihi olan 01/07/2012 tarihinden önce akdedilmiştir. Bu bakımdan, 01/07/2012 tarihinden önce akdedilen sözleşmeler yönünden somut uyuşmazlığa sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerekirken anılan husus nazara alınmaksızın, sözleşmede masraf alınmasına ilişkin düzenlemenin 6098 s. TBK"nın m. 20 vd. uyarınca genel işlem şartı olarak değerlendirilmesi ve yazılmamış sayılması gerektiğinden bahisle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. Bununla birlikte taraflar arasında geçerli 06/03/2013 tarihli sözleşme yönünden 6098 sayılı TBK’nın m. 20 vd. uyarınca sözleşmenin genel işlem koşulları denetimine tabi tutulmasına bir engel bulunmamaktadır.
    Ayrıca, taraflar arasında akdedilen ve genel işlem koşullarına tabi tutulamayacak olan önceki tarihli kredi sözleşmelerinde, davalı banka tarafından kullandırılan krediler dolayısıyla masraf alınabileceğine dair hüküm olmakla birlikte, sözleşmede miktar ya da oran belirtilmediğinden, kredi kullanımına ilişkin belgeler ekleri ile birlikte getirtilerek, kredi sözleşmesi hükümleri, sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu ve ilgili yasal mevzuat çerçevesinde davalı banka ile diğer bankaların uygulamasına göre bu tür işlemlere kredi grupları bakımından uygulanan kredi kullandırım ücreti vb. ad altında kesilen masraf miktar ya da oranları sorularak, sözleşmedeki bu boşluğun dürüstlük kuralı ve hakkaniyet esaslarına göre doldurularak, davalı tarafından masraf ve komisyon adı altında kesinti yapılmasının bankacılık teammüllerine uygun olup olmadığı veya kesinti yapılması uygun ise, bu durumda ne miktarda veya oranda olması gerektiği, davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı hususlarında değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçeyle eksik inceleme ve araştırmayla hüküm kurulması doğru olmamış ve hükmün bu sebeple bozulmasını gerektirmiştir.
    3- Bir sözleşmenin 6098 sayılı TBK’nın m. 20 vd. uyarınca genel işlem koşulları denetimine tabi tutulması için Kanunda belirtilen ölçütlerin uygulanması gerekir. 818 sayılı BK da olduğu gibi 6098 sayılı TBK’da da sözleşme serbestisi ana kural olmakla birlikte, sözleşmelerin geçerliliği için 6098 sayılı TBK’na, sözleşmenin hukuka aykırı genel işlem koşulları içermemesi unsuru getirilmiştir. Hem tüketiciler hem de tacirler için geçerli olan genel işlem koşulları denetimi, sözleşmelerin imzalanması aşamasında daha olumsuz durumda bulunan sözleşmenin tarafını dürüstlük kuralları kapsamında korumaktadır.
    Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulları nedeniyle yazılmamış sayılabilmesi için öncelikle, o hükmün genel işlem koşulu niteliğinde olup olmadığı tespit edilmelidir. Bu anlamda sözleşmenin tipi, türü ve niteliği önem taşımaz. Sözleşme eşya hukukuna, usul hukukuna veya ticari bir alım satıma, sigorta hukukuna, bankacılık hukukuna vs. ilişkin olabilir. Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olabilmesi için ise, anılan hükmün genel işlem koşulunu kullanan tarafça, sözleşmenin kurulmasından önce, tek taraflı olarak, sadece o sözleşme için değil, çok sayıdaki benzer sözleşmelerde kullanmak amacıyla hazırlanmış ve karşı tarafın getirilen bu hükmü müzakere etmesine imkan tanımadan sözleşmenin imzalanmış olması gereklidir. Bir sözleşmedeki genel işlem koşulunun niteliğinin, objektif unsurlara göre belirlenmesi gerekmekte olup, bu hususta tarafların icra ettikleri meslekleri ve sıfatları, tacir veya tüketici olup olmadıkları önem taşımaz. Bir sözleşmenin önceden ve çok sayıda kullanım amacıyla oluşturulup oluşturulmadığını tespitte değişik ölçütler kullanılabilir. Söz gelimi ortada matbu bir metin var ve kullanılan ifadeler soyut ve genel ise, birden fazla sözleşmede kullanma niyetiyle önceden oluşturulduğu kabul edilebilecektir. Diğer sözleşme metinleriyle özdeş ifadeler içermemesi tek başına, o sözleşmenin genel işlem koşulu denetimine tabi tutulmasını engellemez. Bu noktada aranılacak en temel unsurlardan birisi de, genel işlem koşulunu kullanan tarafın, karşı tarafa bu hükmü, değiştirilmesini engelleyecek tarzda ve o niyetle sunmuş olmasıdır. Mamafih, tek seferlik bir anlaşma için hazırlanan sözleşme metni için genel işlem koşulundan söz etmek mümkün değildir.
    Genel işlem koşulu niteliğindeki bir hüküm, sözleşmenin taraflar arasında müzakere ve pazarlık sonucu imzalanmış ise, artık ortada hukuka aykırı bir sözleşme hükmünden değil, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde, sözleşmede yer alan bireysel bir anlaşma hükmünden söz etmek gerekir. Ancak, bir sözleşmede, bütün hükümlerin tartışılarak sözleşmeye konulduğuna ilişkin kayıt konulması, TBK m. 20/3 uyarınca, onları tek başına genel işlem koşulu olmaktan çıkartmayacaktır.
    Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olup olmadığını hangi tarafın ispat etmesi gerektiğine ilişkin TBK da açık bir düzenleme olmamakla birlikte, 6502 sayılı TK 5/3 maddesinden yola çıkılarak, önceden ve çok sayıda kullanmak amacıyla hazırlanmış belirli bölümleri boş olan ve sonradan doldurulan sözleşme hükümlerinin kural olarak müzakere edilmemiş olduğu, aksinin sözleşmeyi hazırlayan tarafça ispat edilmesi gerektiği kabul edilmeli, gerektiğinde bu konuda ticari ve e posta yazışmaları, fakslar, sözleşme taslaklı vs. ispat vasıtalarından yararlanılmalıdır.
    Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde, genel işlem koşullarının üç aşamalı denetime tabi tutulması gerekir. Söz konusu denetim aşamaları; yürürlük (kapsam) denetimi, yorum denetimi ve içerik denetimidir.
    Yürürlük denetiminde, genel işlem koşulunun karşı tarafın bilgisi dahilinde sözleşmeye konulup konulmadığına bakılmalı, müşterinin sözleşmeye genel işlem koşulu konulduğunu açıkça biliyor olması halinde diğer denetim aşamalarına geçilmelidir. Aksi halde diğer aşamalara geçilmeksizin genel işlem koşulu niteliğindeki hükmün sözleşmeden çıkarılması gerekmektedir. TBK m. 21 uyarınca, bir müşterinin önceden sözleşmedeki genel işlem koşulundan açıkça haberdar edilmesi, tek başına o hükmün geçerli hale geldiğini göstermez. Önceden müşteriye bildirilmemiş olan hükümler, genel işlem koşulu denetimine gerek kalmaksızın, sözleşmenin bir hükmü dahi sayılmamalıdır.
    Şayet sözleşme, o sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı bir genel işlem koşulu taşıyorsa, yani şaşırtıcı hüküm içeriyorsa, bu nitelikteki hükümler yönünden, müşterinin önceden ve açıkça bilgilendirilmiş olup olmadığı, bu hükmün müzakere edilip edilmediği önem taşımaksızın, o sözleşme hükmü TBK m. 21/2 uyarınca sözleşmeye yazılmamış sayılmalıdır.
    Yürürlük denetimi kapsamında, genel işlem koşulu niteliğindeki hükümlerden müşterinin önceden ve açıkça bilgilendirilmemiş ve onun tarafından kabul edilmemiş olması halinde veya şaşırtıcı hüküm içermesi halinde o hükümler sözleşmeye yazılmamış sayılır. Böyle bir durumda, sözleşmeyi düzenleyen taraf, sözleşmede yer alan genel işlem koşulu niteliğindeki hükümler olmasaydı, o sözleşmeyi yapmayacak olduğunu söyleyerek, sözleşmenin geçersiz olduğu ileri süremez.
    Yürürlük denetiminin aşılması halinde yapılması gerekli denetim aşaması “yorum” denetimidir. Belirsizlik ilkesi de denilen bu denetim modelinde, sözleşmede yer alan genel işlem koşulu niteliğindeki hüküm içeriğinin ne olduğu konusunda bir anlaşmazlık bulunuyorsa, bu hükmün düzenleyen taraf aleyhine yorumlanması gerekir.
    Sözleşmede, yürürlük denetiminin aşılması ve yorumu gerektirecek bir belirsizliğin bulunmaması veya bulunsa bile düzenleyen aleyhine yorum yapılmış olmasından sonra, sözleşmenin bir de “içerik” denetimine tabi tutulması gerekmektedir. İçerik denetimi yapılırken, genel işlem koşulu olduğu ileri sürülen hükmün “dürüstlük kuralı” na aykırı olup olmadığı, karşı tarafın aleyhine ve onun şartlarını ağırlaştırıcı nitelikte olup olmadığına bakılacaktır. Hangi tür sözleşme hükümlerinin dürüstlük kuralına aykırı ve diğer tarafın şartlarını ağırlaştırıcı nitelikte olduğu hususu Kanunda düzenlenmemiş olup, mahkemece her somut olayda bu durumun tartışılması ve değerlendirilmesi gerekir.
    İçerik denetimi aşamasında, sözleşme hükmünün dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve karşı tarafın şartlarını ağırlaştırdığının tespiti halinde, genel işlem koşulu niteliğindeki bu hükmün, yürürlük denetiminden farklı olarak, Kanunun emredici hükmüne açık aykırılık sebebiyle kesin hükümsüz sayılması gerekir.
    Genel işlem koşulu nedeniyle yazılmamış veya kesin hükümsüz sayılan sözleşme hükmünün, sözleşmenin uygulanmasında boşluk doğurması halinde, ortaya çıkan sözleşme içi boşluğun, hakim tarafından öncelikle yedek hukuk, bu yoksa MK m. 1 uyarınca örf ve adet hukukuyla, bu da yoksa hakimin hukuk yaratması yöntemiyle doldurulması gerekir.
    Yukarıda, TBK"nın 20-25. maddelerinde genel işlem koşulu denetimine ilişkin ilkelere yer verilmiş olup, mahkemece, 01/07/2012 tarihinden önce imzalanan dört adet kredi sözleşmesi yönünden 6098 s. TBK"nın m. 20 vd. deki genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerin uygulanması doğru olmadığı gibi, 06/03/2013 tarihli sözleşme yönünden, 6098 sayılı TBK hükümlerinin uygulanmasına bir engel olmamakla birlikte, somut olayda, sözleşmenin, 21/02/2013 tarihinde ""Bilgilendirme Formu"" başlıklı belge ekinde davacıya verildiği ve form altında davacıya ait “almış olduğu sözleşmeyi incelediği, anlamadığı hükümler hakkında banka personeli ... ile görüşerek bilgi sahibi olduğu, mutabık kaldığı ve sözleşmeyi imzalamayı kabul ettiği"" hususunda imzalı beyanının bulunduğu ve daha sonra da 06/03/2013 tarihinde kredi sözleşmesini imzaladığı hususlarının yukarıdaki ilkeler doğrultusunda genel işlem koşulu denetimine tabi tutulması ve Sözleşme hükmünün bu nitelikte olduğunun tespiti halinde, bu hükmün yazılmamış sayılması ve ortaya çıkan boşluğun da doldurularak, varsa davacıdan kesilen fazla masrafların iadesine karar verilmesi gerekirken, mahkemece eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak yazılı gerekçeyle hüküm tesisi de doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1), (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi