1. Hukuk Dairesi 2014/7674 E. , 2015/9078 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : VAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/01/2014
NUMARASI : 2010/580-2014/46
Taraflar arasında görülen tapu kaydının düzeltilmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, tetkik hakimi . ..’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü;
-KARAR-
Talep, tapu kayıtlarında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacılar, taşınmazların tapu kaydında Mehmet, Ahmet oğlu veya Mehmet..... Oğlu isimli şahısların mirasçıları olduklarını soyadları ve baba adları yazılmadığından tapuda işlem yapamadıklarını ileri sürüp nüfus kaydına uygun olarak tapu kayıtlarının düzeltilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/9-ç maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınır.
Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.
Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisi vardır.
HMK"nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir.
../..
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, 155 ada 12 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucunda kaydı düzeltilmek istenen çekişme konusu 1963 ada 4 ve 1964 ada 6 parsellerin oluştuğu, 155 ada 12 parselin kadastro tespitinin ise, 1964 yılında tapu kaydına istinaden yapıldığı, kadastro tespit tutanağında, dayanak Temmuz 315 daimi tarih, 8 numaralı Kuti zade Mehmet efendinin kayıt maliki olduğu, Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 13.07.1961 tarih, 358/308 sayılı kesinleşen meni müdahale davası hükmü ile de durumun taayyün ettiği belirtilerek Mehmet (Kuti zade) adına tespitin yapıldığı halde mahkemece, tespit dayanağı tapu kayıtları getirtilmediği gibi kadastro tutanağındaki anlatım dikkate alınarak Kuti zade Mehmet yönünden bir araştırma yapılmamış, meni müdahaleye dair karar da incelenmeden sonuca gidilmiştir.
Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular çerçevesinde araştırma ve incelemenin yapılması, davacı iddiası bakımından ve ilgisi yönünden çekişme konusu taşınmazların kadastro tespitine dayanak tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren tüm tedavüllerini içerir şekilde merciinden istenmesi, elatmanın önlenmesine dair Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.07.1961 tarih, 358/308 sayılı dava dosyası ve kararının incelenmesi, kadastro tutanağındaki anlatım dikkate alınarak Kuti zade Mehmet yönünden bir araştırma yapılması, çekişme konusu taşınmazların malikinin kim olduğunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
../..
Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 18.6.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.